- 664 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yazar Remzi Özkan ile..
“ Mavi Adam Yeşil Kız” kitabının yazarı hemşerimiz Remzi Öakan:” Kültürümüz, etkileyici konuşmalarımız, dünyaya ve yaşama bakış açılarımız kitap okumak sayesinde değişir ve gelişir”
SORU-Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz ve nerelerde çalıştınız bugüne kadar?
REMZİ ÖZKAN- 1969 yılında Tokat’ın Erbaa İlçesi İverönü Köyü’nde doğdum. İlkokulu İverönü Köyü’nde bitirdikten sonra Ortaokulu ve liseyi Erbaa’da tamamladım. Halen GOP Üniversitesi öğrencisiyim.
Ben çocukluğumdan bu yana hep çalışarak yaşadım. Vatani görevimi tamamlayıncaya kadar kendimize ait ticari işletmelerde çalıştım. Askerlik bitiminde ise İstanbul’da özel bir firmada kısa bir süre çalıştım. Daha sonra da açılmış olan bir sınavı kazanarak tekrar asker olarak vatanıma hizmet ettim. 9 yılın sonunda kurum değişikliği yaptım ve hali hazırda bir kamu kuruluşunda çalışmaya devam etmekteyim.
SORU-Yazmaya başlama hikayenizi anlatır mısınız?
REMZİ ÖZKAN-- Bu soru o kadar zor ki! Neresinden başlarsanız başlayın tüm gerekçelerini anlatmaya kalksam sanırım bir kitap olur.
Öncelikle; yüce Allah’ın bir lütfudur. Okuma-yazma öğrendiğim günlerde depreşmeye başlamıştı içimde yazma hevesi. Kendimi hep yazarların ya da şairlerin yerine koyar kendimce küçük yüreğime büyük hayaller sığdırmaya çalışırdım.
İlk yazmaya başladığımda deneme yazıları ve küçük hikayelerle başlamıştım. Aslında şiir yazmayı pek aklımdan geçirmiyordum o yıllarda. İlk ciddi yazımı ortaokul ikinci sınıfta iken yazmıştım ve bu yazıdan da ulusal bazda ödüle layık görülmüştüm.
Bir gün Türkçe öğretmenimiz kompozisyon çalışmasında sınıftaki herkesin şiir yazmasını istemişti. Yaşımız henüz 12 civarı idi. Bu yaştaki bir çocuktan şiir çıksa ne kadar bir şiir çıkar? O güne kadar tüm kompozisyonlardan yüksek notlar almama rağmen yazdığım şiirin neticesinde sınıftaki en düşük notu ben almıştım. Depremi anlatan tuhaf bir şiir yazmıştım. İlk dörtlükleri halen aklımdadır. Hiç unutmadım. Unutmayışımın sebebi de çok büyük bir haksızlık yaşamıştım ve bugün bile o anı unutamıyorum. İyi ya da kötü, pek şiire benzemese de bir şeyler karalamıştım. Birkaç arkadaşım gözlerimin önünde boş kağıt verdikleri halde geçer not aldılar. Öğretmene bu durumu hatırlattığımda “hayatımda okuduğum en berbat şiiri sen yazmışsın. Dünya var oldukça da senin kadar berbat yazan biri daha gelmez” dedi ve üstüne üstlük çok kızdı. Bu durum bende travma etkisi yaratmıştı. İlk defa haksızlığın ne olduğunu o zaman öğrendim. Ve bunu yapan bir öğretmendi ne yazık ki. Çocuk yüreğim o kadar çok kırılmış ve üzülmüştüm ki. Bugün o öğretmenimin, öğretmenlik yaptığı yaşı çoktan geçtim ama o anı hala unutamadım.
Henüz 12 yaşımda öyle bir yemin ettim ki, şiir yazmakla kalmayacak kitaplarım da olacaktı. Allah’tan o günlerde ki öğretmen profili kalmadı günümüzde. Yıllar sonra o öğretmenime kitabımı ulaştırdı bir arkadaşım. Çok beğenmiş ama beni hatırlayamadığını söylemiş arkadaşıma. Yüzyüze gelme şansınımız olmadı. Çünkü kırgınlığım hala taptaze içimde. Sonrasında yazdım. Yazdım.
SORU- İlk yazdıklarınız nelerdi?
REMZİ ÖZKAN- İlk başlarda küçük çaplı dereceler aldım yazdıklarımla. Ulusal bir gazetenin açmış olduğu Türkiye geneli bir yarışma sonunda ilk ciddi dereceyi almış oldum. Basında yayınlandığında benim adımı herkes listede görürken ben yarım saat sonra farkedebildim heyecandan. Yaş olarak en küçük yarışmacı bendim ve büyük bir derece kazanmıştım.
Sizin itiraf etmenizi bekledim ama madem ki siz anlatmayacaksınız ben itiraf edeyim bari. Farklı edebiyat dallarında düzenlenmişti yarışma ve 2 Tokat’lı bu anlamlı dereceyi Tokat’a getirmiştik. Buradaki ikinci Tokat’lı yazar sizdiniz. Çok uzun yıllar geçti ve birbirimizden haber alamadık ve bugün kader bizi yine Tokat’ta buluşturdu. Allah’a şükrediyorum bu güzel tesadüf için. Kader bazen keskin bir viraj gibidir. Viraja girdiğinizde karşınıza bazı sürprizler çıkabiliyor.
O zamanlar yazdıklarınızı ilgili yerlere ulaştırmak o kadar zordu ki. İletişim sadece posta ile sağlanabiliyordu. Ama azimle bu zorlukları aşmaya çalışıyorduk.
SORU-İlk kitabınızı çıkarma hikayenizi anlatır mısınız?
REMZİ ÖZKAN- 1995’li yıllarda radyoda pragram yapmaya başladım. Haftada 3 gün saat 23.00 da yayına girmeme rağmen çok fazla bir dinleyici kitlesine ulaştı program. Bir nevi dinleyicilerin zorlamasıyla yola çıktık ve 1997 yılında ilk kitap çıktı. Yaşadığım bir takım talihsizlikler nedeni ile kitap çalışması düşünemedim sonrasında. 2016 yılında Erbaa Belediye Başkanlığı’nın kültür hizmeti olan antolojide eserlerim yer aldı. 2017 yılında da değerli bir ağabeyimin teşvik ve desteği ile tekrar dönüş yapmış oldum.
SORU- Son kitabınıza basından büyük ilgi gördü. Bu konuda neler anlatacaksınız? Nasıl duygular yaşadınız?
REMZİ ÖZKAN-- Evet basınımız oldukça ilgi gösterdi. Bu konuda öncelikle, beni yalnız bırakmayan birbirinden değerli basın mensuplarına sonsuz şükranlarını sunuyorum.
Kitap taslak olarak tamamdı ancak isim konusunda kararsızlıklarım vardı. “Mavi Adam Yeşil Kız” olsun fikri doğdu. “Mavi Adam Yeşil Kız” aslında yağmuru anlatan bir eser ama şiir içinde yağmur kelimesi asla geçmez.
Kitap içeriği açısından bakıldığında toplumun hemen hemen her kesimine hitap edebilecek bir çalışma olmasına özen gösterdim. İnsanı kelime oyunlarına boğmak yerine çok sade bir anlatım tercih ettim. Özellikle de gençlerimizin beğeneceğini umduğum şarkı sözlerine ve aşk şiirlerine geniş yer ayırdım.
Ekip arkadaşlarım en çok kapak tasarımı konusunda yoruldular sanırım. Ben biraz zor insanım başkalarının deyimi ile. Yaptığım iş, kafama yatmadığında çok rahatsız olurum. Bir işi ya en iyi şekilde yapmalıyım ya da hiç yapmamalıyım. Benim felsefem bu.
Evrende yaratılmış olan herşeye şöyle bir bakın. Herşey olması gereken şekilde planlanmış ve uyum içinde çalışıyor. Biz aciz kullar da en azından yaptığımız işin hakkını vererek yapmalıyız diye düşünüyorum. Kapak tasarımı aşamasında bir çok farklı çalışmalar yapıldı. O gözleri çizen kardeşimiz öncelikle bunalttığım insandı. Sonrasında grafikerim.
Ben çok iyi bir yönetmenle, çok iyi ve anlayışlı bir grafikerle çalışma şansı buldum. Değerli yönetmenim Veysel TOPUZ’a, grafikerim Mustafa KARAKUŞ’a, ressamımız Hilal KIR’a ve benden desteğini esirgemeyen sayın Salim BAÇ ağabeyime sizin nezdinizde çok teşekkür ediyorum. Eşime çok teşekkür ediyorum çünkü en büyük stresi onlar yaşadı. Kalemi eline alıp bir şeyler karalamaya çalışanların kahrını çekmek zordur. Çoluğunuzun çocuğunuzun zamanından feregat ediyorsunuz, zaman ayıramıyorsunuz.
Bu arada Hilal kızımız inşallah bir iki yıl içinde kişisel resim sergileri ile çıkacak sevenlerinin karşısına. Ben onun kendini biraz daha yetiştirmesi ile büyük ressamlar arasında yer edineceğine yürekten inanıyorum. Henüz lise öğrencisi olmasına rağmen çok yetenekli buluyorum.
Kitap yayınlamak aslında pek önemli değil bence. Basının desteğini alabileceğiniz kalitede eserler oluşturmak önemli. Sonraki aşamalarda sizi tanıtacak mecraların harekete geçmesi önemli. Gerek yayıevinin , diğer reklam çalışmalarının, fuar ya da çeşitli tanıtıcı organizasyonların zamanında yapılması önemli. Eşinizin, dostunuzun, kısacası; çevrenizdeki insanların da bir nebze olsun sizleri tanıtmak adına harekete geçmeleri önem arzetmekte. Bir nevi sizi sahiplenmeleri çok çok önemli. Siz istediğiniz kadar yazın. Yazdıklarınız eğer ki bir yerlere ulaşmıyorsa, sizi kim nasıl tanıyacak ve okuyacak? En değerli hediye bence kitap. Her tanıdığınız 5 kitap alsa ve o da tanıdıklarına hediye etse ya da tavsiye etse sanırım çok daha çabuk kitle tutacak ve kaygınız olmayacak. Ama bunu Türkiye’de görmek pek mümkün değil. İnşallah bu kültür zamanla yayılacaktır. Ben bunu, çoğunluğunu kendi köylülerimin oluşturduğu bir İstanbul programındaki imza günümde yaşadım. Gerçekten böyle olmalı. Kendilerine minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. Çünkü sanat, uzun yıllara ve büyük özverilere dayanarak ortaya konuyor. O sanatı icra eden kişi de kolay gelmiyor o noktaya. Son aşamaya gelinceye kadar ne uğraşılar verildiğini siz de biliyorsunuz. O yüzden Tokatlı hemşehrilerim kendi sanatçısını, kendi yazarını da sahiplenmeli. Kendi kültürüne sahip çıkmalı, destek olmalı diye düşünüyorum.
Yine de burada en büyük görev basına düşüyor. Bizleri en iyi şekilde halkla buluşturabilecek merciyi basın olarak görüyorum. Çünkü çalışmalarımız sadece kitap yazmakla sınırlı kalmıyor.
Mavi Adam Yeşil Kız kitabım, 2017 Ekim ayının sonlarına doğru piyasaya çıkmış olmasına rağmen çok kısa sürede birçok programa, etkinlik ve fuarlara taşıdı beni. Buralarda sadece kitap tanıtımı değil, sahne programlarıyla da Tokat’ımızın kültürel değerlerini tanıtmış oluyorum şahsım adına. Etkinlik programlarımız zaman zaman basına yansıyor görüyorsunuz. Yolculuğumuz yorucu geçse de, Kültür Müdürlüğümüzün sponsorluğunda hediye paketleri de alıyorum yanıma ve bunları Tokat kültürünün tanıtılması yönünde konuklarımızdan ulaşabildiklerime hediye ediyorum. Zaman zaman bunların geri dönüşleri olduğunu görmek ziyadesi ile memnuniyet verici. Şöyleki; Tokat’ımızda üretilen baskılı sofra ya da masa örtüleri, yazmalar, Tokat yaprağı ve çemen konusunda esnaflarımıza ulaşıldığını ve siparişler verildiğini görmek gerçekten benim için büyük mutluluk. Demek ki doğru yoldayız, insanımıza ve Tokat kültürüne katkı sağlayabiliyor isek ben çok ama çok mutlu oluyorum.
Bu bağlamda kendi bölgemizde ki basından daha fazla ilgi bekliyoruz Tokat’lı yazarlar olarak. Hemşehrilerimizin desteğini hissetmek istiyoruz. Tokat dışında bir çok basında yer almamıza rağmen, hala çalışmalarımızdan haberdar olmayan ya da soğuk duran, ilgisiz bir medyamız da var. Bunların kendi hemşehrilerimiz olması, kendi yerel basınımızın fertleri olması üzücü tabii ki.
Sonuç olarak ne yaparsanız yapın. Yaptığınız çalışmaları basın atlıyorsa ve görmezlikten geliyorsa sesinizi duyurabilmeniz zayıf ihtimal.
SORU- Hangi kaynaklardan besleniyorsunuz?
REMZİ ÖZKAN- Yaradandan gelen o kadar çok kaynak var ki. Gözünüzü ne tarafa çevirirseniz adeta sonsuz bir hazine mevcut. Bu kaynaklar ömür devam ettiği sürece tükenmez. Sadece kaynağa nasıl baktığınız ve ne kadarını değerlendirebildiğiniz önemli.
SORU-Kitap okuyor musunuz? Kitap okumanızın eserlerinize katkısı nedir?
REMZİ ÖZKAN- Evet çok okuyorum. Okumam da gerekiyor. Okumanın yaşı ve sınırı olmaz. Okumak ekmek kadar, su kadar önemlidir. Çünkü okuma ihtiyacı da bir açlıktır ve kitaplar bu açlığı giderecek besin kaynaklarıdır. Ne kadar çok okur isek kendimizi o kadar çok geliştirir ve kelime dağarcığımızı genişletiriz. Okuduğumuz her kitap ayrı bir dünyadır.
Kültürümüz, etkileyici konuşmalarımız, dünyaya ve yaşama bakış açılarımız kitap okumak sayesinde değişir ve gelişir. Sorunların çözümünde daha akılcı ve başkalarına göre farklı davranmamızı sağlar. Okumak, sözün tonunu, yazının ahengini çözmemizi sağlayarak bilgili olmamıza vesile olur. Okumak, kişiliğimizi güzelleştirir. Güzel bakmamızı, güzel davranmamızı ve güzel şeyler düşünmemizi sağlar. Güzel bakan, güzel düşünen ve kitap okuyarak kendini güzel şeylerle donatan kişi de güzel şeyler yapmak ister. Zamanla bu güzel derya içerisinde edinmiş olduğu farklılıkları insanların faydasına sunmak ister. İşte bu aşamadan sonra yazarlığa doğru eğilim başlar.
SORU-Okumadan yazan ve kitap çıkarmak isteyen o kadar insan var ki. Ne dersiniz?
REMZİ ÖZKAN-- Bu konuda kimseyi eleştirmek istemem. Gerekli cevabı zamanı geldiğinde okuyucu verir zaten. Yaklaşık 35 yıldır nacizane bir şeyler yazmaya çalışan bir hemşehriniz olarak hala pişmeye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Bilgi sınırsızdır ve o bilgi içerisinde ne kadar çok kulaç atarsanız hala atmanız gereken kulaçların olduğunu farkedeceksiniz. Onun için acele etmemelerini, çok çalışıp, çok araştırarak yazmalarını tavsiye edebilirim. Önemli olan çok yazmak değil, yazdığınız eserlerle en iyi hizmeti sunabilmektir.
SORU- Okumanın önemi konusunda neler söyleyeceksiniz?
REMİZ ÖZKAN- Kur’anı Kerim bile “oku” diyerek başlar. Çok okumak, araştırmak, doğru gözlemler yapmak ve eğitim çok önemlidir. Sabır gerekir. Aceleci olmak en büyük düşmanınızdır. Yazdığınız eserle insanlara bir takım değerler katabilecek iseniz, onların ruhlarını okşayabilecekseniz yazınız. Yazdıklarınız insanların okuma açlığına besin kaynağı olabilek eserler yazınız. Eleştirilmekten asla korkmayınız. Eleştiriler bazen, sizin doğru yolu bulmanızda rehberiniz olabilir. Yaptığınız çalışmalarla siz kapıyı açamadığınız takdirde hiç kimse altın bir tepsi içinde size fırsat sunmaz. Kapıyı siz zorlayacak ve açacaksınız.
SORU-İyi yazar olmak isteyenlere neler tavsiye edeceksiniz?
REMZİ ÖZKAN- Büyük ustalarımızın bile yaşadığı bir çok olay ile karşılaştığım oluyor. “Yazdıklarınız ne işe yarar” diyen de oluyor. İşin sadece mali boyutunu hesap edenler oluyor. İtiraf edeyim deli yerine koyan da oluyor açıkça belli etmese de.
Halbuki, hiç bir yazar para kazanmak amacıyla yola çıkmaz. Sadece içinde birikmiş olan volkanı su ile buluşturup rahatlamanın derdindedir.
Tüm bu olumsuzlukların yanında tabii ki ne yaptığını bilen insanlar daha çoğunlukta. Bunu bakışlarındaki gülümsemeden ve size içtenlikle sarılmalarından anlayabiliyorsunuz. Size değer vermesinden, size karşı değer yargılarını sürekli pozitif tutmasından anlayabiliyorsunuz.
SORU- Kitap içerisinde mevcut olan bir şiiriniz bestelendi. Şarkı sözlerinizin de çok olduğunu biliyoruz. Çıkacak olan yeni şarkılar olacak mı?
REMZİ ÖZKAN- Evet “prangadayız” adlı şiirim bestelendi. Çok hoş bir şarkı oldu. Güzel insanlarla çalışınca güzel eserler meydana çıkıyor. Yeni çalışmalar konusunda herşey nasip diyorum. Mevla ne kadarını kısmet eder bilmiyorum ama 2018 yılında Türkiye’ye her an sürprizlerimiz olabilir. Üzerinde çalıştığımız eserler var. Değerli dostum ve bestekarım sayın Ceyhan PORSUK imzasını taşıyan güzel eserler olacak yine inşallah.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.