- 884 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZLENEN KALDI MI Kİ GERİDE ?
Usumdan yuvarlanınca Kızkulesi, Galata,Eminönü vs... Tabi ki, ister istemez, biraz burukluk çöküyor sol yanıma...
Eh kolay mı, uzun zaman oldu göç edeli...
Ee, dile kolay 72,5 Milletin, mozaik kültürün birlikte yaşadığı şehirde çocukluğumu, genç-kızlığımı, orta yaşlarımı, en güzel yıllarımı bırakmışım. Kolay mı öyle bir çırpıda o koca şehri unutmak?
Şimdi, "Nasıl? Neden bıraktın İstanbul’u?" sorusunu duyar gibiyim sizden...
Sözü uzatmayacağım: Marmara Depremi ayırdı bizi...
42 yaşında emekli olmuştum. Yıllarca birikimlerimize emekli ikramiyemi de katıp satın almış olduğumuz ev, artık orta hasarlıydı...Yıkıntıların arasından artık ne kurtardıysak, uzaklaşmıştık apar topar İstanbul’dan...
Ne yalan söyleyeyim; Artık özlemiyi de unuttum...
Belki de geride bıraktığım anıları, bellek sandığıma saklayıp naftalinlediğim içindir...
Belki de anılarımı birlikte yaşadığım insanı geride bırakmadığım içindir...
Kim-bilir?
Belki de...tüm sevdiklerim toprak altında olduğu içindir...
Kim bilir?
Özlemeyi unutmuşumdur, diyorum işte...
Her giden soruyor, bana ısrarla:
"Var mı İstanbul’dan istediğin bir şey?"
Azıcık buruk yüreğim, boynu bükük heceleri düzeltiyorum; zorla çıkıyor dudaklarımdan sözcükler.Özellikle aklıma gelince Piyer Loti, Pera, Salacak Kıyıları...Gönlümün keskin virajlarını hızla geçiyorum...
Hafiften kıvrılıyor dudak kenarlarım, biraz da alaysı sözcüklerim:
" Biraz kesekağıdına havasını koy da gel!" diyorum...
Şaşırıyor gidecek olan,
"Kirli havasını mı özledin yoksa?" diyor...
"Yokkk...nesini özleyeyim? İstanbul özledi mi ki beni?"
Aklım yüreğime söz geçiremediği an, işte o an! Ben bile söylediklerime inanmıyorum. O an hızla dökülüyor naftalinli anılarım, bellek sandığımdan:
Aznavurda bir öğlen üstü dinlediğim, Paganini Bülent Öztürk’ün o nadide Keman sesi kulaklarımda akisler çiziyor hüzünle:
"Hatırla ey peri o mesut geceyi...Çamların altında verdiğin buseyi... "
Ve ardından en severek dinlediğim parçayı dinliyorum:
"Elbet bir gün buluşacağız...Bu böyle yarım kalmayacak..." diye...
Sahi o da toprak oldu değil mi?
Kimi özleyeyim ki?
Biliyorum ki, bıraktığım yerde bulamam artık İstanbulu!
Hele hele, İstanbulu İstanbul yapan, değerine değer katan sevdiklerin olmayınca...
Gözlerimizden göğün mavisini çalmış, o kibrit kutusu gibi göğe uzanmış kat kat gökdelenlerini mi görmeye geleyim?
Kimi özleyeyim ki?..
Özlenen kaldı mı ki geride?
Yo durun!
En çok neyi özleyebilirim biliyor musunuz?
Hani gün uyanırken balıkçı ağlarından denizin pulları dökülürken sandallara, o huysuz, aç gözlü martıların çığlıklarını...
Ve her sabah işe gitmek için yolcu vapuruna binip boğazda yol alırken; ak martıların havada terör estirirlerken avuçlarımdan simit yemelerini...
Emine Pişiren- Kocaeli
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.