- 606 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KENDİ/N/M/MİZ OLMAK...
Baktım alem denen mejlise ne çok adam gibi adam, insanevladı var dedim. Gözlerim güldü sandım dört bir yanımı bahar sarmış..
Biraz ileri gidip içlerine girip içlerine baktım. Gördüm ki insanevladı dediğimiz çoğu kişinin dili başka yüreği başka söyler. Düşene vurmayı, ayağına çelme takıp bir de kendi düşürmeyi.. O da yetmezmiş gibi etrafa düşmüştü ben kaldırdım diye hava atmayı..
Yada kusurları kapatmak yerine kusurları ulu orta yere yayıp, egosunu tatmin etmeyi marifet sanır...
Sonra çıkarlar er meydanına vaazlar verilir... Ben böyle erğeğim/kadınım. Ben böyle dürüst,böyle mert, böyle inançlı, böyle imanlı.. Herkes kendi çapında haklı, hiç bir kimse kusurlarını görmez imiş.. Şow yapmakta yok birbirimizden farkımız... Yalan dünya da yalanları oynar önce kendimizi sonra etrafımızdakileri kandırır geçinir gideriz.. Sanırız ki düzen hep böyle gidecek, devam edece... Mutsuz iken mutlu sanırız yalancı baharları yaşarken....
Şimdilerde farkettim ki etrafımda gerçek bahar hiç olmamış.. Hep yalancı baharları yaşayıp durmuşum..
Artık her géçen gün, her düştüğümde daha çok farkına varıyorum.. Kocaman bir alem de hep yalnızları oynamışım... Koca bir yalandan öte gidememişim...
Belki günler, belki aylar, belki de seneler sonra kimilerimiz bu alemde acı da olsa gerçekleri görür farkederiz, kimilerimizde hiç bir şekilde görmeyiz şova devam ederiz.. Kimilerimiz de hiç sov yapmadan gerçeklerin farkında olup gerçekleri oynar ta başından biri... Gerçekleri oynayanlar tutunamaz alem denen mejlisde kaybederler her zaman sevgi de, dostlukta, parada, mevkide, makamda.. Hep yoksuldurlar, hep ezikdirler.. Her zaman unutulmaya, aranıp sorulmamaya mahkum... Peki kime neye göre düşünmek lazım gerçekten insanlığın, dinin, imanın ne hükmettiğini zihnimizde biliyor ve uygulayabiliyorsak..
Yüreğimize, vicdanımıza dönüp bakalım. Sorgulayalım, düşünelim, yargılayalım lütfen hepimiz iyiysek, hepimiz insansak, hepimiz imanlı isek o zaman neden bu haldeyiz, yada kısaca alem denen mejlis neden gün geçtikçe kötüye gidiyor....?
Bence kimse dürüst değil, herkes menfaatleri doğrultusunda hareket edip oynadığı yalancı role önce kendini inandırıyor, sonra etrafındakileri.. Önce kendimiz olmayı kabul edelim, farkına varalım. Kimiz, neyiz, dilimiz ne yüreğimiz ne söylüyor... Eminim ne zaman yüreğimiz ve dilimiz aynı konuşur, uygular, yaşar, yaşatır... O zaman varız, insanız, mutlu ve huzurlu, sağlıklı, inançlı ve imanlıyız diyebiliriz...
Unutmayalım ki geçmişin, bugünlerin,yarınların aydınlığı yada karanlığı yüreğimizde ki gerçek duyguların dışarıya doğrudan yansımasından kaynaklanmaktadır...
Öyleyse kendi kendimizin farkına varmakta, farkındalık yaratmakta çok geç kalmadan hayata yeni günle yeniden başlayalım...Umutla, sevgiyle, inançla... Her şeyden önce önce kendine, kendimize yalansız bir hayat için merhaba diyerek... Bakmak için değil gerçekten gönül gözüyle bakmasını öğrenip, uygulayarak, kendim demeden kendimiz olmayı öğrenip becermeye başlayarak...
Hayatı yaşanılır hale getirmek her şeyden önce kendi iç huzurumuz için lazım.. Kendimiz mutlu değilsek hiçbir zaman başkalarını mutlu etmesini bilemeyiz.. Bilemediğimiz için de her zaman sevgiden, saygıdan yoksun yoksul bir hayatı yaşamaya mahkum oluruz. Zenginlik ne parayla ne pulla ne mevki ne de makamla olur. Zenginlik insanın ruh güzelliğidir. Yüreğinde yaşattıklarını dili ilede söyleyip uygulayabiliyorsa kendi olmayı becerebilmiş demektir.
Yalan dünyaya gerçek olmayanları yaşayıp yaşatarak değil, yalan dünya da gerçekleri yaşayıp yaşatarak gerçek dünyaya kendimizi hazırlayalım...
Gülümseme yüreğinizden eksik olmasın. Sevgiyle kendiniz olarak kalın...
Selam ve sevgilerimle dostlar...