- 559 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Silahın Oyuncağı Bile Bir İşe Yaramaz
’’Okullarda şiddetin arttığı konuşulurken, Hatay’da örnek bir proje hayata geçirildi. Antakya ilçesindeki Hatay Fenerbahçe İlkokulu’nun minikleri oyuncak silahlarını okula getiriyor, ardından kırarak çöpe atıyor. Öğretmenleri ise bu davranışlarını kitap ve çeşitli oyuncaklarla ödüllendiriyor. Fikrin mimarı sınıf öğretmeni Özgür Cihan Tahiroğlu, ’Ama silahım yeni’ diyenlerin bile zamanla projeye katıldığını söylüyor. Hatta kendi oyuncak silahı kalmayınca akrabalarından, komşularından, arkadaşlarından alıp gelenler bile var.’’ BASINDAN
Çocuklar, bizim çocuklarımız... Günümüzde her türlü şiddetin zirve yaptığı bir dönemde, onları bu şiddetten ne kadar uzak tutar, ne kadar soyutlayabilir isek ne mutlu biz ana babalara... Yukarıda anlatılan uygulamayı görünce, ’’Helal olsun bu öğretmenimize.’’ dedim içimden... Böyle duyarlı öğretmenlerimizde var demek ki...
Günümüzde bir çok coğrafyada, özellikle de Orta Doğu Coğrafyasında savaşlar hiç bitmiyor. Gün geçmiyor ki bir ölüm, bir katliam, vahşi cinayetler yaşanmasın. Orta Doğu alt üst olmuş durumda... Haliyle çocuklar da, o masum yavrucaklar da bu olaylardan olumsuz etkileniyorlar... Bakıyorsunuz zaman zaman gazetelere, elinde bir Kalaşnikov silahı ile bir çocuk poz veriyor. Onu gördüğüm zaman benim içim burkuluyor, yüreğim titriyor alabildiğine...
Siz büyükler, siz doymak bilmez vahşiler, siz insanlıktan çıkmış yaratıklar, çocukların ellerine siz silah vermezseniz, nereden bilecek çocuk öldürmeyi ya da ölmeyi? Onların, çocukların yapacağı yegane iş önce okumak, sonra da oyun oynamak... Ölüm hiç bir çocuğa şimdiye kadar yakışmadı, bundan sonrada yakışmayacak...
Duyarlı anneler ve babalar, yukarıda ki haberde anlatılan öğretmenimiz gibi sizler de lütfen çocuklarınızın eline ne oyuncak ne de sahici silah vermeyin hiç bir yaşta... Bilhassa oyuncak silah erkek çocuklara alınıyor, alınmasın. Bunun yerine çocuklarınıza araba alın, zeka oyunları alın. İlla ki alacak daha değişik ve yararlı bir oyuncak bulursunuz...
İnternet de ki şiddet içeren oyunlardan da uzak tutmaya çalışın çocuklarınızı... Bunlara da bir şekilde karşı çıkmak ve yasaklanmasını sağlamak için bir çok kuruluş nezdinde girişimlerde bulunmak ayrıca bir insanlık görevidir... Bilinçaltına sürekli şiddet pompalanan çocuklar daha sonra bunların bir şekilde bilinç düzeyine çıkması ile önce topluma sonra da kendilerine büyük zararlar verecek duruma geleceklerdir unutmayalım ki...
Tekrar başa dönecek olursak, ben bu duyarlı ve kıymetli öğretmenim Özgür Cihan Tahiroğlu’nu canı gönülden kutluyorum. Öğretmenliğin sadece sınıfa girip de yarım saat ya da bir iki saat çocuklara ders anlatmaktan, tahtaya bir şeyler karalamaktan ibaret olmadığını herkese göstermiş ve aldığı paranın da anasının ak sütü gibi helal bir para olduğunu kanıtlamıştır...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Yazınızı okurken kendimi çocuk sanıp bir an geriye doğru düşündüm... acaba, çocukluğumda silah yerine ne kullanıyorduk... kuşlâstiği... yâni, kibar ismi ile saban.
Uçurtmalar, karamelâ kâğıtları, artistli sakızların ters mi, düz mü? oyunu... cevizimiz olmazdı çoğu vakit, karşımızda mezarlık... selvi kozalakları... cammisket... horozluşeker... bir de patlangoz yapardık bizim incir ağaç dallarından... bibil toplardık, atmak için... mevsim kış ise portakalkabuğu... yafa portakalı makbul idi kabuğu kalındır ya... üfff... ne silahlardı o'nlar... kimseyi kör etmezdi...
Ha, kör dedim de aklıma geldi... kâğıttan kırlangıç yapar elimizle hızla atardık... ne silâhlardı be... ühüüü... Ramazan topunun önüne konan çimento torbası kâğıtlarının top patlatıldıktan sonra deniz rüzgâri ile bizim mahalleye gelip düşerdi... hürraaa peşine koşup havada o kâğıt parçalarını yakalardık... ne silâhtı be...
Gece bıldırcın avına çıktığımızda Raif aganın tarlasına girdiğimizde hücum ve kaçış birlikte başlardı... kaçanın anası ağlamaz... bellenmiş tarla volarlarının üstünden vınnn geçerdik...
Bizim de silahlarımız vardı... çelik- çomak oynardık... kimsenin burnu kanamazdı... ha bir de tahta tekerlekli arabam ve kışın kar yağdığında ilkel kızağım vardı... demirtelinden kaydırak… ne biçin güzel yapardım o çemberi… lüüüss yuvarlak…
Biz ne silahlarla oynadık be İsmail zeytinci Âbi... hepsi yerli, hepsi öz malımızdı... tarlamızdan ve ağacımızdan.
Bakkal Zülküf Kaba, işyerinin önünde yere oturu tahta takunta yapardı... Analar kızlarına sinirlendiklerinde söylene- söylene takunya fırlatırlardı... Tabîi azcık yan tarafa düşsün diye... kızlar candır da be Abi...
Hep o'nları düşünür ve gelecekleri için yüreğim cızlar... O'nlara silâh verin; Sigorta silahı...
Geleceğimiz çocuklarımız...
Mezarımızı düşman postalından koruyacak caydırıcı silâhlarımız.
Sağlıkla kal... ayakkabı imâlât âletleri ile mücehhez sanatkârlık, enbüyük silâh.
kadiryeter Kadir Yeter. 28.12.2017 Perşembe. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=170336
Ahmet Zeytinci'ye