KISTIRMA VE SIKIŞTIRMA
Yetmişli yılların başıydı. Yaşı on birdi çocuğun. İlk defa köyden kasabaya inmişti. Ortaokula yazılacaktı. Köyünde görmediklerini görmek ilgisini çekiyordu. ‘Aval aval bakmak’ tabiri yakışıyordu bu çocuğa. Aslında bu meraklı bakışların ardında, bir gözlem yatıyordu. O köy hayatı içinde, belleğindeki boşlukları doldurma derdindeydi sadece. Her şeyi dikkatlice inceleyip, beynindeki boş deftere kayıtlar alıyordu.
Boş boş gezinirken, kasabanın tek büfesinde, yiyecek hazırlayan adama takıldı gözü. Çocuk, ilk defa tost yapılışını görüyordu. Büfedeki gencin tost yapışını dikkatlice izledi. Bir ekmeği makinada kızartıp arasına malzemeli koyup, sonra makinada bastırarak sıkıştırması hoşuna gitti. O günlerde tüplüydü tost makinaları. Genç adam, iki tostu beraber yapıyordu makinada. Tostun kokusu insanın açlığını arttıracak kadar güzeldi ve etrafa nasılda yayılıyordu. Köyde bir dilim ekmek üzerine sürülen salçalı ekmekten daha güzeldi kesin olarak. Arasına, sucuk peynir konulan bu yiyeceğin adını da bilmiyordu. Genç adama; “kaç para bu sıkıştırdığın ekmekler?” diye sorunca, genç alaycı bir tavırla gülümseyip, ücreti söyledi.
Çocuk, cebini yokladı. Parası vardı. Gence dönüp;
“Sen bana iki sıkıştırma yap” dedi.
Genç, bu defa sesli güldü. Çocuk, sadece baktı adamın yüzüne. Tostlar olana kadar, nasıl yapıldıklarını bir saniye bile kaçırmadan izledi. Genç, pişirme işi bitince, tostları bir kâğıtla sarıp verdi.
Çocuk ‘sıkıştırmaları’ aldı eline. Mis gibi kokuyorlardı.
Genç büfe işletmecisi, paranın üstünü verirken çocuğa;
“Bana bak! Bu yaptıklarıma, ‘tost’ derler. Bir daha ‘sıkıştırma’ deme, ‘tost’ de, tamam mı?” dese de çocuk kendiliğinden bulmuştu, ilk defa yediği ekmek arası yiyeceğin adını, ‘sıkıştırma.’
Köydeki bakkaldan tek tek alırlardı bazı şeyleri. Bir yumurtaya, iki bisküvi ve bir lokum verirdi bakkal amca. İki bisküvi arasına lokumu koyup, ‘kıstırma’ yaparlardı.
İki bisküvi bir lokum ‘kıstırma’ olursa, bu tost dedikleri de ‘sıkıştırma’ oluyor işte. ‘Tost’ ne oluyormuş öyle!
O günlerde; sıkıştırmaların arasında, sıkışan sucuklar bayağı kalındı, lezzetliydi hile yoktu. Şimdiki sıkıştırmaların içinde, sucuk görünümlü farklı şeyler var. Birde sucukları öyle dilimlemişle ki, eline alıp baktığında bir taraftan diğer taraf görünüyor. O kadar ince! Bozulmuş sıkıştırmaların, her şeyi. Ekmekleri bile tip değiştirmiş.
Eski sıkıştırmalar iyiydi be! Şimdiki sıkıştırmalar çok kötü çok!
O çocuğa, “Molla Mısaların Şayip” diyorlardı zannedersem.
Şuayipodabasi…
04.04.2017/Kepez/Çanakkale
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.