- 426 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GELECEĞE HAZIRLANIYOR MUYUZ?
Yazdığım sitenin edebiyatla ilgili olduğunun farkındayım.Yazılarında edebiyatla ilgili olması gerekir.Daha çok duyguların konu edildiği edebiyat alanında bilimsel konuları ele almak yerinde olmayabilir.Ancak bilimsel çalışmalar,gelişmeler toplumlara doğrudan etkilediği için,toplumun duygularını da etkileyecektir diye düşünüyorum.Teknolojik gelişimler sonucu işsiz kalan binlerce insanın duyguları nasıl olacak.İntihar,evlenememe,boşanmalar vesaire vesaire gibi.Bu sebeplerden dolayı gelecekle ilgili yazı yazmanın önce bana sonra topluma faydası olur düşüncesi ile yazıyorum.
Korku, endişe ve umutlarla yüklü gelecek hemen önümüzde duruyor. Gelecekten bahsedenler bize birbirinden farklı iki gelecek vaat ediyor. Birincisinde, günden güne artan açlık ve sefalet, çevre kirliliği, küresel ısınma ve bizi bekleyen daha pek çok sorun var.Üçüncü dünya savaşı çıkıp nükleer savaş olabilir.Kutupların erimesi ile denizler aşırı yükselebilir.Dünya tekrar buzul çağına dönebilir Yapay zeka robotların kontrolden çıkarak insanlığı yok etmesi gibi öngörüler var.Diğerinde ise, akıllı evlerin, daha küçük fakat daha hızlı bilgisayarların, uçan arabaların, üç boyutlu faks çekebilen makinelerin bizi beklediği bir cennet yer alıyor. Daha da ötesi, bu gelecekte körler görüyor, sağırlar duyuyor, doğmadan önce kanser teşhisi ve tedavisi yapılabiliyor, çirkinliğe, şişmanlığa son. Hala yetinmeyenler varsa; bunun bile ötesi mevcut: sonsuz bir hayat! İşte bu insanoğlunun doğa üzerindeki tahakkümünün son zirve düşüncesi. Klonlamayı başarması sayesinde insan nesli, yaşama karşı zaten bir zafer kazanmış durumda, şimdi sırada ölümü yenme mi var…
Gelecek bilimcilerin ve medyanın bize sundukları birbirinden farklı bu gelecek senaryolarından hangileri doğru? Modern toplumun bilgi sisteminin ürünü olan bilimsel gelecek çalışmaları da bu düşleri ya da korkuları destekliyor mu? Akıllı evlerden bahsediliyor; bu gezegende yaşayan kaç kişi akıllı ev alabilecek zenginliğe sahip olabilecek? Öte yandan, gelecek bilimcilerin çalışmaları, geleceği anlamanın yanında aslında onu değiştirme çabasını ifade ediyor. Çünkü gelecek çalışmalarında yalnızca bizi bekleyen problemler sıralanmıyor, aynı zamanda çözümler de üretiliyor.
Gelecek çalışmalarının günümüz dünyası için oynadığı rol henüz tam olarak açıklığa kavuşmuş değil. Kesin olan bir şey varsa, o da geleceğin bizim ne kadar hazırlıklı olduğumuza aldırmaksızın gerçekleşecek olmasıdır. Doğaya hükmettiğimiz gibi geleceği de denetimimiz altına almamız mümkün müdür?
Bugüne kadar falcıların ve kahinlerin uğraştığı alana, rasyonel bilimin ışığında bakmalıyız.
Gelecek bilimi eldeki verilerden yola çıkarak, insanlığın geleceği hakkında neler bilebileceğimizi ve bu bilgileri arzulanan geleceklere ulaşmak için nasıl kullanabileceğimizi keşfetmeye çalışan bir disiplindir. Abartılı bir deyişle, gelecek bilimi, geleceğin tarihini yazmaktır.
Yabancı dillerde gelecek bilimin karşılığı olarak ilk kullanılan kelime futurologydir. Bugün Amerikalı bilim adamları, gelecek bilimi (futurology) ifadesinin yanında gelecekçilik (futurism) ya da uygulamalı gelecekçilik (applied futurism) deyimlerini de kullanmaktadır. Avrupalı bilim adamları ise gelecek çalışmaları, gelecek araştırmaları ya da beklenti araştırmaları (prospective study) deyimlerini kullanmaktadır. Biz bunların Türkçe karşılığı olarak gelecek bilimi ifadesini tercih ettik. Zira, fütürizm ya da gelecekçilik daha çok İtalyan yazar Marinetti’nin öncülük ettiği, yüzyılın başında İtalya’da başlayan bir edebiyat ve sanat akımını ifade etmektedir.
Gelecek bilimi, yeni bir akademik disiplin olarak hala kimliğini arıyor. Bu alandaki çalışmaların metotları, gelecek için alternatif modeller üreten oldukça incelmiş matematiksel formüllerden, sezgisel tahminlere kadar oldukça geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Hangi metodu kullanırsa kullansın, gelecek çalışmaları aynı yaklaşımdan hareket eder: Geleceğin olayları, hala olmakta olan olaylara ve insanların seçimlerine bağlı olarak, açık uçludur. Gelecek bilimciler bugünü “veri” kabul edip gelecekle ilgili tahminler ve projeksiyonlar yapmaktadır. Yani gelecek bilimi aslında bugünle ilgilidir.
Gelecek bilimi ekonomiden siyasete, fizik bilimlerinden toplum yapısına kadar insanlığı etkileyen her alanla ilgilidir.Gelecek bilimi karmaşık sistemlerle ilgilenir. Karmaşık sistemlerdeki değişim kısa sürelerde gerçekleşmediği için, gelecek bilimi uzun zaman dilimlerini kapsar.Karmaşık sistemler birbirleriyle etkileşim içinde merkezi ve çevresel sistemlerden oluştuğundan, gelecek bilimi küresel bir perspektife sahiptir.
Özellikle metodolojik bakımdan gelecek bilimi disiplinler üstü bir yaklaşıma sahiptir. Gelecek biliminin kullandığı bilgi ve araçlar geniş bir çeşitlilik gösteren pek çok disiplinden alınmadır.
Gelecek biliminin önemli bir özelliği de, insanların arzuladıkları gelecekleri oluşturmaları sürecine bizzat katılmasıdır.
Gelecek bilimi araştırmalarının odaklandığı konular; küresel ekonomik ,siyasi yönelimler, sosyal farklılaşmalar,yeni teknolojilerin, çevreye ve toplumun yeniden yapılanmasına etkileri,
İş alanlarındaki değişimler, teknolojik gelişme ve yeni meslekler, eğitim ve öğretim yönelimleri,yeni bilimsel paradigmalar, küresel ölçekte ruhsal ve dini eğilimler,dünya barışı ve savaşla mücadele,Birleşmiş Milletler sistemi ve küresel yönetim, zengin-fakir arasında genişleyen uçurum gibi konular ele alınmaktadır.
Günümüzde çok hızlı değişim bizi doğrudan etkilemektedir.Bir çok meslek kaybolurken,yeni meslek türleri ortaya çıkmakta.Ticaretin boyutu ve şekli hızla değişiyor.Çin den,Amerika’dan,Almanya’dan bir ürünü bilgisayardan alıp,ücretini ödüyoruz ve ürün kapımıza kadar geliyor.Büyük değişim.Biz tüketiciler için hayatı kolaylaştırırken,yerli üretici ve küçük esnaf büyük zarar görüyor.
Eğitimde öğrenci istediği bilgiye bir tık kadar yakın.Okullar çocuklarımızı geleceğe ne kadar hazırlıyor.Gelecekle ilgili çocuklarımıza ne veriyoruz düşünmemiz gerekir.Kalitesi tartışılmakla birlikte üniversite mezunu sayımız %10 ‘dur.Gelişmiş ülkelere göre çok düşük bir seviye.Ha bire sınav sistemlerini değiştirerek nereye varabiliriz.Bilgiyi aktaran ezberleten eğitim yerine,bilgiyi nasıl kullanacağını öğreten bir eğitimin faydalı olacağı düşüncesindeyim.
Şu anda en yakın problemler bana göre işsizlik ve gelir dağılımındaki uçurum.Eğer gerekli önlemler alınmaz ise sosyal patlamalar oluşabilir.Dünyada aynı şekilde bu iki sorunla yüz yüze gelmiş durumda.
Bizler sürekli şikayet etmek eleştirmekle bir yere varamayız.Toplumumuzda genellikle yönetenler eleştirilir haklı veya haksız.Peki biz ne yapıyoruz gelecek adına.Ferd olarak belki güçsüz olabiliriz,sermaye ve bilgi olarak.Ancak kolektif bir çalışma ile sermaye ve bilgi paylaşımı yapılamaz mı?Her şeyi devletten bekleyip kendimizi temize çıkarmak fayda sağlar mı?Elbette hayır.Çözüm tüketen değil,üreten toplum.Bilgiye ve teknolojiye yatırım yapan toplumların geleceği de mutlu olacak diye düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.