- 831 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
PKK,Terör, Ergenekon
Ergenekon terör örgütü soruşturması ile birlikte ülke gündemine giren, çeşitli terör guruplarının, çıkar amaçlı olarak kullanılması tartışmaları PKK saldırılarıyla birlikte yeniden dikkatleri çekiyor.
İddianameden ve basına yansıyan haberlerden faydalandığımızda ilginç bağlantıların ortaya çıktığından bahsediliyor.Bazılarını hatırlamakta, hatırlatmakta fayda var.
*Dağlıca baskınından sonra çok şey yazıldı çizildi.
Çok kolay şehitler vermemiz, askerlerimizin adeta anasının kucağından, anasına bile hissettirmeden çalınan bebekler gibi kaçırıldığını, hainlerin ininde nice sonra kahreden bir tören görüntüsü eşliğinde teslim edildiğini hatırlarsınız.
Dağlıca soruşturması ne aşamada, halk ne ölçüde bilgilendirilecek bilemiyorum.Ancak, Dağlıcadaki çatışmalar sırasında tabur komutanlığı yapan Yarbay Onur Dirik ile Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Asuman Özdemir arasındaki ilginç mail trafiği dikkat çekiyor. İddianamenin 354. klasöründeki belgelere göre Yarbay Dirik Dağlıca baskınından 1 yıl kadar önce Dağlıca ve Çukurca’daki askeri birliklerin bulunduğu noktaları gösteren fotoğrafları Özdemir’e gönderiyor. Üstelik fotoğraflarda askerlerin konuşlandığı tepeler, stratejik noktalar ve hareket biçimleri gibi hayati bilgiler, sanki üste brifing veriyormuş detaylılığında, oklu açıklamalarla aktarılıyor.
Dirik hatırlarsınız, Dağlıca baskınından 2 ay sonraki yılbaşında, boynuna davul asılı olarak döne döne davul çalan görüntüleri medyaya yansıyan ve batı illerinden birisine tayin edilen kişi. Asuman özdemir ise, Kuddusi Özkır vasıtasıyla ergenekon üst yapılanmasına bağlanan ergenekon çetesi üyesi.
*Doğu Perinçek ve PKK ilişkisi ise çok daha belirgin görünüyor geçmişte.Perinçek ve işçi partisinden genel sekreteri Ferit İlsever, Öcalanı PKK kamplarında defalarca ziyaret etmişler ve bu ziyaretlerindeki gülücüklü, birbirine gül vermeli, militan denetlemeli kucaklaşmaları fotograflarla basına da yansımıştı.
Keza yine kuzey Iraka silah sevkiyatında, bir kısım silahların PKK ya aktarılmasında rol oynadıkları iddiaları gündeme gelmişti.
*Ergenekon zanlıları için "Atatürkçü, vatansever, şerefli kişiler suçlanıyor tutuklanıyor" diye feveran edenlerin artniyetlerini ortaya koyan bu geçmiş burada da bitmiyor.
Tutuklu 70 kadar kişi arasında kanlı mafia liderleri ve üyeleri de var.Sedat peker çetesi bunlardan birisi.
*Sabancı katli hükümlüsü Mustafa Duyarı, hapishanede kargaşa çıkarttıkları sırada ortadan kaldıran Nuriş çetesi lideri de hatırlarsanız "Veli paşaya selam söyleyin" demişti video kaydında. Hani bıçaklayıp bıçaklayıp pencereden attıkları, bazı mahkumların bıçakla gözlerini oyduklar, çok sayıda ölü olan hapishane ayaklanması görüntülerinden bahsediyorum.
*Son dalgada tutuklanan teğmenler ile birlikte Hizbül Tahrir islamcı örgütü de gündeme geldi geçenlerde.Muhtemelen şeriatçı örgütlere sızılarak, onlara yaptırılacak sansasyonel eylemler ile kaos potansiyeli arttırılacak, şeriat tehlikesinin arttığı, artık gemi azıya aldıkları konusu medyadaki uzantıları vasıtasıyla işlenerek halkın beyni yıkanacak ve olası bir darbeyi halkın benimsemesi sağlanacaktı.
*Doğu Perinçekin karargah evleri projesinden 442 nolu klasörde bahsedildiği yazdı gazetelerde.
"""Dosyanın en ilginç bölümlerinden biri de, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) savcılığa gönderdiği İşçi Partisi hakkındaki "Karargah Evleri Projesi" başlıklı rapor…
Raporda ‘Karargah Evleri’nin, İşçi Partisi (İP) ve Alevi kesimin yanı sıra; bazı TSK mensupları ve memurlarının da katılımıyla ’emperyalistler ve cumhuriyet karşıtları’ ile amacıyla kurulduğu belirtiliyor. Lüks bir alışveriş merkezinde dükkan sahibi olan İbrahim Arslan ile ’Dede’ lakaplı Alevi kesim ileri geleninin bu oluşumda kilit rol oynadıkları kaydedilen raporda, askerî kesim ile İşçi Partisi arasındaki bağlantıyı Albay Cengiz Köylü’nün sağladığı iddia ediliyor. MİT Müşteşarı Emre Taner’in imzasını taşıyan 23 Haziran 2008 tarihli raporda, ‘Karargah Evleri’nin şeması da yer alıyor. """"
*Karargah evleri projesi de sanırım uzun vadede etkili yerlere gelecek askeri kimlikli kişileri daha öğrenciyken ya da henüz alt rütbelerdeyken yanlarına çekmek, ve ilerideki operasyonlarda, bilgi akışlarında bu personelden faydalanmak amacına yönelikdi.
Proje ne kadar önce başladı, oltaya takılanlar oldu mu, olduysa etkili görevlere geldiler mi belki soruşturmalar sonucunda ortaya çıkacak.
*DHKp c yi de ergenekon terör örgütünün kullandığı yönünde ciddi emareler var iddianamede.
Özellikle Sabancı suikastinde ergenekon DHKPc işbirliği , liderleri Dursun Uyarın defalarca yakalanmasına rağmen her seferinde kaçabilmesi, hiç rahatsız edilmeden yurtdışında yıllarca örgütü yönetebilmesini hafızalara not etmek gerekiyor.
*Bazı mahfillerce hep dile getirilen bir başka önemli husus da, 2002 yılında sıfır terörle hükümetin göreve başladığı, sonrasında terörün yine azdığı aldatmacası..
Aslında doğruluk payı 2002 yılında terörün oldukça azalması, münferit bir kaç olay dışında ciddi terör eylemleri ile karşılaşılmamasında var.
Ancak o tarihlerdeki ilginç bir başka rastlantıya dikkat çekmek gerekiyor.
Ergenekon terör örgütü kapsamında tutuklanan, sağlık nedeniyle şimdilerde tutuksuz yargılanacak olan Şener Eruygur paşa 2002 de Jandarma Genel Komutanı olarak göreve başladı.
2004 yılına kadar 2 yıl görev yaptıktan sonra emekli oldu. Yani sıfır terör noktasından sonraki 2 yıllık süreçte en etkin görevdeydi Şener Paşa.
Ek iddianame henüz açıklanmadı ama Sarıkız ve Ayışığı darbe hazırlıkları Şener paşa üzerindeki en önemli iddialar.Şayet iddialar doğruysa, bu darbe hazırlıkları sırasında terörle mücadeleye fazla vakit kalmadığından bahsedilebilir mi acaba?
2000de 135, 2001de 66
2002 de şehit sayımız 43, 2003 de 99, 2004 de 118 . 2005de 148, 2006da 161...
2002 de sonra şehit sayısının artışı manidar?
* Terör çetesinin siyasi bağlantılar ayağında da ilginç fikir jimnastikleri yapılabilir.
CHP çankaya belediye başkanlığından, Mustafa Balbay vasıtasıyla 100 milyar kaynak aktarılması bugünlerde gündemde.Bir yerlerden gelecek rüşvet paralarıyla bu aktarımın yapılacağından bahsediliyordu ses kayıtlarında. Balbay bunu doğruladı, ancak belediyeye "zaman zaman" gönderilen , hatta indirimli fiattan gönderilen gazetelerin bedeli imiş bu para? Halkın vergileri ile bir ergenekon gazetesinin finansmanı gibi görünüyor hadise dışarıdan.
Balbay biliyorsunuz İlhan Selçuk ile birlikte Cumhuriyet gazetesinde görev yapıp Ergenekon kapsamında tutuksuz yargılanacak olan zanlılardan..
*CHP ye belgesel!! çektiği için CHP den trilyonlarca fonlanan Tuncay Özkan hatırlarsanız, geçmişte de "Deniz Feneri e.V." hortumcularının götürdükleri para kadar, 17 milyon dolarlık kazanımıyla (!) bir medya gurubu kurmuş TV kanalı açmışdı.
Cumhuriyet gazetesi tezgahından ve Kartel medyası eğitiminden geçmiş olan bu değerli işbilir "Atatürkçü ve de hatta vatansever" arkadaşımız, parası olmadığından kanalını satmıştı.Çünkü personeline maaşlarını ödeyemiyordu.Ancak, Yine ergenekon terör örgütü zanlısı olarak yeni tutuklanan Adil Serdar Saçanın kızının kurs parası için Bu yılın Ocak ayında bir seferde nakit olarak 9 milyar YTL ödeme yapmış ve makbuzu gazete sayfalarına düşmüştü.
Yani personeline maaşını veremediği dönemlerde, savcıya göre gelirinin aylık 4 milyar olduğunu beyan ettiği dönemlerde!!
Bu Tuncay özkan da Ergenekon terör örgütü davası, tutuklu zanlılarından..
Ergenekonun avukatlığına gönüllü soyunan Baykalın CHP si, acaba Tuncay Özkana 5 trilyona yaptırdığı belgeseli ne zaman yayınlamayı düşünüyor?
Kısa kısa başlıklar halinde anlatmaya çalıştığım düşünceleri birbirine nasıl bağlamak lazım?
Tuncay Özkanlara Ergenekonculara, toz kondurnayan, "şerefli vatanseverler suçlanıyor", "Suçları sadece Atatürkü sevmek", diyen zihinler hakkında siz de şüpheye düşmez misiniz?
Nasıl bir işbirliğidir bu?
Bu tablonun "Atatürkçü" ya da "Vatansever" olabileceğine ihtimal veriyor musunuz?
Öyleyse bu yakıştırmaların maksadı ne olabilir?
Fikir jimnastiğine devam...
YORUMLAR
Sayfalarında yorumlarıma tahammül edemeyen Neferi-Hüseyin Ünsal kardeş yazılarımın altında arzı endam etmeye de utanmamış beni engellediği halde.Ne ilginç?
Bizim ellerimiz de armut toplamıyor, yok öyle fikie mücadlesi edemediğin insanlara hakaretler etmek, yorumlarını engellemek, ama onun sayfalareına hakaret içeren yorumlar bırakmak.
Artık sen de yorum bırakamayacaksın, ama buradaki son yorumunu aşağıya alıyorum..
Cevabım da hemen altında..
*******
gön. Neferi
10/12/2008 12:52:20 AM
çirkef atmadığın,göndermeler yapmadığın parti kaldı mı ak tan gayrı,Ak partinin genel avukatı,ya da özel savcısı yapmak gerek seni..baksana bu kadar delil belge sanırım mahkemelerde bile yoktur! "Asker düşmanlığı" başlıklı yazımı esas hedefinden saptırıp başka alanlara kaydırma hevesini,memleketin generallerine laf edenlerin saflarında yer aldığın onların general köpeği dahi olmaya layık değilken onlara neden dil uzatıp yazıyı provakate ettiğin şimdi daha iyi anlaşıldı...EFfferim lan !
**************
Ohoo değerli neferi Hüseyin Ünsal kardeşim teşrif etmişler...
Ne oldu, herkesi dünyadan habersiz sanıp üfürmek kolayına mkı gidiyordu?
Şu eklediğin yorum dahi, acizliğinin işareti.ç
Fikir olarak söyleyecek birşeyin yok çünkü..
Sadece Perinçeğin İşçi partisine ve Baykalın CHP sine göndermelerde yaptım
Sen hangisinden rahatsız oldun?
Aydınlık gazetesinin provakasyonlarını malzeme olarak kullandığına göre yazılarında en çok Apo kankası perinçeğe giydirmemden rahatsız olmuşun gibi sanki?
Dilerim yanılıyorumdur..
Efferim Lan yazından dolayı yasaklayacaktım seni ama, bu cevabın da biraz kalması lazım burada..
erolbasci tarafından 10/12/2008 9:07:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Evet değerli dost, karmaşık bir süreç olduğu çok açık.Bütün ümitler mahkeme safahatında tüm bağlantılarıyla ortaya çıkartılması bu yapının.
Bu türden örgütlerin, deşifre olan, gözden çıkartılan elemanlarını tasfiye etme yönteminin, tutuklattırıp, yargılatmak olabileceğini uzak ihtimal olarak görüyorum.Zira bu durumda her zaman başka bağlantılar hakkında ipucu yakalama ihtimali vardır.En sorunsuz tasfiye yoketmedir.Ergenekon yapılanmasının ABD karşıtlığı ise daha çok tabanda dikkat çekiyor. Teorisyenler, üst düzey yöneticiler arasında ABD bağlantısını aramak daha doğru olur bana göre. Keza İlhan Selçuk hakındaki bazı ABDli kaynaklarla bağlantı haberleri medyaya yansımıştı. Keza ABD orijinli düşünce kuruluşları, o kuruluşlara katılan sivil askeri uzmanlarımız, bu kuruluşların Türkiyedeki bağlantıları,ayrıca hemen her yıl harp akademilerinde konferanslar veren ABD li uzmanlar ve iç çevrelerdeki ilişkileri, fikir birlikteliği yaptığı gurup ve kişiler şüpheyle yaklaşmayı gerektiriyor temelde bir ABD karşıtlığına.Ayrıca, ABD karşıtlığı ülkemizde çok yaygın, ve sadece ergenekon kapsamında zanlı olan bazı kişilerle sınırlı değil. Onların dışındaki çok büyük bir kesim, farklı dünya görüşlerinden oluşan çok büyük bir kitle de ABD karşıtı.Kaldı ki ben Türkiyede ABD yanlısı bir taban olduğuna da inanmıyorum..
Gençlik arasında da öyle bir oluşum yok..
Ülkede, kızıl bayraklar, orak çekiçli simgeler, Marks Lenin Engels fotagraflarıyla gösteri yapan antiemperyalist(!) oluşumlar olmasına rağmen, Tarihimizin hiç bir döneminde ABD bayrakları ile, ABD liderlerinin resimleri ile eylemler yapan gençlik oluşumlarına, sivil toplum kuruluşlarına rastlanmamıştır.
ABD üst düzey ilişkilerde, yönlendirebileceği kişileri elegeçirmiş olabilir ve hizmetlerine uygun eylemler için kullanabilir ancak halk arasında böyle bir uzantısı olduğunu söylemek çok zor.BU açıdan sadece ABD karşıtı olanların tasfiye edilmesi gibi bir yaklaşım, ABD karşıtlarının, çok çok sınırlı bir kesimiyle belki izah edilebilir.
Diğer çok önemli husus ise illegal gelir kaynakları ve bunların paylaşımı.
UYuşturucu, silah ticareti vs. dikkate alındığında, PKK nın ve diğer terör örgütlerinin varlığı, bunların bazı güçler tarafından kullanılıyor olması, sair amaçlar için bu gelir kaynağından faydalanmak amaçlı olabileceği kadar, salt kişisel ya da gurupsal çıkarlar açısından da kullanılmış hatta yaratılmış olabilir.Bu kişilerin bu kullanılma sürecinde, kendilerini vatana hizmet ediyor sanmaları, ABD emperyalizmine karşı çıkıyor sanmaları, bu türden örgütler için leblebi çekirdek türü operasyonların sonucu da olabilir.
Mahkeme süreci ne kadarını aydınlatabilecek göreceğiz.
Ümitvar olmak lazım..
Selam ve saygıyla...
Erol kardeşim ; ergenekon meselesinin savunulacak bir tarafı yoktur haklsınız.Fakat ergenekon çok dikkatli irdelenmelidir bana göre. Ergenekon da size farklı bir iki fikrimi sunayım: Öncelikle yüzyılın en büyük örgütü bana göre. Ve üstüne sonuna kadar gidilmeli. Diğer bir fikrim de şu ; ABD ve bazı derin odaklar , kendi içlerinde ve örgüt içinde misyonu biten , gözden çıkarılan kişileri ergenekonla ilişkilendirip egale etmektedir.Çatlı gibi.Sedat PEKER gibi.İşin bir ilginç yanı ise Ergenekon kurulmasında baş aktör ABD iken , tasfiye sürecine uğrayan kişiler genelde ABD düşmanı kişiler. Başka bir analizimde aslında tam olarak çözemediğim bir kişi.Bülent ORAKOĞLU. Bu adam çok itinalı zamanlarda açıklama yapıyor.Yani hedef gösteriyor.Ben tekrar belirtiyorum örgüt bana göre tasfiye edilmeli.Ama tasfiye sürecine asla CIA ve başka unsurlar dahil edilmemeli.
Selamlar kalemine sağlık.Analizlerimi dikkate al bence Erol üstadım. grşrz iyi akşamalr.
Değerli Kaanhan kardeşim,Asuman Özdemir hanım ergenekon terör örgütü iddianamesinde adı geçene kadar kendisinden haberdar olmadığım birisi idi.
TC. Cumhuriyet savcılığının hazırladığı iddianame herkesin okumasına açık.bende bilgisayarıma indirmiştim gazetelerden zaten.
Dolayısıyla , savcının sizin gibi düşünmediği ortada.
Siroz hastalığı dolayısıyla, kuddusi özkırın ölümünden sonraki süreçte kendisi "tutuksuz" yargılanmak üzere serbest bırakıldı.Halen ergenekon zanlsı olarak yargı sürecini tutuksuz sanık olarak yaşayacak.
İddianame dışında, diğer bilgileri ise bir izleyici olarak elbette medya kaynaklarından ediniyoruz.
Asuman Özdemirin ,Dağlıca krokilerini mail yoluyla Yarbay Dirikten Dağlıca baskınından 1 yıl kadar önce aldığı şeklindeki haberleri, kendisinin yalanladığı ile ilgili bir kayıda rastlayamadım medyada.Siz belki, daha yakından tanıdığınız için bilebilirsiniz ve bizi de aydınlatabilirsiniz.
The Made kod adını kullanarak Kuddusi Özkır,Oktay Yıldırım ve Gazi Güder bağlantılarıyla ergenekon iddianamesine dahil edildiğini, "niyetleri alçaklık olmayan" TC savcısı kaynağına dayandırmak gerekiyor.Tabii ki iddialar bu yöndedir. Dilerim , en azından siz değer verdiğiniz için aklanır..
Aslında, kişisel olarak, Doğu Perinçek ve işçi partisi zihniyetiyle, eski tüfek marksistlerle, bir şekilde yolları kesişen bir gurup ya da kişinin ülke hayrına çalıştığına inanmam çok zor.
Buna rağmen yazımda zan altında bıraktığım kişler hakkındaki bilgiler medya aracılığıyla izlenmiştir.
Kişisel eklemelerim sadece üzerinde düşünmemiz gerektiği yönünde olmuştur.
Bazı görüşlerine itibar ettiğimiz kişilerin, elbvette her görüşüne itibar etmemiz gerekmiyor.Ancak, farklı düşüncelerimizi de belirterek belki de birbirimizin eksiklerini tamamlama, ya da başka zaviyeden de hadiselere bakabilme yönümüzü geliştirebileceğimizi düşünüyorum
Arap yöneticilerin değil, Arapların gizli türk düşmanlığına yönelik yazınıza bu anlamda paralellik arzetmeyen cevap yazdım.
Türk-İslam ülküsünden, zaman içinde "İslamı düşürdüklerini düşündüğüm fikir dünyası" ile zaman zaman kırılmalar yaşadığımı düşünüyorum kendi adıma.
Neticede bu ülkenin değerlerini savunurken öncelikler farklı olabilir, zaman zaman yer de değiştirebilir.
Ama her şart altında ülkemin hayrına değerlendirmeler yapmaya çalışıyorum.
Ergenekon sürecini de bu gözle çok dikkatli izliyorum.
Kendime bile söylemekten çekindiğim şüphelerim için ciddi emareler görmek, hatta bunların kanıtlanmasını görmek çok şeyi altüst edecek.
Dilerim öyle altüst oluşlar yaşanmaz..
Selam ve saygıyla...
Değerli Erol bey!
Biliriz ki duyarlı kalemler daima gerçeği yansıtmalı ve nefsinin peşine düşerek birilerinin sırtına basmamalı. Yazacağımız bir konu veya konuları makale haline getirip topluma sunarken anlatılacak ve kaleme dökülecek her cümlenin ciddiyiyetini göstermeliyiz.
Sizi yermek kesinlikle değildir niyetim.
Yazı tamamiyle ajansların veya daha önce yazılmış makalelerin doğru olduğu kadar yalan ve hatta iftiralarıyla dolu. Keşke al yapıştır mantığını burada yapmasaydık.
Örneğin...
Benim de yakından ve şahsen tanıdığım ve çok severek okuduğum sayın (Asuman Özdemir) hanımefendi hakkında yazılan ve çizilen bir çok aslı astarı olmayan iftiralara adeta kucak açmışsınız.
Siz Asuman Özdemir hanımefendiyi tanırmısınız?
"Tanımam bir şey ifade etmez, ben yaptıklarına bakarım " diyorsanız; acaba kaç yazısını okudunuz sayın Asuman Özdemir hanımın.
Üstelik kendisi şu an tutuklu filan değildir.
Kaldı ki adına Ergenekon dedikleri ve binlerce yıl Türk'ün şerefli destanının adını kirletenlerin bu çirkin tezgahında yer almamıştır.
Sevgili EROL kardeşim.
Siz Milli ve manevi değerlerine sahip çıkan ülkenin çirkin cenahlara sürüklenmesine seyirci kalmayan kalemi hakkıyla güzel kullanan bir kardesimizsiniz. En azından ben öyle görüyorum sizi.
Sizi severek ve ciddiye alarak okuyorum. Bir şeyi yazarken yada yazıda bir şahsın ismini verirken çok araştırmalı ve ona göre doğruları ve hakikatleri okuyucuya aktarmalıyız.
Yoksa ben yazdım oldu mantığıyla bir yere varamayız.
Burada gördüğüm kadarıyla iyi yazanlar olduğu gibi nefsinin peşinde koşarak her şeyi ben en iyi yaparım mantığında ezikliklerinin içinde boğulan şahıslara da şahit oldum.
Elbette bunlar bizim konumuz dışında bir şey.
Yazınıza daha okumadan 10 puan vermek niyetinde idim ki ( size güvendiğim ) için, sayın Asuman Özdemir hanımın isminin geçtigini gördüm.
Yazınız kaynak alıntılarla dolu. Keşke anektod olarak yazının altına aldığınız ve niyetleri alçaklık olan kaynakları da belirtmiş olsaydınız.
Değerli güzel İnsan!
Sayin Asuman Özemir hanımın ( İpsiz Recep ) adlı yazısını bir okumanı tavsiye ederim.
Nasıl bir insan hakkında yazdığına ışık tutması açısından işine yarayacaktır.
Milli ve manevi değerlere haiz bir insana bu yapılmaz.
Dedikodu dolu cümlelerle bir yere varılmaz.
Siz önceki yazılarıma müspet yorumlar yazarken ( ARAPLARIN GİZLİ TÜRK DÜŞMANLIĞI ) adlı yazıma istinaden alınganlık gösterdiniz. Düşünce veya ideal sahibi yazar veya her kimse hatırşinaslık bağlamında sparis üzerine yazı yazamaz.
Her yazılana onay vermek diye bir kaide de olmaz elbette.
Fakat ne yazarsak yazalım, dogruları ve hakikatleri yazalım.
Birilerinin sırtına basarak yazı yazılmaz.
Sizi severek okuduğumu tekrar belirtiyorum; ancak bu yazıyı (yazmak için yazdığınız) düşüncesini de taşıyorum. Sizi ciddiye almasa idim bu uzun yorumu yazmazdım. En azından bunu da bilmenizi isterim.
Allaha emanetsin.