- 2754 Okunma
- 10 Yorum
- 3 Beğeni
Mihrünnisa Hatun'a Mektup
Akşamın serin sesi türkü söylerken pencereme en içten dualarımla yazıyorum bu cümleleri. Ulaşır mı bilmem, ulaşsa da yazdıklarımı anlar mısın bilmem. Nasıl ki ben senin yazdıklarını sözlüğe bakmadan anlayamıyorsam sen de benim yazdıklarımı anlayamayabilirsin. Dilimiz çok değişti, zamana uyduk, hata mıdır, kolaylık mıdır hâla anlamış değilim.
Yeşil vadinin nefti karanlığında Harşena’nın kloş eteklerinde, yarım kalan düşlerin yılgın ezikliğiyle yaşadık aynı mekanda. 500 yıldan fazla zaman olsa da aramızda aynı şehrin kızıyız.
Buluttan örülmüş bir perdenin arkasında anıyorum seni. Sunak etmiş Yeşil Irmak varlığını bu şehre; alını, yeşilini, beyazını… Tertemiz aşklara gebe cümleler döküldü asırlarca bu topraklara. Hepimiz nasiplendik. Zaman gibi çok gerindeyim biliyorum. Sen şehzade muhitlerinde şiirlerini terennüm ettin, bense yasaklar içinde yapayalnızdım. Sen bakmaya kıyamadığımız yalı boyu konaklarında çayını yudumluyordun ben iki odalı kerpiç bir evde yokluğu paylaşıyordum kardeşlerimle. Sen bir evliyanın torunuydun ben Deli İmam’ın. Zaman gibi çok geriden başladım hayata. Sana erişmem mümkün değil biliyorum ama elimden geldiğince bıraktığın bayrağını taşımaya devam ediyorum.
Az önce şehrimizden bahsettim ya o şehir bildiğin gibi değil artık. Teknolojinin bütün nimetlerinden yararlanıyor ikamet edenler. Senin gördüğün doğallık, hayran eden güzellik olmasa da yine de çok şehrimizden daha güzel. Seni ve aileni de unutmadık, hemşerilerimiz, ziyaretçiler deden evliya Pir İlyas efendiyi ziyaret ederken seni de anıyor dualarından nasiplendiriyorlar.
Sen gittikten sonra hakkında çok şey yazıldı söylendi, hangisi doğrudur bilmem ama sen aşkı dizelere sığdıran kadındın. Sen okuyan, yazan, eğitimli, aşık olunan bir güneştin Amasya’ya.
Dönemin bütün ilimleri ile yakından veya uzaktan bir şekilde ilgilenmiştin. Hatta senin hakkında Evliya Çelebi;
“yetmiş cild kitâb-ı muteberi hıfzedüp cümle ulemayı mübahase-i ulüm ve fünunda aciz bırakmış.” (yetmiş cilt önemli kitabı okuyup bütün bilginleri bilim ve fende aciz bırakmıştır) diyerek iltifat etmiştir.
Güzelliğinin yanında iffetinden de ödün vermemiştin ki adının gereğini yapmıştın. Sana Mihrünnisa ( kadınların güneşi) adı takılmıştı.
Arkandan söylenen çok karalama vardı belki de edebiyat dünyası kendini aklamak istercesine sana övgüler dolu şiirler, methiyeler yazdı. İki örnek vermek istiyorum.
Gelibolulu Ali
“Zen-i dehr firîbine aldanmayup dünyaya merdânelikle geldi gitdi.” (Zamanın geçiciliğine aldanmayıp dünyaya mertçe gelip gitti.)
Kınalı-zâde Hasan Çelebi:
“Gerçi Mihrî, yaşadığı dönemde, zarifler ve şairlerle sohbette, dostlukta sevgi ve şefkat üzre olurmuş, lakin mühürlü kesesinin güneşine yabancı eli ermemiş ve namus ve iffet perdesine harak eli değmemiştir.”
Sen kadın şairlerin öncüsüydün, mertçe şiirlerini duygularını şehzade meclislerinde paylaştın. Adını ve kimliğini saklamayan ilk kadındın.
Geç de olsa seni tanıdık, seni anıyoruz, görmesek de seni seviyoruz. Mekanın cennet olsun Mihrünnisa Hatun.
YORUMLAR
Aynı zamanda hemcinsiniz olan bir hemşehrinizi tanıtan yazınızı okuyup müstefîd olduk Afet Hanım. Allah (C.C.) razı olsun. Keşke bu tür tanıtım yazıları daha sık paylaşılsa bu sayfalarda.
Edebiyatımıza hizmet edenleri tanımak ve eserlerinden örnekleri okumak hem onların ruhunu şad etmeye, hem de bizlerin bilgisini genişletmeye hizmet eder.
Bu vesîle ile tekrar teşekkür ediyor, sıhhat ve ömrünüze bereket diliyorum.