- 946 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BU TABLO EĞER GERÇEKLERİ YANSITIYORSA BENDEN YANA DA HARAM ZEHİR ZIKKIM OLSUN
Yukarıdaki tabloyu bilmem okuyabiliyor musunuz? Okuyabilseniz de okuyamasanız da aşağıda yazacağım ne ne olduğunu.
Şimdi o tabloda anlatılanın ne olduğuna geçmeden önce bir kaç gün önce face bookta yayınladığım bir paylaşımdan haber vereyim size.
Asgari ücretin 1603 Lira olarak belirlenmesi üzerine şöyle bir şey yazmıştım:
’’ Açlık sınırının 1857 Tl , Asgari Ücretin 1603 Tl olduğu bir ülkede konuştuğumuz mevzu Milli Piyangonun haramlığı’’
Bu paylaşımıma pek çok arkadaşım tarafından lehte ya da aleyhte yorumlar yapıldı.
Lehte yazanlar genelde özet olarak eski hükumetlerin bunu bile vermediğini, nankör olmamamız gerektiğini, ülkenin şu anda bir savaş durumunda olduğunu, bu şartlar dahilinde daha fazla vermenin mümkün olmadığını belirttiler ve ’’Yoksa devlet nereden bulup da versin?’’ Dediler. Hatta ’’Hiç bir hizmet üretmediğim halde devletin verdiği 1500 Tl emekli maaşıyla gül gibi geçiniyorum çok şükür. Ama herhangi bir hizmet sunmadan maaş aldığım için de vicdanen rahatsız oluyorum.’’ Diyen arkadaşım bile oldu.
Bir arkadaşım ’’ Yılda dokuz ay asgari ücretle çalışan biriyim ve iki oğlum üniversitede okuyor ve başka bir gelirim yok gerisini ne siz sorun ne ben söylerim’’ Dedi. İşin doğrusu ’’Asgari ücretle hem de sadece dokuz ay çalıştığım halde iki tane evladımı üniversitede okukatabiliyorm. Daha ne olsun’’ mu demek istedi yoksa ’’ Bir de benim gibi asgari ücretle çalışan biri olarak iki çocuğunu üniversitede okutanları düşünün. Ya ben ne yapayım?’’ mı demek istedi anlayamadım. Sormadım da...
Aleyhte yazanlara gelince:
Onlar tam olarak şimdi yazacağım cümleyi sarfetmediler ama özetle hani şu Hz. Ömer’e ’’ Madem halimizi bilmeyecektin neden emir oldun ya Ömer’’ Diyen yaşlı kadının dediklerini biraz daha sert bir üslupla söyleyerek bu ülkenin sorunlarını çözmek, fakirin karnının doyması için iş, aş temin etmek ve alnının teri kurumadan hakkını vermek amacıyla meclise gönderdiğimiz başta iktidar olmak üzere tüm milletvekillerine bizim vergilerimizle aldıkları maaşları haram ettiler. ’’Zehir zıkkım olsun ’’ diye beddua ettiler.
Evet...Bizim vergilerimiz...
Mesela Asgari ücret brüt 1777 Tl, net 1404 Tl iken bunun 93 Tl si gelir vergisi, 13,5 Tl si Damga vergisi olarak kesiliyor ( Bunlar sadece vergi olarak kesilenler )
Yani asgari ücretli bir vatandaş bile devlete - cebine hiç girmeksizin- 106,5 Tl vergi ödüyor. ( Tabii ki şimdiki 1603 Tl lik net asgari ücrete göre değil bu hesap. Şimdiki rakamları henüz bilmiyorum )
Anlayacağınız beş milyon asgari ücretle çalışanın her biri 106,5 Tl vergi ödediler devlete 2017 Yılı boyunca. Yani asgari ücretliden her ay toplamda 5.000.000 x 106,5 = 532.500.000 Tl toplandı vergi olarak. Daha da anlayacağınız Milletin vekillerinin aylık maaşlarını asgari ücretliler vergileriyle ödediler.
Şimdi gelelim başlığımıza ve yukarıdaki resme.
Asgari ücretli, aldığı o minicik ücretten her ay devlete 106,5 Tl vergi öderken, devletimiz bazı firma ve kuruluşların borçlarını bir kalemde sildi. Bazılarının borçlarında ise en düşük %93 oranında indirim yaptı..Evet en düşüğü (!) %93 oranında indirim.
Ancak. Yukarıdaki tablo ne kadar gerçekleri yansıtıyor onu da bilemiyorum. O bakımdan herşeye rağmen ’’Eğer ’’ şerhi koydum yazıma. Bilindiği gibi böyle bir tabloyu bilgisayarda hazırlayıp sonra da çeşitli platformlarda yayınlamak artık ben gibi bir bilgisayar özürlü için bile çocuk oyuncağı...
Evet, ’’Eğer yukarıdaki tablo doğruysa ’’ Diyerek devam edelim.
Mesela
Gün-Er İnşaat Ltd. Şti’nin devlete olan vergi borcu 18.000.000 Tl ama devlet borcu sıfırlamış.
Ünilever Tic. A.Ş....Yani Knorr, Omo, Lipton, Axe,Dove vesair bir çok ürünü üreten ve pazarlayan kuruluş... Devlete vergi borcu 60.000.000 Tl iken bizim asgari ücretliye acımadan çatır çatır vergi alan devletimiz bu fukara (!) şirkete acıyıp vergi borcunu 3.800.000 Tl ye indiriyor.
TUVTÜRK A.Ş nin hem 390.000.000 Tl lik hem de 370.000.000 Tl lik borcunu sıfırlamış
Fakirler fakiri(!) Akbank’ın 93.000.000 Tl olan borcunu 3.800.000 Tl ye indirmiş.
Açlıktan Yeni Cami önünde mendil açan(!) Ak Sigorta’nın 250.000.000 Tl olan borcunu 8.500.000 Tl ye indirmiş.
Exa Eksport MAM A.Ş nin 305.000.000 Tl olan borcunu 14.500.000 Tl ye indirmiş.
Tedavi edecek hasta bulamadıkları için doktorlarının sıkıntıdan avladıkları sinekleri ameliyat ettikleri (!) Şişli Folarance Nightingale Hospital’în 22.000.000 Tl olan vergi borcu 2.000.000 Tl ye indirilmiş.
Türkiye’nin en aç insanları olan (!) Suzan Sabancı Dinçer’in 10.000.000 Tl olan vergi borcu 750.000 Tl ye ya indirilirken Güler Sabancı’nın 9.000.000 Tl olan borcu 600.000 Tl ye indirilmiş
Fatura tutarını bir iki gün ödemediğinizde telefonunuzu konuşmaya kapatan, daha da ödemezseniz haciz yoluyla donunuzu bile alan Turkcell’in 450.000.000 Tl olan borcu 24.000.000 Tl ye indirilmiş.
Veeeee en baba indirim:
Cengiz İnşaat San. Tic. A.Ş....
Bu garibanların(!) devlete 422.000.000 Tl vergi borcu varmış. Ama yüce gönüllü devletimiz ’’ Ulan o kadar inşaat yaptınız ama bir stüdyo daire bile satamadınız. Yazık yaaa. Bütün vergi borçlarınızı sildim’’ Diyerek bu firmanın tüm borçlarını sıfırlamış.
Liste böylece uzayıp gidiyor.
Ödenmesi gerektiği halde affedilen vergi borcu toplamı : 3.106.000.000 Tl
Yani eski ifadeyle ve dahi yazıyla Üç Katrilyon yüz altı trilyon Türk Lirası.
Bu bağışlanan vergi miktarı eğer bağışlanmasaydı da toplansaydı ne olurdu peki?
Mesela 3. Köprü olarak bildiğimiz Yavuz Sultan Selim Köprüsünden tüm araçlar bedava geçebilirdi. Çünkü bu köprü devlete 3.000.000.000 Tl ye mal olmuştu. Devlet vergi sıfırlamak ya da en azı %93 olan indirimler yapmak yerine vergisini adam gibi toplasaydı şimdi yapımcı firmalara olan borcunu ödemek için ’’ Allah’ım ne olur daha fazla araç geçsin şu köprüden’’ Diye dua etmez,kamyoncuları o köprüyü kullanmaya zorlamaz, kamyoncular ve hatta o köprüden hayatları boyunca hiç geçmeyecek olan vatandaş da ’’ Ulan bu ne ? Deli Dumrul Köprüsü gibi. Geçenden de para alınıyor, geçmeyenden de ’’ Diye sızlanmazlardı.
Gelin şimdi de başka bir hesap yapalım.
Bağışlanan vergi miktarı: 3.106.000.0000
Asgari ücretli sayısı: 5.000.000
3.106.000.000 :5.000.000 = 621.2
Yani her asgari ücretliye 621,2 Tl gibi bir ikramiye verilebilirdi yeni yıla girerken.
Ya da bu 621,2 Tl 12 aya bölünerek maaşlara yansıtlırdı ki.
621,2 : 12 = 51.7 Tl daha artmış olabilirdi Asgari ücretlinin maaşı
51,7 Tl çok büyük bir para mı yani?
Değil ama şu yukarıdaki listede yer alanların kursağına havyar,şampanya,portakallı ördek olarak gireceğine asgari ücretlinin midesine susamlı simit ve çay olarak girseydi daha iyi olmaz mıydı?
Neyse...Bir fıkra ile noktalayalım.
Bir fakir, bir zengin kilisede mihrabın önünde diz çökmüşler. Fakir başlamış duaya ’’Allahım ne olur bana bir ekmek parası’’ Zengin hemen cebinden bir dolar çıkarıp fakire uzatmış. ’’ Al şunu ve böyle ufak tefek şeyler için Allah’ı meşgul etme.’’ Sonra başlamış kendisi dua etmeye ’’ Allahım ne olur bana bir Ferrari, bir de jet alacak parayı kazanmayı ihsan eyle. ’’
Velhasılıkelam, eğer yukarıdaki tablo doğruysa ben de hakkımı haram ediyorum. Kul hakkıdır bu. Babamın oğlu da olsa kul hakkı yiyene ve yedirene hakkım helal değildir.
YORUMLAR
gerçek gazetecilerin peşinden git,. sözcü ya da cumhuriyet'ten bahsetmiyorum. ne sağ ne sol sadece gerçeğin peşinde olan gazetecileri bul ve oku ya da dinle. daha neler var? bu kadar da olmaz dedirten ilkokul seviyesindeki işler. (soner yalçın'ı ya da nagehan alçı yı kastetmiyorum gazeteci derken.) hoş, boşuna yazdım tüm bunları da, neyse devam edek.
muhafazakar mahallesinden kendi isteği ile ayrılan; nam, makam vb. tadilat araç gereçleri istemeyen levent gültekin'in onca yıl önce bddk ya devredilen cine5 yönetim kurulu başkanlığı atandığı ilk günün hikayesini dinle, o'nun ağzından. "60 kişinin işini son verdim. İlk yaptığım şey buydu. Hepsi bürokratların ve milletvekillerinin ahbabı dostuydu. Kıyamet koptu. Sonra kendi isteğimle ayrıldım. Çünkü onların istediklerini yapamazdım. "
haberin peşinde koşan gazeteciler ulusal medyada gözükmüyor olsa bile mesleklerini bir şekilde devam ediyorlar. gerçeğin peşinde olan arar bulur.
ha bu arada rahmetli erbakan hocanın (bilirim az çok milli görüşü, çoğundan çok) müslümanların ekonomik yönden güçlü olması lazım, deyişini yanlış anlamış çoğu muhafazar.
neyse, bana neyse.
Bencilgen tarafından 1/5/2018 8:24:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bencilgen tarafından 1/5/2018 8:41:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli hocam, öğretmenin ustası sorduğu sorudan belli olur; öğrencinin gözünün önündekinden sorar soruyu...
İşte böyle...:)))
Fakat, tabii öğrencilerin çoğu çuvallar bu durumda...
Neyse...
Felsefe profesörü "Şu sandalyenin şurada olmadığını en kısa yoldan kanıtlayın" demiş öğrencilere...
Öğrenciler dalmışlar derin düşüncelere...
Nihayet, profesörün 1. seçtiği kağıtta şu yazıyormuş: "Şurada sandalye mi var?"...
Selam ve saygılarımla.
.
Kayzer Şose tarafından 1/12/2018 6:22:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Sanırım sadece yazının resmine bakmış ama yazıyı okumamışsınız. Zira yazının içinde diyorum ki:
''Ancak. Yukarıdaki tablo ne kadar gerçekleri yansıtıyor onu da bilemiyorum. O bakımdan herşeye rağmen ’’Eğer ’’ şerhi koydum yazıma. Bilindiği gibi böyle bir tabloyu bilgisayarda hazırlayıp sonra da çeşitli platformlarda yayınlamak artık ben gibi bir bilgisayar özürlü için bile çocuk oyuncağı...''
Yani sosyal medyada dolanan bu tablonun sahte ve yalan olma ihtimalinin de var olduğunu söyleyen bizzat benim...
Filiz Şahin.
googleye sorunca söylüyır
Hocam bunlar bilindik şeyler. Görünen dağın bu yüzü. Dağın arka tarafında görünmeyenlerin ortaklıklarını dile getirmek lazım. Kim kimle ortak ona bakıp değerlendirelim.
sami biberoğulları
Sizin için bilindik olan bu şeyler mesela benim için bilindik değil. Yukarıdaki gibi bir tablo hazırlayıp sosyal medyaya servis etmek o kadar da zor bir olay değil.
İşte o bakımdandır ki ben olaya ihtiyatlı yaklaşıp '' Eğer '' Dedim...
Eğer bu tablo doru ise bunda payı olan herkes yarına sağ çıkmasın. Sürüm sürüm sürünsün.
Ne oldu, kimse gelmemiş yorum yazmaya ?
yeni bir sayıklama (!)okudum
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Ahmet Yaman, bankacılık sektöründe faaliyetleri ‘şeriat kurallarına göre' denetleyecek bir fıkıh kurulu kurulmasını istedi.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
Filiz Şahin.
iki gün sonra çıkar biri emekli maaşına dair öyle bir oakavra sallar ki sen bile hö dersin.
sahi söylesene o kadar vicdan azabı çekiyorsa mehmetçik vakfı başta olmak üzere bir çok vakıf vağış kabul ediyor bağışlasın. olmaz mı