- 518 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
buhara... ard. öyk. 2018-2
kısa öykü yazmağa merakım var.
fasıl gibi azıcık olsun.
bugün okuduğum bir kitabın isminden alaka kurdum öykümün ismine ki: buhara.
gidip dolaptan kitabı alıp getirmeğe evvelin üşenmem oldu...
olmağa üşenmekten doğma bir talihim doğsun?
salt zihnimin semeresini dehleyeceğim...
neyse ne?
buhara.
seneler evvel bir amerikalı seyyah gence rast gelmiştim...
o bana... bendeki buhara merağını aş’ladı.
şöyle demişti:
" dünyada egzotik yer sorakırsan eğer... sana buharayı söyleyebilirim..."
rüyamda görmüştüm...
şeybani yüzlü insanlar ekseriyatta değildi... diğer insanların suratını ilginç bulmamış olacağım... farkında olmadığımı zihnime müracaat ettiğimde bildim.
zihin haritamızın varlığını günlük hayatımızda maşeri bilincimizin emriyle değerlendirdiğimizi çok insan farketmez.
fiziki harita sınırı zihin harita sınırı olduğunu bazı amerikalı turistler ile söyleşi yaptığımda görmüştüm.
araplar için avrupa çini kırığıydı...
sscb insanlarına yetiştim: onların zihin haritası varşova paktıyla çiziliydi.
insanoğlu zihin haritası taşır mıydı? bundan bihaber nice kişi vardı... hoş ben de onlardan biriydim.
köyünden çıkmamış bir adam bize dünyanın köyüyle tamam olduğunu anlatmıştı.
o adamın köyüne gitmiştik.
askere dahi gitmemişti... sakattı.
köyden dışarı tek kere çıkmamıştı.
vadideki köyün: giriş vardı çıkışı yoktu.
ismi köyün... hayatistan... dı.
adam bize dünyanın sınırını vadinin başıyla sonu arasında tasavvuren anlatıyordu... ben buna odaklanarak kişiyi dinlemiştim.
" adam gerçekten de dünyanın sınırlarını bu vadiyle bitiriyor... dikkat etmeliyim..." diye özözüme telkin vermiştim.
gençliğimin seviyesiyle fazla irdelemeyemiştim.
zihin haritası kavramını çok işitirdim de... televizyon seyretmenin yararı... kültürlü adamlar sizi mutlaka bilmediklerinizle uğraşmağa sevk eder.
buhara da çarşılar ne çokmuş?
rüyamda şeybani kişi kumaşların içinde nerdeyse boğulmuştu... yokuştan aşağı inerek geliyorum... dersaneye gittiğim sene ankara ulusta bu dekoru andıran yerleri çok gezmiştim... çarşılar çoktu birinden çıkar ötekine girerdim... avare gezmiştim.
afganistanı görmek istemiştim.
mevlananın şiirleri geceleri oldu mu: evlerde insanlar şölen yaparcasına rubailerini okurmuşlar ruminin...
bu saadete erişmek ve farsçadan o sesi dinlemek maksatla afganistan öğretmen sınavına iştirak etmiştim...
ve gidecektimde.
benden gayri etrafımda ki insanlar kaygı çektiler yahut çekemediler... eteğimden çekti kendi yanlarına getirmiştiler beni.
farsçayı ve rumiyi... onun rubailerini bu vasıta sayesinde yaşayacaktım.
ben rubaisini farsçadan ses olarak işitmek ve farsşayı ağzımdan ses titreşimleriyle damağımda tatmak; arzulayırdım.
bizim erzurum çarşılarına benziyordu buhara çarşıları... yasak şehir buhara kitabında gördüklerim... buharayı
ceylan gibi maral hemin olmaktan indirmişti... buharaya malik bir cepheden seyrediyordum.
hive hanlığın bu şehri geceler olanda kapılar kapanırmış.
doğu dünyası gizemi çözmek isteyenlerin sanatı olmuştur:buhara.
marco polo gezdiği güzergah ondan sonra ki seyyahları hemin ateşle etkilemiştir.
buhara... yı bu kitapla birge... çözmek eski rüyalarım...eski hatıralarım... okuduğum satırların ceman yekunuyla oldu.
yasak şehir buhara...
yazar buhara’ya gidip dönemeyen maceraperestlerin kellerinin vurulduğunu... söylemiş.
macar vambery dahil rus casusların gezdiklerini ve gezi kitaplarını belirtmiş kitapta.
rusların casusları doğu dünyasında "rus casusu" dendiğinde insanın irkilti duyması sebebi hikmetini sanırım okuduğum satırlardan sonra anladım.
rus casusları dil biliyorlar ve dil bilmekte filolojiyi hakim kıldıklarından hükema oluyorlar...
ve rus casusuları katılımcı antropolojiyi tatbikte hükemalıklarını kullanmıştır.
yine antropolojiden yola çıkarak ortaasyalıların ruslardan ürkmeleri... modernizmin kervansarayların dünyasını tren istasyonu ve otellerle değişrmesidir.
karakum türkmenistanda büyük bir çölmüş...
rusya orenburg şehrine doğru kızılkum çölü var.
rusyanın trenleri modernizmi getirrmiş ve eski hayatın tüm şaaşasını yıkmıştır.
ortaasyada rus allerjisi... modernizmedir...
geceleri kapıları kapanan büyük bir şehir iki milyonluk bir şehir kimse giremez kimse çıkamaz... bir ev gibi.
hayatın klas hali son bulmuştur trenlerin kervanların ipekyolunu yıkması neticesi.
kervansarayların arttakısı saray modernizmde otellerin palas ile karşılığı olmuştur.
artvin palas hilton palas...
buhara niye darılmasın ki modernizme ...
kim olsa alınır buna.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.