2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
649
Okunma
Elbiselerin terzilerde dikildiği günlerin birinde, adamın birisi bir takım elbise diktirmeye karar vermiş. Bir kumaş dükkânına girmiş. Beğendiği kumaşı bulup almak istemiş. Kendisine kaç metre kumaştan elbise çıkacağını bilmediği için tezgâhtarın şu kadar metre kumaştan bir takım elbise çıkar sözüne inanmayıp otuz santim daha uzun kumaş almış. Gördüğü ilk terzi dükkânına dalmış. Terzi adamın enini boyunu ölçmüş. Sonrada;
“Bu kumaştan bir takım elbise çıkmaz” demiş. Adam şaşırmış. “Nasıl olur. Tezgâhtar bile çıkar dedi. Bende otuz santim fazla kumaş aldım” dese de terzi ellerini bağlamış, kaşlarını kaldırıp tek kelime söylemiş. “Olmaz!”
Adam kumaşı toplamış çıkmış dışarı. Caddenin karşısındaki terzinin kapısını çalmış.
Terzi adamın enini boyunu ölçmüş. “Bu kumaştan bir takım elbise çıkar. Hatta birde yelek yapabilirim,” demiş.
Adam şaşırsa da hiç ses çıkarmamış. Tamam deyip kumaşı bırakmış. On beş gün sonra elbiseyi almaya gitmiş. Terzi kendisine birde yelek dikmiş. Elbiseleri incelerken içeriye bir çocuk girmiş. Terzi, “Git oğlum, dışarıda oyna “dese de, çocuk aynanın karşısına geçip ceketini incelemeye başlamış. Adamın dikkatini çekmiş birden. Çocuğun ceketinin de kendisine dikilen aynı kumaştan yapılmış meğerse. Terziye dönmüş. “Oğlanın ceketi de pek güzel olmuş. Demek aynı kumaştan sende aldın?” deyince.
“Hayır ben almadım. Senin kumaştan artınca sevabına çocuğa da bir ceket dikiverdim. Kalan kumaş israf olmasın dedim” diye bir mazeret uydurmuş.
Adam şaşkın.
“Peki diğer terzi niye bana bu kumaştan bir takım elbise çıkmaz” dedi. Bak sen bir yelek birde ceket diktin,” deyince, terzi ezile büzüle itirafta bulunmak zorunda kalmış.
“O terzinin oğlu on yedi yaşında.”
Bahane!
Şahane!
Şuayipodabasi…
07.03.2017/Kepez/Çanakkale