- 695 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yarım Elma
Devasa kibrit kutuları gibi üst üste yan yana dizilmiş evlerde bir bir ışıklar sönüyor. Belli ki bu günlük öykülerini tamamladılar. Birer ikişer sönmeye devam edecekler. Ta ki vakit gece yarısını bulana dek. Ardından gecenin karanlığı sinecek her köşe bucağa.
Avuçlarını dolduran bir tutam saçı içindeki hınçla çekti Rahmiye.
Kısık gözleriyle bir kenara çekilmiş, orada ufalmış küçücük kalmış olan kız çocuğu, Zeynep’e baktı. Biran “ Diğer elinde tarak olsaydı yengemin “ diye aklından geçirdi. O vakit Zeynep’in gözleri böylesine kızarmış olmazdı.
“Kaç kere söyledim ben sana. Söyle hele. Kaç kere tembih ettim. Etmedim mi? Bu kör olasıcalar babaları gibi doğuştan sağır. Ne söylersen ne kadar söylersen söyle. Duyan kim? Ben söyleyeyim, ben dinleyeyim”
Saçı annesinin parmaklarına dolanmış Zeynep yere bakıyordu. Söylenecek sözü mü bitmişti, acı mı çekiyordu kestiremedi. Bu derin sessizlik durdurdu Rahmiye’yi. Elini çekti. Sol eliyle sağ elinin parmakları arasına sıkışmış saç tellerini toplayıp yumak yaptı. Küçük sarı bir saç yumağına dönüşmüştü şimdi bütün hikâye.
Zeynep doğruldu dizlerinin üstünde. Bir eli yerden güç alıyordu. Korkudan gücü dermanı kesilmişti. Annesinin öfkesinin bir hududu var mıydı? Kestiremiyordu. Kalkarken diğer eliyle eteğini düzeltti. Yeleğinin açılmış düğmesini tekrar yuvasına yerleştirip ilikledi. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi usulca çıktı odadan.
O da kalkıp gidecekti sindiği köşeden. Öylesine çok ufalmıştı ki tekrar büyüyebilir miydi bilmiyordu ki? Oysa yengesi Rahmiye hep sevgi ve şefkatle okşardı kendini. Bu kadın da nereden çıkmıştı kimdi? O tanıyor muydu? Saçını okşayan gözleri sevgiyle bakan Rahmiye… O eller, bu eller… O gözler bu gözler…
Afallamıştı. Ancak onun derdi büyümekti şimdi. Ayaklarını bir bebeğin ayaklarından çok daha fazla küçülmüş hissetti. Yok denecek kadar küçük.
Bazı geceler yorganın altında girip başını yastığa koyardı. Gözlerini kapayınca ellerinin, ayaklarının çok büyüdüğünü hissederdi. Bir şeyi kavrayamayacak kadar büyük eller. Elleri öylesine büyürdü ki tüm vücudu ellerinin yanında devede kulak kalırdı. Ayakları da büyürdü zaman zaman. Gözlerini açtığında bunun rüya, hayal olduğunu bilir rahatlardı. Tekrar aynı hayale dalmamak için Tırpan’daki küçük kızı düşünürdü. Onu elinde ekmek çıkını ile tarlaya giderken hayal ederdi çokluk. Tarlaya gitmek, su doldurmaya gitmek köy yerindeki en güzel işlerden biridir. Bir kere kendinize ayırdığınız bir zamandır. İster oturup bir çam ağacının altına o iğne yapraklardan kendinize şık bir kolye yapabilirsiniz. İster koynunuzda sakladığınız bir yazıyı okuyabilir, bir resmi en küçük detaylara kadar inceleyebilirsiniz. Gülebilir, konuşabilirsiniz yol boyunca. Canınız ne istiyorsa onu düşünebilirsiniz. İşte bundandır tarlaya gitmenin, pınara gitmenin, dereye gitmenin güzelliği. Kendinizle kalır, kendinizle dertleşir, kendinizle gülüp eğlenirsiniz. Hayal bile kurarsınız.
Zeynep’in ardından Rahmiye bir an kararsız gözlerde etrafına baktı. Onu görmüyordu besbelli. Belki de o kadar ufalmıştı ki Rahmiye bile göremiyordu.
“sen niye ağlıyorsun?” dedi Rahmiye . Elini sevgiyle omzuna koymuştu. Sonra çenesini alttan tutup kaldırdı. Onun kara gözlerine değdi gözleri.
Artan bir sıcaklık ve sevgiyle soruyu tekrarladı. “ Sen neden ağlıyorsun Karakız de hele yengene. Zeynep’in büyük kabahati var. Tekrarlamaması için şarttı bu. “
Ağzım da kayboldu sanırım. Ufaldı ve yok oldu.
İşte tam o noktada düşünebildiğine şaştı. Düşünüyordu. Birbiri ardınca cümleler zihninden akıp gidiyordu da ağzından çıt çıkmıyordu. Bir küçük küçücük ses kırıntısı.
Muzaffer elmanın yarısını vermişti bana. Daha bir ısırık almıştım. Öyle tatlı, öyle güzel bir elmaydı ki. Annem, annem görmüştü hemen. Neden o çocuk sana elmanın yarısını verdi, sen mi istedin diye ne çok dövmüştü. Ben istememiştim hâlbuki. Elma öyle kızıl kıpkızıl alımlı… Muzaffer iyi çocuktu. Arada bakkaldan aldığı gofretten de bir küçük parça verirdi. Annem görmezdi. O gün gördü. Yengem ne görmüştü? Bir kırmızı elmadan daha güzel ne olabilir, bir parça gofretten daha lezzetli ne? Neydi Zeynep’in kabahati.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.