- 1922 Okunma
- 18 Yorum
- 1 Beğeni
ZOR YILLAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“
Babam hastalığının son evrelerinde.
Telefondaki ablam acele gelmemi istemişti, İzmit’te ilk bulduğum otobüsle Ankara ”ya oradan da Sivas’a ulaştım.
Kış alabildiğine acımasız seyir ederken güç bela eve gelmiştim. Babam yatıyor tüm hane başucundayız.
Herkes suskun, Sessizliği bozan ablam:
“Artık morfin ağırlıklı iğnelerde fayda etmiyor. Sancılar peş peşe gelirken babamın acısına dayanamıyoruz şaştık kaldık.”
Gece saat üç babam sancılardan inliyor feryat figan içinde çaresiz ev halkı birbirine bakıyor. İğne vuracak Hilmi amcaya gidiyorum.
Zilini birkaç kez çaldığım iyilik timsali kalkıp benimle eve geliyor, Hilmi amcayı gören babam ellerini yere uzatarak dizlerinin üstünde küçük bir bebek gibi sürünerek iğnecinin yanına gidiyor.
İçimiz paramparça, hepimiz ağlıyoruz. Yıllar geçse bile o an hala resim gibi gözlerimin önündedir.
Babama hiçbir şey yapamamanın ezikliğini duyuyor ve kahroluyoruz.
Ölüm haberini veren ablama çok üzgünüm kaybettik, çok sevinçliyim acılarından kurtuldu diye söyleniyorum.
Antalya daki torunumun yaş gününe gideceğiz erken rezerve edildiği için ucuz uçak biletlerimiz hazır, gitmemize üç gün var eşim ve beni heyecan kaplamış hediyelerimiz hazır.
Sabaha karşı korkunç bir sancıyla uyandığımda ayağa kalkamadım.
Belimdeki sancı dayanılmaz, boncuk boncuk ter içindeyim.
Bu duruma şaşıran eşim ne oldu neyin var derken sancı dahada artıyor.
Çivi gibi yatağa çakıldım. Sadece belim çok kötü diyebildim.
Acılar içinde giyindim. Güç bela eşime yaslanarak arabaya ulaştığımda sancılar sahile vuran bitimsiz dalgalar gibi şiddetini artırarak bir gidip bir geliyordu.
Ağzım dilim kurumuş başımda zonkluyordu. Sağlık ocağının kapısını açtığımda kayıt olmadan aile doktorumuzun bulunduğu odaya daldım.
“Hocam sancımı ne olur kes diyebildim, sırt üstü yattığım sedyede başucumda eşim doktor ve hemşire vardı.
“Hocam düşmedim ağır bir şey kaldırmadım sabah uyanınca belime bıçaklar saplanıyor iğneler batırılıyordu. Ne olur beni hasta haneye sevk etme lütfen şu sancıları kes lütfen.
Kalçama saplanan iğnenin acısının yanında vücuduma zerk edilen sıvı içimi alev alev yakıyordu.
Sol eliyle ellerimi tutan eşim sağ eliyle de alnımdaki terleri siliyordu. Ağırlaşan göz kapaklarım kapanırken içim rahatlamış tatlı bir yorgunluk tüm bedenimi sarmıştı.
“Tacettin amca, şimdi seni hasta haneye sevk edeceğim orada tetkiklerin olacak tamam mı” derken çok kararlıydı.
“ Hayır, iki gün sonra torunumun ilk yaş günü için Antalya’ya gideceğim sen bana o iğnelerden yaz ben hallederim”
“Olur, mu sağlıktan önemlimi? Bir dahaki yaş gününe gidersiniz.
“Olmaz bu nasip olur ama gelecek meçhulde ölür müyüz kalır mıyız bilinmez.
Eczaneden çıkınca poşette ayrı ayrı on iğne on adette şırınga vardı.
Sancılarımla ben ringe çıkan iki boksör gibiydik o, hücuma geçmeden ben daha atik davranıyor şırınga içindeki alev toplarını peş peşe suratına püskürtüyordum. Sıkışmış çaresiz kalmıştı. Yorucu bir seyahatle veliahdımın yaş gününü kutladık. Sancıya günümü tatsızlaştıracak fırsatı vermediğim için çok mutluydum.
Kara kışın ortasında kulübesinde tek başına yaşayan ihtiyarın kapısı hızla çalınır. Sesi duyan adam şaşırarak hayırdır bu kışta ve bu gecede kim olabilir ki diyerek korku içinde kapıya doğru giderken
“Kim o . Kim o”
Tok bir ses
“ Aç kapıyı beni görünce tanıyacaksın lütfen aç”
Şaşıran ihtiyar korku içinde kapıyı açar.
Siyah pelerinli elinde tırpan yüzünde beyaz maskesiyle duran Azrail’i tanır.
“Korkma ben Azrail’im yalnız çok üşüdüm. Açım ve yorgunum biraz dinleneceğim.
Yanan ocağa birkaç odun atan adam yatağı serer evde ne varsa Azrail’e sunar. Çok memnun olan Azrail yemeğini yer yatağa uzanır ve uyur.
Korkudan hiç uyuyamayan adam sabahı zor eder dinlenmiş olan Azrail:
“Sana çok teşekkür ederim yolum uzun işim çok korkma, senin vaktin gelmedi emri hak vaki olmadan ben sana haber vereceğim sen çok iyi bir insansın bana müsaade diyerek ayrılır.
Bu duruma sevinen adam Azrail gözden kaybolana kadar izler.
Aradan birkaç yıl geçer gecenin geç vaktinde aynı ihtiyarın evinin kapısı hızla çalarken tanıdık ses ihtiyara emri hak vaki oldu şimdi senin canını almağa geldim. Deyince ihtiyar bağırarak
“ Hani bana haber verecektin neden böyle yapıyorsun?
“Ben sana haber verdim.
“Hayır, vermedin yalan söylüyorsun
“Kulakların eskisi gibi duyuyor mu?
“ Hayır”
Gözlerin eskisi gibi görüyor mu?
“Hayır”
“Eski gücün var mı?
“Hazımsızlık uykusuzluk çekiyor musun?
“evet”
“ A be insanoğlu daha sana nasıl haber verelim ki der görevini icra eder.
Bazen yataktan kalktığımda eşime günaydın derim duymaz. Gücümüz azaldı. Bağışıklık sistemi iflas İlaçlarımızı biraz geç alsak vücut sinyalleri hemen veriyor. Tadımız tuzumuz eskisi gibi değil. Gün günü arar olduk. Eşimle beni Grip çok sever evimize geldiği gün gitmek bilmez, Herhalde bize de haber vermeye başladı hazret
YORUMLAR
Tacettin bey,ben Selim Adım diğer sitelerde de burada da çok teşviki mesai yapmış sizin güzel yazı ve şiirlerinizden müstefit olmuştum.Yıllar itibariyle sizinde yazdığınız gibi "zor yıllar" desek daha doğru olur.Sitelerden uzak kaldım bir kaç aydır buraya uğradım.Yazınızı Sami abi aracılığıyla okudum.Allah her şeyde olduğu ölümünde hayırlısını versin..Lakin Rabbim sizlere hayırlı uzun ömürler versin...selamlar ve saygılar....
Değerli abim.
Öncelikle güne gelen yazından dolayı seni can-ı gönülden kutluyorum.
Eskiden olsa biliyorsun özellikle senin, Rahmetli Kemal'in, Bedri abinin, Eyüp Yaşar Ovalı abinin yazılarına ilk yorum yazan ben olurdum. Sonra neler olduysa oldu dağıldık gittik. O eski tadı bulamadığım bu siteye artık sadece ilk yuvam olduğu için geliyorum.
Neyse...
Her gönülde ne yareler var ancak yaşayan bilir. Rahmetli babanın makamı cennet olsun. İnşallah o alemde tüm ağrılarından acılarından kurtulmuştur.
Bahsettiğin bel ağrıları bende ziyadesiyle mevcut. Şu ana kadar iğne filan kullanmadım ama artık yürümekte, ayakta durmakta zorlanıyorum. Lakin aynen dediğin gibi özellikle torunlar söz konusu olunca ( Haaa bu arada 18 Kasım 2017 Tarihi itibariyle ikinci kez dede oldum ) akan sular duruyor.
Emr-i hak konusuna gelince: Hani Yüce Rabbim bana sorsa '' Daha çok erken '' Diyeceğim de malum kimseye sormuyor. O yüzden ben hep dua ederim ''Allahım her şeyin hayırlısını ver. Ölümün bile hayırlısını ver'' Diye. İnan bana çekmekten değil çektirmekten daha çok korkuyorum.
Rabbim Türkiye standartlarına göre fazlasıyla verdi ömrü. Onun verdiği ömrü ise maalesef bozuk para gibi harcadım. Bundan sonrası için tek dileğim ( gerek kendim için gerek tüm sevdiğim insanlar için ) çekmeden, ama özellikle de kimseye çektirmeden ölmek. Bu ne zaman olur, bilemem elbette.
Velhasılıkelam değerli abim, Allah yaşamın da ölümün de en hayırlısını versin. Rabbim ömrümüzün şu son demlerini huzur içinde tamamlamayı nasip eylesin hepimize.
Selam ve sevgilerimle.
Başınızdan geçen anıları çok güzel bir biçimde sonuçtaki duygulara bağlamışsınız.
Değerli komutanım.Sizi özlemiştik.Uzun süredir yoktunuz.
Allah geçinden versin.Hele durun bakalım.Daha çok güzel anılar paylaşacak bizler de zevkle
okuyacağız. Allaha emanet olun.Eşiniz çocuklarınız ve torunlarınızla birlikte nice mutlu yıllar
diliyorum Selam saygılar
Yazının kenarında öykü yazıyor, fakat içinde isminiz geçince anı olabilir mi diye tereddüt de kalıp yeniden okudum. Sonra baktım yarı öykü, yarı anı iç içe kaleme alınmış.
Yazının başında bir insanın burnunun direğinin sızıntısını duydum avuçlarımda. Sanki o değil de acıyla kıvranan, okurlarıydı. Tıpkı bir film şeridi gibiydi. . .Acı kastim o kıpkırmızı biberin acısı değildi, yahut asıl belini ağrıtan acılar da değildi.
İkiye bölünmenin acısıydı.
Bir yanda baba sevgisi, bir yanda torun sevgisi.
Yetişebilmek ve orta yerde kalmak bu olsa gerek değil mi?
Sonra git gide ömür ilerliyor. Bir sabah bir de bakıyorsunuz aynada her gün gördüğünüz siz artık siz değilsiniz. Bir şeyler değişmeye başlıyor tabi ki hayatta. Bu nasıl sizin için böyleyse, eşiniz için de aynı. Siz aynaya daha az bakmak için belki arkadaşlarınızla daha sık beraber oluyorsunuz. Eşiniz de nasılsa siz yoksunuz diye saçlarına daha az bakmaya, kıyafetlerine özen göstermemeye başlıyor.
Oysa zaman kısa.
Vakit az...
Sevgiyle...
iyi ki varsın;tebessümü unuttuğumda, düşünmem gerektiğinde,zamanımı nasıl değerlendireyim dediğimde de sen varsın teşekkürler.Yeni yılınızı kutlar nice senelere yazabilme hevesi ve kudretiyle.esenlikler dileriz.Akbaş ailesinden-Yıldırım ailesine.....
Evet Tacettin bey, kaleminizin seslerini özlemisiz lakin, huznu noktalamıssınız efendim, öncelikle babaniza rahmetler dilerim ruhu şad olsun . Sizede gecmis olsun, fakat ölüm kacinilmaz elbette, yasiyor olma sansimiz varsa kiymetini bilmeliyiz. Hayata tutunmak acilarda olsa vazifemiz. Cektiginiz agrilari sancilari 2016
aralik ayi sonuna kadar cektim,dr lar kesin ameliyat olmam gerektigini israrla söylediler. Yuruyemez olmustum, ir ay kardesim bakti bana. Fizik tedavide fayda etmedi, bir sabah deli agrilarimla yuruyuse gitmeye karar verdim, cigerime isleyen sancilarimla yeni yuruyen bebekler gibi yürüyerek. Birden aklima viks ve nane yagi geldi en guzel fizik tedavi olur diye düsündum, eczanede vıcks aldim nane yagi evimde her daim mevcuttur, iki karisimla agriyan bölgeye uyguladim, ciddi bir yanma ve agrim aninda azaldi. İğne fizik olayini biraktim, ameliyat zaten asla dusunmuyorum, ağri yoklamaya baslayinca hemen bu yontemle rahatliyorum. Bence
deneseniz diyorum da Dr larimiz diymasin! Selam ve saygilarimla .mutlu saglikli yillar diliyorum...
Oya gedik tarafından 12/30/2017 3:37:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Başından geçen, çok duygu yüklü üç tane olayını çok yalın ve hiç abartmadan sürükleyici bir şekilde anlatmışsın. Seni sevmeyen mi var ? Ailen, akrabaların, devre kardeşlerin / eltiler, arkadaşların, edebiyatçılar; iyilikler, güzellikler, hoşluklar, deniz, güneş, tüm dünya,.... Yaşam hele, her evresinde seni seviyor.... GRİP ise son zamanlarda kapından ayrılmadığını biliyorum, ama seni hiç bir şey yıkamaz, bizlerden ayıramaz, çünkü sende sevgi yüklüsün, vermeyi seviyorsun. Hak emri vakii oluncaya kadar yapacağın çook şey var. Sen yaşamanın tadını çıkar yeter. Kendine iyi bak seni seviyoruz...
Uzunca bir aradan sonra güzel yazılarınıza kavuşmak mutluluk verdi bize .
Muhterem babanıza Allahtan rahmet dilerim başınız sağ olsun mekanı cennet olsun .
Size de çok geçmiş olsun diyorum .
Evet her gün bir yerimiz ağrıyarak uyanmalarımız yaşlılığın sevimsiz belirtileri ama dünyada bunca kötü insan varken Azrailin sizin gibi iyi bir insanı uyarması büyük haksızlık ve hata olur .
Bu Dünya zaten kötülerin eline geçti bari bir avuç iyi insan da kalsın aramızda zira onların iyiliği hatrına dönüyor Dünya ve onlar sayesinde katlanıyoruz bunca haksızlığa...
Dokunmasın değerli komutanıma selam ve saygılar çokçaa ..