- 2450 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
HASAN ŞAHİN (Vefat)
Hasan Şahin! Henüz bir kaç yıllık evli genç bir kardeşimizdi. Aynı iş yerinde yaklaşık 5 yıl çalıştık, kendinide orada tanıma imkanım olmuştu.
Fabrika ortamında çalıştığımız için, neredeyse evimizden daha çok fabrika ortamında kalıyorduk. Buda beraber çalıştığımız insanları daha iyi tanışmamıza vesile oluyordu.
Hasan’ı fabrika ortamında 8 -10 saat görebiliyordum. Planlamacı- yönetici bir konumda olmam sebebiylede sık sık işleri takip ediyor veya yapılacak işleri anlatma gereği duyuyordum.
İşte hasan kardeşimizi böyle bir ortamda tanıdım, tanıdım demek içinde çok nedenlerim vardı.
İş arkadaşlığı,
Birlikte yemek yemek,
İş icabı yapılan yolculuklar,
Çay molaları,
Aynı servisi paylaşmak,
gibi bir çok ortak noktalarımız vardı.
Beni onda kendine çeken başka nedenlerde vardı, aynı dili konuşuyor, aynı fikirler etrafında dönüyorduk.Yaş olarak genç ve toydu ama, büyük düşünebilen, mütevazi, yalan, dolan, yapmacık hareketlerden uzak,
"olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan bir gençti"
Kısacası adam gibi adamdı.
Biz onunla abi kardeş, baba oğul, en önemliside her şeyi konuşup paylaşabilecegimiz arkadaş olmuştuk. Her sır, dert, sevinç mutlaka paylaşır, elinde bir şey varsa yarısını ikram ederdi. Arkadaşlarıyla olan iletişimi, dostluğuda aynı pozitif bir insandı.
Ben fabrikadan ayrıldım,işi bıraktım, birbirimize sarıldık uzun süre ayrılamadık, gözlerinin nemlendiğine şahit oldum.
Hiç unutmuyorum bana sen mata nın manevi babası, benim gercek babam gibisin, normal yaşantında sakın bu sevği, dostluğumuza nokta koyma, ilelebet görüşelim demişti. Bende ona, biz iki cihandada akraba, dost kardeşiz, öbür alemdede beraberiz demiştim. Oda şimdi rahatladım demişti.
İşte" Hasan Şahin" benim için böyle birisiydi, unutmam, yanmamam mümkünmü?
Tarifi imkansız bir acı var içimde, kolum kanadım kırıldı. O gün bugündür kendime gelemedim.
Ben Fabrika dan ayrılalı yaklaşık 11 ay oldu. Bu zaman zarfında hemen hemen her hafta yüz yüze olmasada telefonla görüştük, dertleştik.
Fabrikada bir gün çok düşünceli gördüm odama çağırdım nedenini sordum. Demiştiki abi bir hafta sonra evlilik yıldönümümüz var, biraz maddi sıkıntıda var. Eşim çok şeyler hak ediyor, kahrımı çekiyor, bende çok seviyorum. Ona layık bir şeyler yapamıycam diye üzülüyorum, demişti.
Bende, bazen hediyenin büyüklüğü ve pahalısı değil kalitesi önemli, bir tek taş alırsın o an için takar hevesi geçer. Ama beraber gideceginiz bir yemek, sahilde baş başa yürüyüş, bir çay, birlikte geçireceğiniz göz, göze, el, ele zaman daha kıymetli ve önemli dir, hem eşinde seni çok seviyor maddi beklentisi yok demiştim. Sevinmiş bir hafta sonra. Çok güzel gün geçirdiklerini söylemişti.
Bunun neden anlattım?
Hasan! Ailesine, değerli eşine, Anne, Baba, kardeş, kayın pederi ve kayınvalidesine hepsine çok düşkün onları üzmekten çok korkardı. Hasan işte böyle hassas bir delikanlıydı.
Arkadaşları konusundada çok düşkün asla kırmaz, üzmez, laf taşımaz ortamı yumuşatan bir insandı.
Bir gün aradı, Abi hakkını helal et amaliyat gireceğim dedi. Akçigerde bir kitle olduğunu açil amaliyat olması gerektiğini vurguladı. Biraz moral vermeye çalıştım, geleceğimi söyledim, fakat işte o an içime bir kor, ateş düşmüştü.
Amaliyat başarılı geçmişti. Üç gün sonra ayaklanmıştı hastanede arkadaşı Şahin davulcu ile ziyaret ettik. İçeride yürüyüş yaptık, foto çekildik, orda birde hastane odaları diye bir şiir yazdım. Abi bu şiiri ve fotoyu şimdi yayınlama, ben iyi olursam, veya olamazsam o zaman yayınla demişti, ona çok kızmıştım o an.
( www.edebiyatdefteri.com/siir/1112775/ ) tıkla oku.
Kendisini ölüme tam o zaman hazırlamıştı, Abi kimseye söyleme eşim, ailem üzülmesinler, doktorlar konuşurken duydum, kitlenin bir kısmına ulaşamamışlar, zor bir yola giriyoruz ben her şeye hazırım, korkum yok demişti. Ben yine onu azarlamıştım, Gençti, hayat doluydu ölümü hiç ona konduramamıştım.
Bir kızı olmuştu (Nehir) çok mutluydu, amaliyata girerken kızı da kırk günlük olmuştu.
Amaliyat sonrası, kemoterapi, radyoterapi, bitkisel takviye hiç bir şey fayda etmemişti. Son günlerde telefonlaşıyor, mikrop kapanması için görüşmüyorduk.Bazende watsap tan yazışıyor dertleşiyorduk. Sona doğru yaklaştığını ama gidişatı değiştirmeye çalıştığını söylüyordu.
En son vefatından 12 önce mesajlaştık, kelimeler dağınık, manaları anlamsızdı, Belli ki yorgun, bitkin, ızdırabı çok son demlerdeymiş.
Gece 03.00 de telefonum çaldı, rüyalarımın, huzursuzluğumun nedenini anlamıştım. Bu kadar erken beklemiyorduk, otuz yaşında, üç ay içerisinde bu hastalık kopardı aldı.
Ne yapalirdim, şaşkın, bitap Anne, babasına, eşine, sevenlere ne diyebilirdim?
“Yakar kor ateş gibi,
Ölüm yokluktan beter izi,
Ayrılık yok merhemi,
Ayrılık, Ah, o ayrılık”..
İnsanı elden ayaktan kesiyor, ölüm.
Havada, öylece asılı duruyor.
‘‘Bak, bunun adı acı!’’ diye gösterebilirsin.
Seni o kadar çaresiz kılıyor.
Herkes ağlıyor.
Ben de....
Kelimelerin bittiği, tükendiğim yerdeydim. Bana sarılan babası İsmail beye, kardeşine ne diyebilirdim.?
Taziye evi müthiş sessiz, ‘‘arada Annenin Feryatlarını duymak bile insana yetiyor, gözyaşlarım sicim gibi yanaklarımdan aşağıya süzülüyor. Katıla katıla ağlamak istiyor insan o evde, o salonda, sıra sıra dizili oturan herkesin arasında.
Sadece acısının koyuluğunu hissediyorum.
Sadece bunları duyuyorum. İnsanın ruhuna işleyen haykırışlar.
Kalkıp gitmek istiyorum, gidemiyorum.
Ben kimim, orada ne işim var söyleyemiyorum. Ben elim ama bir okadarda akrabayım bende yaralıyım.?
Herkes çaresiz, herkes perişan, herkes şaşkın, birbirine bakıyor.
Baba, Tam kendinde olduğunu söylemek zor. Bazen hızlı hızlı konuşuyor, sonra duruyor, bir yerlere dalıp gidiyor.
Öyle çaresiz hissediyorum ki kendimi, yapabileceğim hiç bir şey yok ki.
‘‘Acılar paylaştıkça azalıyor’’ diyorum içimden.“
KADER BEYAZ KÂĞIDA SÜTLE YAZILMIŞ YAZI, KOLAYSA AYIR BEYAZDAN BEYAZI. N.Fazıl
Teneşirde yıkanmak üzereyken hasan’ım la son kez konuşuyorum, ben konuşuyorum ama o dinliyor ses seda yok, sanki bana küsmüş, arkasını dönmüş gidiyor. Naaşıda hayattaki gibi güzel, nurlu, sanki yaşıyor derin uykudaymış gibi.
Rabbimin emri, o bizden daha çok seviyormuş ki, erken, genç yaşta aldı götürdü.
Bazı alimlerimizin böyle güzel yaşayan, genç vefat eden, bu hastalıktan muzdarip olup vefat edenlerinde şehit hükmünde olduğunu söyleyenler var.
Bu vesileyle Hasan Şahin ime, şehitlerimize, Gazilerimize, Allah’tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun, kederli ailelerine sabrı cemil diliyorum.
Size, bende unutulmaz sevği, bırakan cennet yüzlü unutamayacağım Hasan Şahin i anlatmak istedim.
( www.edebiyatdefteri.com/siir/1135765/%E2%80%94%E2%80%94hasan-sahin-im%E2%80%94%E2%80%94.html )şiir tıkla oku
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.