- 1214 Okunma
- 6 Yorum
- 4 Beğeni
Boşluk
Boşlukta yüzüyorum. Kollarımı, yarım daire şeklinde dışa doğru hareket ettirerek ilerliyorum. Aslında, balkondan atlamadan önce böyle olacağını tahmin etmiştim. Ama yine de biraz korkum vardı. Kolay değil, on beşinci kattan atlıyordum. Onuncu kat seviyesine kadar düşmüştüm hatta. Sonrasında her şey hafifledi, havada asılı kaldım. Tam kafamda tasarladığım gibi. Günlerdir bu şekilde olacağını hayal ediyordum zaten.
Süzülerek yükseliyorum boşlukta. Artık yüksek rezidansların çatılarını görebilecek seviyedeyim. Hızımı kollarımla ayarlayabiliyorum. Balkonuma bakıyorum uzaktan. Onu, yüzlerce birbirine benzeyen balkonun arasından seçebiliyorum. Aslında diğer balkonlardan hiçbir farkı yok. Bir çiçek bile yetiştirememişim diye düşünüyorum. Zaten saksı bile zor sığar. Dapdar, fransız balkon dedikleri cinsten. Bazı geceler, karşıdaki kalabalık binaların ışıklarına doğru bakar "Bir gün buradan atlayacağım" derdim. Her şeyi bırakıp. Sonsuz olana doğru... Sonra aniden ürperirdim, hızla kapıyı kapatıp, içeri girerdim. (Ya düşersem?)
Gittikçe boşluğa alışıyorum, alıştıkça daha rahat ilerliyorum. Bir an önce yüksek binaları geçip denize ulaşmak istiyorum. Ağaçlı bir okul yolunun üstündeyim. Evlerine giden iki kız fark ediyor beni. Sarı saçlı ve yeşil gözlü kız, işaret parmağıyla beni gösteriyor arkadaşına. "Şuna bak, uçtuğunu zannediyor salak!" diyor. Gülüşüyorlar. Bunu duyunca aniden alçalmaya başlıyorum. Engellemeye çalışıyorum ama olmuyor. Yere doğru hızla düşerken, yanımdaki kavak ağacından bir pamuk havalanıyor göğe doğru, kendini boşluğa bırakmış, rahatça süzülüyor. Onu görünce tekrar yükselmeye başlıyorum.
Denizin üstüne geldiğimde, bir martı sürüsü karşılıyor beni. Etrafımda daireler çizip, akrobatik hareketler yapıyorlar. Bir kaçını yapmayı deniyorum, beceremiyorum. Sonra martılar, çığlıklar atarak açıkta ilerleyen geminin peşine takılıyorlar. Kötü bakışlı bir martı benimle kalıyor ama. Birlikte denizin üzerinde süzülüyoruz. Kötü bakışlarını benden ayırmıyor. "Sen ne yaptığını zannediyorsun?" diye soruyor bana. "Sonsuza kadar uçacağını mı zannediyorsun?" Moralim bozuluyor ve alçalmaya başlıyorum. Alçaldıkça korkuyorum. "Sen insansın!" diyor kötü bakışlı martı. Korkum arttıkça panikliyorum, boşlukta çırpınmaya başlıyorum. Kollarımın kazandığı ahenk bozulmaya başlıyor. Geri dönmek istiyorum.
Son bir çırpınışla biraz daha havalanmaya başlıyorum, balkonuma doğru yüzüyorum boşlukta. Binaların duvarlarına çarpıyorum. Canım acıyor. Vücudumda kanamalar başlıyor. Sonunda balkonumu görüyorum. Var gücümle oraya doğru yanaşıyorum. Balkonumda polisler var. Aralarında hararetli bir şekilde konuşup arada aşağıya bakıyorlar. "Burası benim evim" diyorum onlara. Beni görmüyorlar. Aşağıda, kanlar içinde cesedim yatıyor. Başında kalabalık var. Kalabalığın arasında, denize doğru giderken, okul yolunda gördüğüm sarı saçlı, yeşil gözlü kızı fark ediyorum. "Birden atladı" diye ağlayarak anlatıyor. "O düşerken... Sanki.. Sanki göz göze geldik."
İki gün önce, rüyamda seni görmüştüm. Bana, "gelecek" diye bir şey olmadığını söylemiştin. Yaşadığımız ve yaşayacak olduğumuz her şeyin zaten önceden yaşanmış olduğunu... Sana inanmıştım. "Neyse" deyip gülümsemiştin, "zaten olup bitmiş meseleler için uğraşıp duruyorsunuz." Haklıydın. Rüyamda, ikimiz de kumruyduk. Ben, siyah, çirkin bir kumruydum. Aptal aptal etrafa bakınıyordum. Sen, kızıl renkli, inanılmaz güzel bir kumruydun. Bana uçmayı öğretiyordun. Havalanıp karşı ağacın dalına kondun. "İşte böyle" dedin. "Uçtuğunu düşünmeden uçacaksın. Bizim doğamız bu." Ben yerdeydim. Kanatlarımı açmayı bildiğim halde, uçmaktan korkuyordum.
kıyıdaki adam
YORUMLAR
İnsan yaşarken yapamadığı şeyleri uçarken yapardı be ya. Ne bileyim insanın mutlaka sado yanları vardır. O kısmı konuştursaydın iyi olacaktı..)Sevdiğin veya sevmediğin birini havada uçan kuşlara yedirebilirdin mesela. Olmadıysa kendini de yedirebilirdin.)))