- 605 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ayva ağacım
İnsanın kendi adına dikilmiş bir ağacı olmalı. Belki bencil gelecek hikâyem ama her şeye rağmen kendime ait olsun istedim.
Beş yaşıma denk gelir farkındalığım. Ta! O zamanlardan beridir, ayva ile tanışıklığım. Onunla başlardı ilkbaharlarım. Yıl sonlarını hep onunla kutlardım. Evimiz müstakil bahçeli idi. Bir küçük ayva ağacımız birde asma ağacından çardağımız vardı. Ayva ağacı benimle yaşıttı. Doğduğum zaman babam adıma dikmişti. Hep öyle anlatırdı. Saçlarım ayva sarısı doğunca bu kızımızın ağacı ayva olsun demiş.
Ara sıra bana Ayvacı güzeli diye şaka yapardı. Ben büyüdükçe, oda büyüdü benimle. Birlikte büyüdük ağacımla. Her geçen yıl meyvelerle dolar, serpildikçe güzelleşirdi. Ben onun en çok ilkbaharda çiçek açmasını beklerdim. O kar gibi çiçeklerin büyümesini izlerdim. Onunla yaşadığım baharların tadına doyamazdım. Onlar en güzel baharlardı.
Ağacımın gövdesi üç kol üzerine yükseliyordu. Dallarının arasına küçük minderimi yerleştirip, onun üzerine de kendim yerleşirdim. Dalında oturup çevreyi ve evimizi seyretmeyi çok severdim. Bahçemiz her zaman mis gibi toprak ve çiçek kokardı. Kuşlar cıvıldardı penceremin önünde. Kaçmasınlar diye hiç kıpırdamadan durup, onları izlerdim. Ayva ağacının tabanına buğday atıp bir kapta su bırakırdım. Kuşlarımın su kabının etrafına bir dizilişleri vardı görmenizi isterdim. Çok ürkeklerdi. Bir yudum su alıp sağa sola bakıp tekrar bir yudum daha içerlerdi. İçerken başlarını yukarı kaldırıp, Sanki gökyüzünde bir şey arıyorlardı. Yemlerini yerken birbirlerine saldırmalarını unutmak mümkün mü? Onlarda hayatı paylaşmayı bilmiyorlardı. Yeter ki serçelerim gelip yesinler diye avuç doluşu buğdayları saçardım her tarafa.
Çiçeklerini savınca ağacım. Dallarında tutan ayvaları inceler ve sayardım. Sütlü kahverengi tüyleri vardı. Dokunursam meyveye dönüşmez diye korkardım. Sık sık büyümelerini kontrol ederdim. Her saymamda birkaç tane eksik çıkardı. Sebebini öğrenmek istediğimde, “El sürüyorsun kendin düşürüyorsun” derlerdi. Düşürmediğimden emin olsam da kendimi savunmazdım. Zamanla anladım gece çıkan rüzgârdan döküldüklerini.
Büyümelerine akıl erdiremezdim. Yemeden nasıl büyüyorlardı? Ben yemesem büyüyemezdim. Hep öyle söyleyerek büyükannem ağzıma yemekleri tıkıyordu. Bazen de kovalamaca oynardık bahçede elinde bir tabakla kaşık, Büyük annem hep peşimde. Yakalanınca istersen yeme, kurtuluş olmuyordu. Genelde lokmaları ağzımda büyüte büyüte bir an önce bitsin isterdim işkence.
Yaz boyunca yeşilden sarıya dönüşürdü ayvalar. Beklerdim ne zaman sulanacaklar. Bir an önce yemek isterdim. Zaman geçtikçe sabırsızlanırdım. Annem onlar yılbaşında toplanacaklar. Derdi. Daha önce hiç koparmazlardı. Gerçekten de yeni yıl gecesinde toplardık. Tatlarına doyum olmuyordu o ayvaların.
Yıllar ilerledikçe ağacım benden hızlı büyüyordu. Aslında bende büyümüş yuvadan uçmuştum. Yatılı okulda hep rüyalarımı süsledi ağacım. Yılda üç gün de olsa, hep ayvalarıma ağacıma kavuşmaktı muradım. Aradan yıllar geçtikçe ayva ağacımdan istemeden ayrıldım. Gurbete çıkanın dönüşü olmuyor. Mesafeler girmişti ağacımla aramıza. Üç beş yılda bir uğradığımda Ayvam karşılardı beni tüm güzelliğiyle. Bakardım hayranlıkla mevsimi olmasa da tüm meyvelerine sayılmayacak kadar çok verirdi. Çocukluğumu hayal ederdim. Aklıma gölgesinde serinlediğim sıcak yazlar gelirdi. Yine bir sonbahar günü uğradım memlekete. Olmadan bir tane koparmıştım dayanamadım. Tadı olmamıştı ama kukusu tamdı. Olmamışı dokunur diye hatırlatmıştı annem. Bir taneden bir şey olmaz demiştim. Ve ayvayı yemiştim. Ertesi gün uyandığımda midemi kanatmıştı. Ayva ağacım birden günah keçisi oldu. Babam bu ağacı yaşatmam diye tutturdu. O gün babamı zor ikna ettik. Ayvayı kendim isteyerek yemiştim. Beni hasta etmesi bahane oldu.
İki yıl geçmişti rahatsızlığımın üstünden. Yine yolum düştü memlekete, koşarcasına gelmiştim. Sevinçle annem ile bacımı ve ayva ağacımı görecektim. Hasret giderecektim. Üç günlüğüne de olsa, ne yazık ki kesilmişti ağacım… Olduğum yere çöktüm… Bakakaldım… Ağacımın kalıntı köklerine… Sanki kopmuştu göbek bağım… Kaybolmuştu anılarım. Her ilkbaharda benim için süslenen ağacım, Gölgesinde geçirdiğim yazlarım. Oturduğum yede kasılıp kalmıştı uzuvlarım.
Aradan bunca yıl geçmesine rağmen. Ağacımın derinliklerimde bir yerde sevgimle yaşadığını ve büyüdüğünü hissediyorum. Kesilmeseydi belki de kırılacaktı dalları. O benim gönlümde sonsuz baharları yaşıyor. Yeşerdikçe yeşeriyor. Verdikçe veriyor. Onun hatırına seviyorum. Tüm ayvaları…
Nursel Yeşilyurt
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.