- 1405 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
kimiz
Aşktan yoksun bir döngünün avuçlarında filizlenirken yürekler bir lokmalık sevgi oldu diyetimiz.
Oysa herkes aç ve açıktı. Evet bir şeyler eksikti. Biz kimdik hayvanlardan farkımız neydi demeden önce bizim bizden farkımız neydi diye sormak lazım kendimize. Farkımızı farkındalığımızla tanıştırmayı ihmal ettik galiba. Sıra konuşmaya geldiğinde “Hayatımda .... “ diyerek başladığımız bir çok eylem var. Bizim gerçekten hayatımız var mı bu hayat bize emanetse, emanet nasıl olur da bizim olur demeden geçemiyor insan.
Oysa nefes almaya o kadar ihtiyacımız varken zombileştiğimizin farkında değiliz.
Bir mavi tutturmuşuz gidiyoruz bulutları yok sayarak ki bu bulutlar güneşi perdelese denizler nasıl mavi olsun ki diğer renklerin yer çekimine maruz kalmış gururlarını saymıyorum bile. Demek ki neymiş umudun efendisi bulutlarmış. Yazıma kaynak olması açısından bulutlara sordum “siz umudun efendisi misiniz” diye hüzünlü bir şekilde nemlendiler tam ağlayacaklardı ki uzaklardan güneş “üşüyorum galiba” diyerek seslendi ve üzerine hapşurdu. Anlamadım ama ben dahil "çok yaşa" dedikten sonra hepimiz gülüştük sonra bulutlar sırtımı sıvazlayarak bana güle güle gitmemi söylediler kibarca kovuldum yani. Ama efendinin sözünden çıkmak olmaz diye düşünerek bu satırlara kadar güle güle geldim.
Ne diyordum ha evet aşkı da uzaklarda arar olduk oysa aldığımız nefesle başlamamız lazım adını anmaya. Bir tırtıl ağlar mı bilmem, bildiğim aynalara küs olduğudur ama aldığı her nefesi aşk ile alır ve neticesinde bir günlük de olsa küs olduğu o aynaları orta yerinden çatlatır.
Bir de başı sıkışan, kalbi sıkışan içindeki çocuğa sarılıyor ve türlü türlü şımarıklıklarla tebessüm dileniyor yahu hala neden anlamadığınızı anlamış değilim yok içimizde çocuk falan o çocuk çok zaman önce öldü daha doğrusu öldürüldü. Kim tarafından dediğinizi duyar gibi oldum ama söylemeyeceğim çünkü cevabını zaten biliyorsunuz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.