- 897 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TEK KARŞILIKSIZ SEVGİ
Ana rahmine düştüğü zaman başlar tatlı bir heyecan... Kalp ayrı koşturmakta, düşünceler ayrı... Her ikisinde de tatlı bir sarhoşluk vardır..
Bazen elleri ayakları dolaşır heyecanın... Elleri ayakları dolaşır kadının... Oturacak yer bulamazlar. Bulutlara değer başları...
Zaman gözbebeklerine çocuğu yerleştirir. Sevgisini koyar tüm dünyasına... Sevgiyle beraber sorularda çoğalır; tam büyüyecek mi, sağlıklı olacak mı, zamanında doğacak mı? Sorular, soruları kovalar gider... Hep merak içindedir gebe...
Değişen zamanla insan vücudu da değişir.. O değişim hem gurur, hem olgunluk verir... Değiştikçe duygular ağırlaşır, düşünceler ağırlaşır, ayaklar yere daha sağlam basar...
Gebe karnını okşar.. Okşadıkça çocuğuna dokunduğunu düşünür. Ona sevgi dalgaları gönderir, güven dalgaları da... O da tekmeleyerek cevap verir. O tekmeler sevgisinin, sağlığının, huzurun habercisidir.
Hiç kimse bu kadar mutluluk veremez kadına... Gözlerinin önü çiçek bahçesine döner. Renkler, renklere, sevinçler sevinçlere eklenir. Nefesini bile ona göre alır. Ona göre hapşırır, ona göre öksürür.. Yeter ki çocuğun rahatı kaçmasın diye uğraşır. Gerekirse aylarca yatar; o düşmesin diye...
Dudaklarda bir melodi başlar.. Adı bile konur çoğu zaman doğmadan.. Ona ezgiler söylenir. Omuzlarında öylesine bir ağırlık başlar ki; doğmadan okuyacağı okul, seveceği insan, yapacağı iş anlatılır. Halbuki o ana rahmindedir... Şekillenmemiştir yada yeni yeni şekillenmeye başlamıştır. Orada sessiz sedasız kıvrılmış, doğacağı günü beklemektedir. Bu duyguların hiç birini duymaz...
Sevginin odağındadır artık. Sevgi halka halka büyürken o hep merkezde kalır. O da sabırla büyütülür. Sevgi çemberiyle kuşatılmıştır artık.
Doğum yaklaştıkça bambaşka duygulara bürünür insan.. Kabı kabına sığmaz.. Biraz panik, biraz endişe olsa da mutluluk, huzur daha fazladır. Gündüzleri papatyalardan bir taç, geceleri yıldızlardan bir demet hazırlanır... Hatta bıraksalar, gökyüzünü boşaltıp yıldızlardan beşik yapacaklar.
Bu hayaller içinde doğum sancıları başlar. Sancılıdır doğum. İnsanı kıvrandırır. Ama sona gelmenin mutluluğu ve hazzı içinde o sancıları umursamaz beyin... Aralıklarla ağrı kasar bırakır. Kasar bırakır.. Sonra sıklaşır, sıklaşır devamlı hal alır.
Sırf onu görmek için ıkınır kadın.. Daha çok ağrı çeker. Çektikçe daha çok ıkınır. Sanki ağrıdan zevk alıyormuş gibi.. Sırf onu görmek için.. Görmek, biran önce kucağına almak için... Kucağına alıp onunla bütünleşmek için... Büyük acı çeker onun özlemine.. Nefesini derin tutar onun nefesine kavuşmak için.. Her türlü rahatından vazgeçer, hatta kendinden bile vazgeçer.
"Kafa göründü" çığlıklarıyla ha bire kürekler çekilir; karaya varmak için.. Kan ter içinde annelik rıhtımına yanaşılır. Fırtınalar sonrası,bebek rıhtıma iner.. Doğumun görkemiyle, ilk günün heyecanıyla.. Her şey sütliman artık.. Dalgalar durulmuş, kasırgalar son bulmuş... Acılar dinmiş. Her yer gül bahçesi, gökyüzü masmavi.. Yeni bir güne yeni bir canla girmek. Neyle değiştirilebilir.
Sonra ninnileri başlar annenin... Acemi bestekarın bestesi gibide olsa kalpten söyler.. Candan söyler.. Hissederek söyler.. Bebek süt emerken annesinin duygularını, karakterinide çeker alır. Bebek süte yumuldukça ana kokusunuda alır.. Hem ruhu, hem karnı doyar.
Ta ki göz göze gelene kadar... Sahiplenme şuuru oluşana kadar, emme ve yumulma vazgeçilmez davranıştır bebek için... Anne içinse, tüm hizmetlerini sunmak büyük onur ve mutluluktur. Ayrı bir hazdır. Ayrı bir sevdadır. Boşuna dememişler " Ana gibi yar olmaz" diye... ve bilinir ki; " tek karşılıksız sevgi ana sevgisidir"
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.