- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
40.Yılında 6.FİLO OLAYI-1968
Sabah uyandığımda tanyeri daha yeni ağarıyordu.Tuvalete gitme ihtiyacımı hissedince kalktım,terliklerimi giyerken Faruk Altınok “Fevzi dışarı çıkma,çatışma başladı ”diye beni uyarmış,ben de “Dışarı değil tuvalete gitmem gerekiyor” demiştim.Kapıyı açarken de Hasan “Gitme!.Gitme!”diye bağırıyordu.Hole çıkıp tuvalete giderken kimse yoktu.Tuvalete girerken bir polis memurunun elinde copu ile merdiveni çıktığını ve bana doğru koştuğunu görünce içeri girdim.İşim bittikten sonra hole çıktım ve yatak odamın kapısına geldim.Bu arada polisler yatakhanelere giriyor,içeriden bağırma ve ağlama sesleri geliyordu.Ben odamın kapısını açmak isterken, kilitli olduğunu gördüm,yanlış kapıya mı geldim diye düşünerek tekrar kontrol ettiğimde doğru olduğunu gördüm.Seslenip kapıya vurmama rağmen açılmadı.Geriye tekrar tuvalete girmek için o tarafa yürüdüm.Ben polise taş atmamış,hakaret etmemiş,hatta bunları önlemeye çalışmıştım.Benim bir suçum yoktu,polis tespit ettiği suçluları yakalıyor diye düşünürken,bir de ne göreyim;hiçbir ayırım yapmadan yataklardaki gençlerin çevresini sarıyorlar,copluyorlar ve merdivenlere doğru götürüyorlardı.Ben bunların arasında ilerlerken,karşıdan gelen bir memurun küfürü ve copu ile karşılaştım.Ben “Olaylara karışmadım” diye itiraz etmeme rağmen,çevremi saranlar tarafından cop yağmuruna tutuldum.Birisinin kolunu tutarak “Bakın ben size karşı koymuyorum,benden ne istiyorsunuz,istediğiniz yere götürün ”diye ağlayarak bağırmıştım.Bunun üzerine iki kişi koluma girerek merdivenlere doğru götürdüler.Bu arada holde,merdivenlerden inerken ve hatta vasıtalarına bininceye kadar,gelen polislerin coplarına,tekmelerine,yumruklarına ve en galiz küfürlerine muhatap olmuştum.Çeneme yediğim yumrukla,çenem kilitlenmiş,gözlerime vurulan cop sol gözümün çok acımasına neden olmuş ve burnumdan kan fışkırmaya başlamıştı.Bu şekilde ekip otosuna getirilirken bir flaş daha patlamış,bir fotoğrafım daha çekilmişti
Resim-3 İki memur tarafından ekip otosuna götürülürken ve kan revan içindeyken bile diğer memurlarca acımasızca kafama gözüme coplar yağdırılıyordu.
.Kamyonetten bozma otonun arka sıralarına tıkılırken, benden önce getirilmiş don gömlekli yarı çıplak öğrencileri gördüm. Daha sonra ağlayarak ve koşarak gelen sınıf arkadaşlarım İhsan Özboz ve Ahmet Kurtaran’ın seslerini duydum. Onlar da bizim otoya tıkıldılar. Arabamız dolunca hareket ettik. Polis memurunun biri,”Oraya gidelim de biraz eğlenelim” diye söylendi. Sürücü yanında oturan birisi de“Beşiktaş’a gitmemiz emredildi. Dedi.
Biz yolda giderken de koro halinde ki ağlamamız devam ediyordu.Bir memurun sert ikazı üzerine seslerimizi kestik, ancak için-için ağlamaya devam ediyorduk.Dayağın acısından çok,haksız bir işleme uğramak,hepimizi can evimizden vurmuştu.Kendimizi tutamıyorduk.Göz altına alınan öğrenciler ve okulları aşağıdaki şekilde idi:
1-Aslan Şahin (İTÜ).2-İsmet Bilgi(İTÜ) 3-Atilla İncekara(İTÜ), 4-Nasuh Yazgan(İTÜ),
5-Ahmet Kurtaran(İTÜ),6-A.Kemal Kanlıbaş(İTÜ),7-Turhan Burak(İTÜ),
8-Turgut Ünçat(İTÜ), 9-Numan Oğuz(İTÜ), 10-Veysi Sarısözen(Edebyat), 11-Jak Minasu(İTÜ), 12-Taner Mersin(İTÜ), 13-Erdoğan Erkısacık(Hukuk), 14-Şeref Yıldız(Hukuk), 15-Mehmet makinacı(İTÜ), 16Ali Sare(İTÜ) 17-Ekrem Özcan, 18-Selahattin Murt(İTÜ), 19-Fevzi Durmuş(İTÜ)
20-Eyüp Özeç(İTÜ), 21-Faruk Öztunç(DGSA), 22-Teoman Ulusoy(Ö:Gazetecilik Y.O),
23-İhsan Özboz(İTÜ), 24-Mustafa Şenli(İTÜ), 25-Ergün Karaca(İTÜ)
26-Mehmet Hüseyinoğlu(İTÜ), 27-Hikmet Corman(İTÜ), 28-Coşkun Vahdet Özan(Elk)
29-Kuran Gencer(İTÜ), 30-Ali Atılgan(İTÜ), 31-Yaşar Baysal(İTÜ)
Bildiğim kadarı ile Gümüşsuyu Yurdu’nda yalnız İTÜ öğrencileri kalmakta idi. Diğer öğrencilerin aramızda ne işleri vardı, bilmiyorum.
Beşiktaş’ta tıkıldığımız nezarethane küçük bir oda idi, bizler ise kalabalıktık. Önce beton zemine oturduk, kimsenin ayakta duracak hali zaten yoktu. Yorgun argın olan bizleri uyku bastı. Hepimiz yan yatarak yerden kazanalım derken, ayaklarımız diğer arkadaşların ağzına, burnuna giriyor veya bacaklar üstümüze atılıyordu. Uyandığımda öğlen olmuştu, tuvalete giderek yüzümü yıkadım. Döndüğüm de başı sargılı bir polis memuru odanın parmaklıklı penceresinin önüne gelmiş, yüzümüze karşı aynı galiz küfürleri tekrar ederek, bizim kafamızı da kurşunla dolduracağını söylüyordu. Daha fazla ileri gitmeden arkadaşları kendisini oradan uzaklaştırdılar. Sonra arkadaşlardan duyduğuma göre bu memurun başına olaylar esnasında bir saksı bırakılmıştı.
Biz nezarete alındıktan sonra, polis yurttan çıkmamış, gelen takviye ekiplerle tüm yatakhanelere girmişler, öğrenciler durumu görerek, onlar da polise karşı koymaya başlamışlardı. Kardeş kardeşe en ağır darbeler indiriyor, yatakhaneler orta çağın arenasına dönmeye başlamıştı. Bu acımamasızca çekişmeyi, jandarmanın engellemesi durdurabilmiş, kendilerine aynı şekilde sert engelleme yapan jandarma erlerinin dipçiklerine karşı koyamayan Toplum Polisi, yurdu ve kalpleri harabeye çevirerek çekilip gitmişlerdi. Jandarmanın engellemesi olmasa, birçok kişinin ölebileceği sonradan ifade ediliyordu Buna karar veren yetkililere ve jandarma erlerine yurt sakinler her zaman minnettar olmuşlardı. Kavgaya katılmak istemeyen N.Demircioğlu adlı öğrenci, kendisini kovalayan polisten kaçarken; yemekhane çatısından beton zemine atlamış ve ölmüştü. Benim yatakhane arkadaşlarım ise beni unutmuşlar, polisin yatakhanedeki tavırlarını görünce; karyolalarını kapı ve duvar arasına iki kat dizerek içeriye kimsenin girmesine engel olmuşlar ve dayak yemekten kurtulmuşlardı. Polise hakaret eden, taş atanlar ise; polis üzerlerine gelince kaçmışlar, benim bulunduğum kattaki holden, zemin kattaki hamama inmişler ve orada gizlenmişlerdi. Ben ve yatakhane arkadaşlarım bu kaçma gürültüsü nedeni ile uyanmıştık. Minareyi çalan kılıfını haz an biz suçsuz öğrencilere olmuştu.
Olay günü sınavlar, başka güne ertelenmiş, gelen öğrenciler bu durum karşısında ne yapacaklarını şaşırmışlardı Hele, İçişleri Bakanı Dr.Faruk Sukan’ın Türkiye Radyoları’nda “6. Filo Olayı nedeni ile İTÜ Gümüşsuyu Yurdun’u üs olarak kullanmış 31 anarşist yakalanarak, adalete teslim edilmiştir” şeklindeki demeci, olayı bilenlere şok etkisi yapmıştı. Daha sonra yurtta kalan öğrenciler yatakhane kıyafetleriyle Taksim’deki Atatürk Anıtı’na çelenk koymuşlar ve o günkü iktidarı Ata’ya şikâyet etmişlerdi. Pizomalı ve dön gömlekli öğrencileri gören işlerine giden vatandaşlar duruma şaşırıp kalmışlardı. Polisin engellemesine olanak vermeden, Dolmabahçe Alanı’nda toplanmak için dağılmışlardı. Burada ABD askeri dolu,6.Filo çıkarma gemisini taşlamışlarsa da, geminin içine yatan askerlere isabet ettirememişlerdi. Bu arada Vali Vefa Poyraz’ı ziyaret etmek isteyen komutana engel olmak istenmiş, komutan jandarmalarımızın koruması ile arabasına girmiş ve olay yerinden ayrılmıştı.
Resim-4 Beyoğlu’nda eğlenemeyen 6.Filo askerleri, gemilerine sığınmışlarsa da taş yağmurundan kurtulamamışlardı.
Dışarıda bu olaylar olurken, biz tutuklular nezarethanede kendimize gelmeye çalışıyorduk. Benim sol gözüm iyice şişmişti. Su ile yıkamama rağmen bir türlü şişlik inmiyordu. Yaşar Baysal adlı öğrencinin gözünden ise kanlar akıyor, acı içinde kıvranıyordu. Ahmet Kurtaran’ın panik durumu devam ediyor, durumu bir türlü kabullenemiyordu. Getirilen çayları içtik. Sandviç ve ayranla karnımızı doyurduk. Konuşmalarda herkesin ortak görüşü; daha ilk duruşmada serbest kalacağımız şeklinde idi. Bu bakımdan bir an önce yargıç karşısına çıkmayı arzu ediyorduk. Servis yapan polis memurlarına sorsak da cevap alamıyorduk. Sonunda akşamüstü, yarın saat 9 da Sultan Ahmet Adliyesi’ne gideceğimizi öğrendik. Bu daracık yerden kurtulacağımıza ve serbest kalacağımıza sevinmeye başladık.
Ertesi günü sabahın erken saatlerinde polis otobüsüne bindirildik ve adliye binasına doğru hareket ettik. Bize nezaret eden polislerden biri yanıma geldi ve bana “Ne bu haliniz hemşerim? Sizin başka işiniz yok mu? Polisi taşlamakla elinize ne geçer? Nerelisin? Diye sorular sordu. Ben de;”Diğer tutukluları bilmiyorum ama ben ve buradaki iki sınıf arkadaşım, hiçbir şekilde size hakaret etmedik, taş atmadık, hatta engel olmaya çalıştım. Artvinliyim” dedim.”Kimse suç işledim, demez zaten” diyerek yanımdan ayrılırken bir arkadaşına “Burada bir komünist hemşerin var” diye bağırdı. Bunun üzerine yanıma benim yaşlarımda bir polis memuru geldi.”Hayır ola, hemşerim bu ne hal? Artvin’in neresindensin”? Diye sorunca Ardanuç-Yolağzı Köyünden olduğumu söyledim. Kendisinin de Şavşat’ın bir köyünden olduğunu söyledi. Bunun üzerine kendisine “Haydı kafamıza gözümüze coplarınızı indirdiniz, bu yaştaki gençlerin yüzüne karşı anasına, avradına sövmek niye? Şimdi hiç utanmıyor musunuz? Diye sertçe çıkışınca arka sırada oturan bir arkadaş,omzumu sıkarak ”Kendine gel”!..diye beni ikaz etti.Bunun üzerine sakin bir şekilde; “Benim annem de Şavşat’ın Ziyaret Köyündendir.Araştırsak belki akrabayız.Annem senin teyzen,halan veya kızları olabilir.Benim anama küfür ederken,aslında sen, kendi halana veya teyzene küfür ettin.Şavşatlılar bu durumunu duymasınlar” diye gülümseyerek yüzüne baktım.Yüzü utancından kıpkırmızı kesilmişti.Düşündü,bir şey söyleyemedi.Yanımdan ayrılırken “Ne yaparsın hemşehrim emir,ekmek parası” dedi ve çekti,gitti.Kendisini bir daha göremedim.Polis memurlarının sohbet şeklindeki sorguları, diğer arkadaşlar ile de sürdü.Daha sonra yakaladıkları kişilerin,kendilerine karşı koyanlar olmadığını tespit etmiş olacaklar ki;bir memur “Yatakhanede bir kapıyı kırıp içeri giremedik, sanıyorum tüm suçlular oradaydı” dedi.Aracımız adliye binasına yaklaşıyor, serbest kalacağımız ümidi artıyor ve içimize sevinç doluyordu.
Adliye binasına geldiğimiz zaman, geniş güvenlik tedbirleri alınmıştı. Bizi polis kordonu içinden geçirerek zemin kata aldılar. Burada beklerken; bir arkadaşın isteği üzerine sesimizi ve duygularımızı yüksek öğrenim görmüş olan savcılara ve yargıçlara duyurmak, şikâyetçi olmak isteği ile hep birlikte Pilevne Marşı’ndan esinlenerek söylenen:
Olur mu? Böyle, olur mu?
Kardeş, kardeşe vurur mu?
Kahrolası Amerika,
Bize hiç dost olur mu?
Dizesini ıslıkla seslendirdik. Polis nezaretinde teker teker sorguya çekilmeye başlanıldı. Bu arada sıramızı beklerken basın mensupları gelerek fotoğraflarımızı çektiler.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.