Moğol İlhanlı'dan Türk-İslam İlhanlı'ya
MOĞOL İLHANLIDAN, TÜRK-İSLAM İLHANLIYA
Tebriz Tarihinin en parlak dönemi, hiç kuşkusuz İlhanlılar dönemiydi. O zamanki bilinen dünyanın neredeyse üçte ikisinden fazlasını eline geçiren Moğol Hükümdarı Cengiz Han, sağlığında oğlu Öğedey’i (Oktay’ı) yerine halef bırakarak, ülkeyi oğulları arasında paylaştırdı.
Kıpçak, Rusya ve Avrupa taraflarını, Cuci’nin çocuklarına, (Kıpçak-Altınordu İmparatorluğu); Türkistan ve İran’ı Çağatay’a, (Çağatay İmparatorluğu) verdi. Küçük oğlu Tulu’ya da asıl yurt olan Moğolistan’ı verdi.
Öğedey ve Mengü’nün hükümdarlıkları zamanında da Moğol fetihleri devam etti. Mengü büyük hükümdar olunca kardeşleri Kubılay’ı Çin’e, (Kubilay Hanlığı) ve Hulagu’yu da, Mısır ve Suriye’yi Almak göreviyle Batıya İran ve Irak’a (İlhanlı İmparatorluğu) kağan olarak atadı.
Kızıl Aslan döneminde (1186-1191) Azerbaycan Atabegliğinin merkezi olan Tebriz’e 1225 yılında gelen Celalettin Harzemşah, Tebriz’i alarak burayı kendine başkent yapmıştı. Fakat 1230 yılında Celalettin Harzemşah, Eyyubiler ile Anadolu Selçuklu ittifakına yenilince, kent Moğolların eline geçti.
Hulagu Han (1251-1259) Tebriz’i kendisine başkent yaparak, Akdeniz’den Hint Okyanusuna dek uzanan çok büyük bir İmparatorluk (İlhanlı İmparatorluğunu) kurdu. 1256’da Alamut Kalesini ele geçirerek Batıniliğe son verdi. Ve 1258 tarihinde de Bağdat’ı işgal ederek halifeliğe son verdi. Halifeliği ve İsmailileri yok etti.
5212 Mescid-i Kabut’un bahçesi
Suriye ve Filistin’i alarak Mısır’a doğru ilerleyen Moğol ordularını, Ayn-ı Calut Savaşında Memlük Sultanı Baybars yenerek durdurdu. Suriye ve Filistin’den çıkardı. Anadolu’dan da çıkarmak için, 1277’de Anadolu’ya gelerek, Elbistan’da Moğolları ikinci kez yendikten sonra dünyadaki Moğol ilerleyişini de durdurdu.
Moğollar, bundan sonra yakıp yıktıkları ülkelerin ve şehirlerin imar faaliyetine girişti. Bilim, kültür ve ticarete önem verdi. Abaka Han bu topraklarda çok iyi bir düzen kurdu. Teküdev ise İslamiyet’i kabul ederek Ahmet adını aldı.
Moğol ülkelerinde ve Moğol ordusunda Türkler ve İslam nüfus hakim durumda olduğundan, Moğolların İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte bir anda, Doğuda Kubilay hanlığı hariç diğer üçü, kısa sürede birer Türk-İslam İmparatorluğu haline geldi. Bu sırada İpek Yolu ticareti ve bu yol üzerindeki şehirler gelişti ve yenileri kuruldu.
Tebriz ise tarihinin en parlak dönemini İlhanlılar zamanında yaşadı. Bu sıralarda Tebriz Bağdat’ın yerini almış, Türk-İslam dünyasının, doğu batı ticaretinin ve Çin’den Avrupa’ya dek bölgelerin en önemli kenti haline gelmiştir.
Evliya Çelebi 1678’de Tebriz’e geldiğinde burada 47 medrese, 400 mektep, 200 kervansaray, 1070 köşk, 108 derviş tekkesi ve 4700 bağ ve bahçenin bulunduğunu saptamıştır. Tebriz zaten konumundan dolayı her zaman için önemli bir kent olmuştur.
Örneğin uygarlığın en önemli göstergelerinden birisi olan ganad –gnat- veya kerhiz denilen su kanalları Tebriz’de çok eskiden beri şehre su sağlama ve sulama amaçlı olarak kullanılmıştır. Bu sistemle evlere su verilmiştir. Belgelerde Tebriz’de 982 kehrizden söz edilmektedir ki, bunların 16 tanesi hala işlevini sürdürmektedir.
Bu kehrizlerin en önemlisi de, Abbasi Hükümdarı Harun Reşidin eşi tarafından yaptırılan Zübeyde Hatun Kehrizidir. Görüldüğü gibi Tebriz, Türk-İslam Döneminden önce de, önemli ve bakımlı bir şehirdir. Fakat Tebriz’de bugüne kalan eserlerin çoğu ve en hızlı gelişme dönemi İlhanlılar döneminde olmuştur
Hulagu Başkent Tebriz’de medreseler, Meraga’da bir rasathane ve Ala- tağ’da bir saray ile pek çok buda tapınağı yaptırmıştı. Sonradan İlhanlı İmparatorluğu, Gazan Mahmut Han zamanında tam bir Türk-İslam Devleti haline gelince, İslam Sanatı da hızla gelişti.
5307 Tebriz sokaklarından (Solda önde şapkalı olan Rauf)
Gazan Mahmut Han Zamanında çok büyük çapta ıslahat ve imar çalışmaları yapıldı. Gazan Han’ın Türbesi de Tebriz’dedir. Fakat Gazan Han kendinden önce yapılan Buda tapınaklarını yıktırarak yerine camiler yaptırdığı da söylenmektedir.
Aslında Buraya da bir parantez açmak gerekirse, bazı tarihçilere göre Gazan Han hiçbir zaman için Moğol Şamanlığından ve Tengri inancından vazgeçip de Müslüman olmadı. Fakat kuzeni Baydu’yu, Nevruz’un desteğiyle devirerek hükümdar olduğu için, Nevruz’un isteğiyle Müslüman oldu, ama Moğol Şamanlığı ve Tibet Budizm’ini (Nasturiliği) de el altından koruduğu ileri sürülmektedir.
Moğolların Tebriz’de ve o zamanki İlhanlı topraklarındaki faaliyetlerini tarihçiler değerlendirdiği zaman, yapılan iyi ve faydalı şeylerle birlikte, Türk İslam Dünyasına çok büyük zararlar verdiği de belirtilmektedir.
Bu zararların başında, Anadolu’nun en önemli bilim, kültür ve ticaret merkezi olan şehirlerinin yakılıp yıkılarak yağmalanması ve Bağdat’ın yakılıp yıkılıp yağmalanması sırasında dönemin en önemli bilim ve kültür eserlerinin bulunduğu kütüphanenin de yok edilmesi gelmektedir.
Ayrıca Moğolistan ve Çin hariç, Moğolların egemen olduğu bu toprakların hemen hemen tamamında, onlardan önce Türk İslam devletleri vardı. Yani Moğollar bunları yakıp yıkıp yok ederek Moğol İmparatorluğunu kurduğu için, Moğol istilasından en çok zarar görenler de, Türk İslam Dünyası olmuştur denilebilir.
5541 Tebriz sokaklarından
Moğol Hükümdarlarının Müslümanlığı kabul etmesiyle tüm Moğol ülkelerinin bir anda yeniden birer Türk-İslam Devletine dönüşmesi de bu durumun kanıtıdır.
İlhanlı hükümdarları.
1. Hülagû (1258 - 1265)
2. Abaka (1262 - 1282)
3. AhmadTegüder (1282 - 1284) 4. Argun (1284 - 1291)
5. Gayhatu (1291 - 1295)
6. Baydu (1295)
Mahmud Gazan (1295 - 1304)
Muhammed Hüdabende (Olcaytu) (1304 - 16)
Ebu Said Bahadır (1316 – 1335)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.