FİL'in
Sessiz olmalıyım. Maymuncuğu kilitte çeviriyorum. Elim kapı sapına bastırırken, gözlerimi az önce kalktığım yatakta gezdiriyorum. Kadın uyuyor. Kendisini, gece lambasının maviye boyadığı yorgana hapsetmiş. Sadece hafif aralık gözleri ve saçları görünüyor. Çıt yok… Tahta kapı açılmıyor. Başımın bir karış kadar yukarısında bir kilit daha olduğunu fark ediyorum. Büyükçe anahtarı üzerinde… Dikkatlice koparıyorum onu yuvasından. Parmaklarımın ucunda yükseliyorum ve gözümü deliğe dayıyorum. Odası bizimkinin kopyası; tüm eşya, yaklaşık on metre karenin ortasına kondurulmuş bir yatak ve hemen yanındaki ufak sehpadan ibaret. Ve mavi ışık… Aradıklarım orada. Sinsice giriyorum içeri. Parmaklarımın ucuna basa basa… Horlamaları yankılanıyor. Elim sehpadakilere uzanırken gözlerim onun nefes alış verişleriyle yükselip alçalan yorganı izliyor. Başarıyorum. Odama dönüyorum ve kapıyı hemen kilitliyorum. Aldıklarımı kendi sehpamıza bırakıyorum. Bir paket sigara ve bir çakmak. Yatağa oturuyorum. Kadın hala uyuyor. Hala sessiz. Paketi elime alıp hafiften sallıyorum. Tıkırtı beni mutlu ediyor. Derin bir nefes alıp bırakıyorum. Hızlıca üstündeki bandı çekip açıyorum. İçindekine bakıyorum. Tek dal sigara. Yakarken ellerim titriyor… Dumanı içime çekiyorum ki kapıya vuruluyor. Bir nefes daha çekiyorum. Kapı vuruşlarının şiddeti artıyor. Dumanı elimi havaya sallayarak dağıtmaya çalışırken kapıya yöneliyorum. Büyükçe anahtarı yuvasından bir kez daha koparıp gözümü deliğe dayıyorum. Çizgili pijamalı fil kafayla göz göze geliyoruz. Kapıyı açıyorum. Öfkeli. Elleri belinde, hortumunu sallıyor.
“Sigaram ve çakmağım kayıp!” diyor.
Ellerim arkada. Paketi ve çakmağı sımsıkı sıkarken, diğer elimdeki sigarayı bilinçsizce dudaklarıma götürüyorum. Bir nefes çekiyorum.
“Bilmiyorum,” diyorum. “Hiçbir fikrim yok.”
Yumruğunu hırsla havaya savuruyor.
“Ben biliyorum!” diyor. “Sen iyi bir adamsın, bana yardım eder misin?”
“Tabii ki,” diyorum.
“Hemen hazırlanıp geliyorum,” diyor ve odasına dönerken kapıyı hırsla çarpıyor.
Sigaradan oldukça derin bir nefes alırken gözlerimi kapatıyorum. Dumanı üflerken gözlerimi açan Kadın’ın seslenişi oluyor. Yatağımızın hemen önünde dikilmiş fil kafa kollarını iki yana açıyor.
“Ben hazırım,” diyor.
Yatakta Kadın’ın bıraktığı çukura bakıyorum.
"Ben de hazırım."
Onun odasından geçip bir asansöre biniyoruz. Tedirginim. Dar alan duman altı. Gözlerimi onun gözlerinden avucumdaki beyaz pakete ve çakmağa kaydırıyorum. İkisinin de üzerinde “FİL’in” yazıyor. Sonra tekrar göz göze geliyoruz. Parmağıyla vücudumu işaret ederken gülümsüyor.
“Üzerine bir şeyler giyinseydin ya,” diyor.
“Çıplaklığı seviyorum,” diyorum.
YORUMLAR
olricx
saat 02:00'ye geliyor. bar iskemleleri neredeyse boşalmış durumda. sağda solda masalarda kalan tek tük müşteriler burunlarının altındaki ağızlarını güçlükle bularak son shotlarını yudumluyorlar. sarhoş olanlara imrenerek bakıyorum. böylesine kötü geçen bir günden daha kötü bir şey varsa o da olanları unutacak kadar sarhoş olamamak. sessize aldığım telefonun ışığı yanıyor. arayan o... bir süre sessizce telefonu izledikten sonra, sessizliği bozan kepçe kulaklı, uzun burunlu, çizgili gömlekli barmen oluyor. işaret parmağıyla tezgahtaki beyaz sigara paketini gösteriyor:
-is it yours?
telefonu tezgahın üzerine ters çevirip, kafamı kaldırmadan bardağımı barmenin önüne itiyorum:
-shhh, just fill in...
olricx
benim de çakmağımın üzerinde fil resmi var. şimdi biri zile bastı. dürbünden baktım gelen fil kafa.:)