- 1307 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HANIMI VEFAT EDEN YAŞLI AMCALAR....
’Rabbime na mutenahi hamdolsun ama bu sıralar kendimi moralmen hiç iyi hissetmiyorum.Kış gelince eve kapanıyor insan günler kısa geceler uzun mu uzun.
Bir işi de yoksa emekliler için yaşlılar için kış yılın en zor mevsimi.Kalbim bu gunlerde soguktan midir nedir bazen cok yorulüyor duracak sanıyorum.
Bu mevsimden çok korkar benim gibi kalp hastaları.Terli terli yürümek gribe zaturreye yol açar ve sonuç çok ağır olur.
Mutlaka Hastanede tedavi görmeden geçmez kolay kolay.Yaşlılar bu mevsimde soğukta usutmekten hastalanmaktan korkuyorlar.
Birde karda buzda düşüp bir yerlerini kırmaktan korkuyorlar.Geçen sene dışarda maaşa giden bir çok kardeşimiz afedersiniz kalcasini kolunu kırdı bazıları rahmetli oldular.
Bende düşerim bir yerim kırılır diye buzlu yollara çıkmaktan çok korkarim.Yaramaz çocuklar kayalim diye yolu buz pateni yapmışlar nasıl kaydım bir bilseniz.
Allah korudu bir yere toslayip kolum bacağımi kırmadım.Hemen bir sadaka verdim.
Her sene kış gelince eve kapanır pek dışarı cikmazdim ama bu sene daha zor bir kış beni bekliyor.
Biraz daha yaslandigimin farkına vardım.
Aracımı parka çektim bu günlerde dikkatimi toplamak ta sorunlar yaşıyorum.Geçen gün sabah erkenden çarşıya doru yola çıktım gece yagmur yağdı sabah ayaza cekmis camlar aynalar kapali sola donerken ne aynaya bakmış ne de sinyal vermişim nasıl da solum dan hızla bir öğrenci servis aracı geçti.
Çok panikledim ben de sola kirsa ve ben de gaza basmış olsaydım bugün belki de hayatta olmayacaktım.
Ne olur kardeşim biraz yavaş kullanın hız yapmayın belki direksiyonda bir yaşlı bir engelli ya da acemi bir bayan vardır.Senin usta şoför olman seni de onu da kurtarmaz..
Rabbim bütün kardeslerime sağlık sıhhat afiyet versin.Rabbim evde tek başına kalan yaşlı amca ve teyzelerime güç kuvvet versin.
Rabbim hiç kimseyi moralsiz yardımcısı koymasın.Hiç bir kardeşimizin yaşam sevincini kalbinden ruhundan almasın.
Kendimi hiç bu kadar bitkin sıkıntılı hissetmedim.Hayatta kendimi hiç bu kadar yalnız kimsesiz hissetmedim.
Biliyorum belki de bu en güzel günlerim.Hani meşhur sözdür beteri daha beteri vardır.Bundan daha beteri olur mu demeyin olur.
Elim ayağım tutuyor ya bir kaza sonucu engelli olursam ya da her işimi gören kızım ölur yada hasta olursa.
Bunları çoğaltmak mümkün.
Bundan sonra hep olumsuzluklar yaşayacağımı biliyorum.Gözlerim iyi görmeyecek Aracımı kullanamayacagim.
Beni kim Hastaneye götürecek kime gel bana bir bardak su ver diyeceğim.Çocuklar bakar elbette ama Onların da işi gücü başlarından aşkın.
Hafta sonu sırayla gelip gelinler evi temizliyor yemeğimi yapıp gidiyorlar Allah hepsinden razı olsun.
Hem hergün mutlaka arıyor çocuklarım aramayın diyorum -Baba seni çok merak ediyoruz yemek bogazimizdan geçmiyor diyorlar.
Geçer geçer geçmese hayat geçmez geçmese zaman su gibi akıp geçmez.
Ne yapalım benim kaderimde de bu varmış hanim ölecek bir başıma koca evde yasayacakmisim.
Emir Yüce yerden iyi günleri yaşatan Rabbim şimdi de sıkıntıları bize verdi diye ona isyan mi edeceğim.
Suriyeli İrakli kardeşlerimiz yaşadıkları sıkıntıları biz yaşamadık.
Bu acılar çok daha büyük olmalı ki çoğu adeta ruh hastası gibi ortalıkta yaşamaya çabalıyorlar.
İnsanın en yakınlarını bir bombalı saldırıda suda denizde kaybetmesi ya da ayrı kalıp Nerede olduklarını bilmemesi.Bir umut var yine de yaşıyorlar ilerde beraber olacağız yine eskisi gibi.
Bundan sonra artık ben eskisi gibi olamayacagim.Herkese korkarak bakacağım akşam kapımı sıkıca kapatacak kimseye acmayacagim.
Herkesin bana bir zararı dokunacak düşünerek hiç bir kağıda imza atmayacagim.
İlerisi mi inanın düşünmek bile istemiyorum ama hersey daha zor olacak hastalanmış bir başıma evde ölümü mu bekleyeceğim.
Maasimi çekerken arkamda olanlardan cekinmekte haksız miyim.Geçen gün haberlerde gördüm hem dövüş hem de parasını almış yaşlı amcanın.
Bu insanlar niye bu kadar zalim oldular kendilerinin de birgün bizler gibi olacaklarını niye hesap etmezler.
Zaten aldığımız üç kuruş para bu kısa kıyâmette gelecek aybasina kadar nasıl idare edeceğim.
Herşeye kuskuyla bakıyorum.Herkes beni dolandiracak boş senet imzalattı evime arama üç kuruş emekli aylığı el koyacaklar sanıyorum.Olmuyor değil ki dünya bizim çocukluğumuzda ki dünya değil artık.
Ortalik sahtekardan dolandiricidan geçilmiyor.Yaşlıları evlenmek için dolandiranda var evini arsasını elinden na hak yere alanda var.
Çok korkuyorum benimde başıma gelir diye.İnsanın bu zamanda ya bir aklı başında hayirli evladı yakını ya da bir dostu kardeşi olmalı yoksa işi zor..
Bir müslümanın mutlaka bir işi olacak hergün dışarı çıkıp gezip yorulacak cemaate devam edecek hayır işlerinde yorulacak.Emeklilik sendromunu yaşıyorum bugünlerde.
Umarım en kisa zamanda bu ruh halimi bırakıp hayata bıraktığım yerden devam ederim.Ölenle ölünmüyor hayat devam ediyor.
Gitsin bakalım ömür de yaş da gideceği yere kadar en sona varacağız sonunda..Allah cc. imanla Kura’nla yanına varmayı nasip etsin.Önemli olan o değil mi?
İnşallah yine yaz gelir yine gezip dolaşır güneşin enerjisinden bol bol faydalanırim.Hayırlısı olsun..
***
"Erken yaşta emekli oldum ben"diye başladı söze.."Emekli olmadan evimi arabamı da almıştım..Dört çocuğum var, onları da evermiştim"
Anlatırken gözleri yerde kendi ayakta...Bir ben, bir hanım, bir tas çorba, bir tas yoğurt, biraz turşu..
Gahersiz (kahırsız) ayağımızı uzatıp yaşardık..Ama daha ne yaşımız var ne yasımız çok şükür.
Hanım gezelim ne işimiz var der,Yok dedim..Paramız var yahu elimiz ayağımız tutuyorken şu kaplıcalara gidelim der, yok derdim..Şöyle bir yürüyelim der,Yok derdim.
Beş lira harçlık ister, iki lira verirdim..Neden bilmem onun istediği kanalı bile açmazdım.Son beş altı senedir de onunla uyumazdım..Telefonla konuşsa uzatma kapat,
Bir komşuya hamur pişirip vermek istese tantana çıkarırdım..Ve güya hanımım CAN yoldaşımdı..O bana CAN yoldaşıydı ama meğer ben değilmişim.Bir sabah uyandım yok..
Yastığının altında çorapları, tulbenti var, ayaklarını sildiği havlusu bile ıslak ama o yok.Kıldığı son vakit namazı sabah namazıydı öğlen namazından sonra topraktaydı benim hanım.
Evim, arabam, elimde TV kumandam, cebimde param...Her şeyim bana kaldı...
O gitti..Yalnız kaldım..Onun tüm istedikleri imkan dahilindeydi..Ama ben istemedim..
Sağlığım param gücüm kuvvetim ve karım varken ben hiçbiri için yoktum.Şimdi karım gitti ama ben hepsi ile var iken yok oldum..
Şimdiki aklım olsaydı cümlesi bir geç kalınmışlık çığlığı..Şimdiki aklınızı, vicdanınızı can yoldaşlarınızdan esirgemeyin.Evlatlarınız ne görecekse sizin kapınızda görsün..Dünyada misafiriz..
Kim kimden önce gider belli değil..Eşlerinize güttüğünüz inat sizin vicdanınızda taş olur, onun başucuna dikilmiş taşa bakar kalırsınız...Alıntı
***
’’Ayşe teyze elli yıldır aynı yastığa baş koyduğu kocasıyla iki haftada bir aile hekimine gelir ve oturur oturmaz doktora şikâyete başlardı:
_ ‘Kızııım, bu Ali amcan var ya, Allah ıslah etsin onu. Ali amcan, şöyle, Ali amcan böyle. Boşayacağım bu adamı.’ Ali amca da bazen titreyen sesiyle :
_Asıl sen şöyle böyle yapıyorsun!’ diye kendini savunur ve bazen de susardı. Aile hekimi sakinleştirmeye çalışırdı:
_‘Etme Ayşe teyze, bunca yıldan sonra, böyle küçük meseleler yüzünden değer mi? El âleme ayıp, bu kadar sabrettiniz birbirinize, şurada ömürden ne kaldı geriye.’
Kısa süre sonra Ali amcanın öldüğü öğrenilir ve Ayşe teyze bir yıl ortalıklarda görünmez. Günün birinde çıkagelir Ayşe teyze.
Eski canlılığını yitirmiştir, suskunlaşmıştır, gözlerinin feri kaçmıştır. Oturur aile hekiminin karşısına. ‘Nasılsın Ayşe teyze?’ diye sorar hekim.
Gözyaşlarına eşlik eden titrek sesiyle:
‘Ah evladım’ der. Ali amcan öldüğünden beri hayatım bir kâbusa döndü. Peşlerinden neler çektiğim evlatlarımdan hayır yok.
Ne oğlumun evine sığabildim, ne kızımın evinde bir köşecik bulabildim kendime. Ne gelimine yaranabildim, ne damadıma. Yapayalnız kaldım.
Tek Ali amcan yaşasaydı da, bir iyilik etmesi lazım değil, hiç olmazsa evin bir köşesinde bir nefesi olsaydı.’
Görüyorsunuz, sizi en çok sevenler dâhil, herkes çekilip gidecek hayatınızdan, çocuklar yuvadan uçacak ve kimse size eşiniz kadar yakın kalamayacak.
Sorun iffetsizlik değil, cana kast değil, akıl kaybı değil, hırsızlık değil, kumar değil, daha ne?
Anlaşamıyormuşuz. Anlaşamamanın canı cehenneme! Eşinizin basit eziyetlerine sabretmezseniz cenneti hangi eziyetle kazanacaksınız?
Üstelik kimsenin yanında eşiniz kadar rahat olamayacağınızı da biliyorsunuz. Öyleyse, ciddi ahlaki sorunu olmadığı sürece, sırf maddi kararlarda anlaşamamak yüzünden eşinizi kırmayın.
Her şey en iyi olamıyorsa, boş verin olmayıversin. Dilinizi tutun, dudaklarınızı ısırın, ama eşinizi kırmayın.
Muhammed Bozdağ
***
Depresyona giren, imânını sorgulasın. . . .
Mü’min için hayat âhiret hayatıdır. Allah (cc) kullarına katlanılamaz bir yük yüklememiştir.
Sıkıntılarımızın kaynağı biziz. Yaşamayı; giyinmek, yemek ve gezmek olarak gördüğümüz için bunalıyoruz.
Stres gereksizdir.
Huzur mü’minin eli altındadır. ️Huzurlu ve kedersiz bir hayat için şunları not al:
1-Dertlerin başı şirktir; imânı kavrayamamaktır. Dil ucuyla imân eden, imânı sözlü bir iki cümle tekrarından ibaret gören, imanının ne anlama geldiğini bilmeyen bunalır.
Ona dünya dar gelir. Huzur imândadır.
İmân ettikten sonra, salih ameller de peşinden geldi mi, ölüm bile ürkütmez. En büyük gelecek olan ahiret geleceğini önüne koyan, üç gün sonrasına gelecek adını vermez.
2-Cahillik beladır. En büyük cahillik Yaratan’ı bilmemektir. Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerif bilgisi, yaşadığımız hayatın fıkhını öğrenmek, huzurun kaynağıdır.
3-Zikir ehli olmayanlara Allah(cc) dar bir hayat, bunalımlı bir dünya vaat etmiştir. Zikir ehli olmak gerekir. Zikir iki şeydir: Birincisi, Allah’ı ve isimlerini, sıfatlarını dille tekrar etmek. Ne kadar tekrar edilirse o kadar bereket olur, lezzet olur, kalp açılır, kanatlanır.
️İkincisi de, her işte Allah’ı (cc) hatırlamaktır. O’nu, Cennet’ini, Cemali’ni hatırlamak, haramlarla yüz yüze gelince Cehennem’i hatırlayıp geri durmak bir zikirdir.
4-Kindar, hasetçi, dedikoducu, ödlek, cimri insan kendine bile yararı olmayan insandır. Bu huylardan kalpte kalmasın.
5-İnsanlara yararı olan bir hizmette muhakkak bulun; enerjin içinde erimesin. Allah’ın yardımını görürsün.
6-Örnek olarak hayat standardı daha aşağıda olanlara bakmak gerekir. Ahiret amellerinde de daha iyi durumda olanları izlemekte yarar vardır. !
7-Önemli iş ve öncelikli iş arasında tercih yapman gerekirse; tercihin, öncelikliden yana olmalıdır.
8-Duasız yol alınmayacağını bilmek gerekir. Dua en büyük silahımızdır. Dua etmek ve dua almak büyük bir kazançtır.
9-Göz fazla bakmasın, harama hiç bakmasın ,dil çok konuşmasın, kulak çok dinlemesin, mideye çok yemek girmesin, baş yastıkta çok kalmasın!Bunların tamamı ömür eritir, kalp ezer.
Alıntı..
...
Eczacı bir dostum depresyonun seratonin hormonu ile bağlantılı olduğunu söyledi.
Seratonin bir çok hormondan biri diğer adi mutluluk hormonu.
Beyin nöronları arasındaki bağlantıyı bu hormon sagliyor.Mutlulugun devamını sevinci kuvvetlendiriyor insanı hayata bağlıyor.
Insan vücudu normalde bazı gıdalardan bu seratonin hormonunu alıyor.Bu gıdalar çok olmakla beraber yumurta,peynir,ceviz fındık fıstık vb.kuruyemisler,soya peyniri,,hindi eti,ananas ve somon balığında bolca bulunuyor.
Insanda bu gıdaların verdiği hormonda azalma olduğu zaman dibe vurunca işlerde olumsuz gittiği manevi vazifelerde eksiklik te olunca korku kaygı endişe stress depresyon dediğimiz ruhsal bozukluklar başlıyor.
Gezinti tatil arkadaşlarla gezen sosyal ilişkileri güçlü çalışan insanlarda olmaz yalnızlaşan insanlarda daha çoktur.
Bunun çaresi ya bir süreliğine bu hormonu takviye edip rahatlatan depresyon ilaçları olsa da bunların birçok yan tesirleri olduğu göz önüne alındığı zaman kullanmayıp bu gıdaları bol alarak ve imanımızın gereği manevi ibadet taat ve cemaat namazına devam ederek tedavi olmak en iyisi olacaktır.
Şimdi tüm yaşlılarımıza acizane tavsiyem:Tüm bu sorunlardan kurtulmak için:
Bol su için.Kahvaltıda çok, öğle yemeğinde orta, akşam yemeğinde az yiyin.
Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok,fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.
Hiç bir şeyi içinize atmayın.İbadet ve dua için zaman ayırın.Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.Tefekkür edin.
Düzenli uyuyun.Her gün 10-30 dakika yürüyüş yapın. Ve yürürken gülümseyin.Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın. Onların seyahatinin nasıl olduğuna dair hiçbir fikriniz yok.
Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere sahip olmayın. Bunun yerine enerjinizi şu an için harcayın, nefes aldığınız her anın kıymetini bilin, keyfine varın.Sadeliğin güzelliğini keşfedin.
Hayatı çok da ciddiye almayın. Fâni olduğunuzu unutmayın.Kıymetli enerjinizi başkaları hakkında konuşarak boşa harcamayın.Sû-i zandan kaçının. Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. İhtiyacınız olan her şeye zaten sahipsiniz.
Geçmiş meseleleri unutun. Kişilerin geçmiş hatalarını hatırlatmayın. Bu durum mevcut mutluluğunuzu bozar.
Hayat, birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır. Kimseden nefret etmeyin. Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiki zamanı bozmasın.
Hayatın bir okul olduğunu ve öğrenmek için burada olduğumuzu unutmayın. Problemler, cebir dersi gibi gelip giden, ancak aldığımız derslerin bir ömür boyu devam ettiği eğitim programının bir parçasıdır.Daha fazla gülümseyin ve pozitif olmaya çalışın.
Her tartışmayı kazanmak durumunda değilsiniz. Aynı fikirde olmasanız da, anlaşın.Ailenizi sık sık arayın.Her gün diğerlerine iyi bir şey verin. Gülümseme, teşekkür, iltifat, yardım, destek, moral...
Herkesi her şey için affedin.70 yaşından büyük ve 6 yaşından küçük kimselerle vakit geçirin.Her gün en az 3 kişiye gülümseyin ve tanımadığınız birine Selam verin.Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü ile ilgilenmeyin.
Doğru olanı yapın, yanlışlarınız için de pişman olmayın. Ne oluyorsa ya da olmuyorsa, hayrımıza olduğu içindir!
Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan her şeyden uzak durmaya çalışın.ALLAH her şeyi iyileştirir, şu an fark etmesek de, yaşadığımız her şey iyiliğimiz içindir.
Bir durum iyi veya kötü olsun, nasılsa değişecektir. Durumu kabullenin. Nasıl hissederseniz hissedin, kalkın, giyinin ve ortaya çıkın. Kendinizi eve kapatmayın.En iyisine henüz sıra gelmedi.
Sabah canlı olarak uyandığınız için ALLAH’ a şükredin.Maneviyatınız daima mutluluğunuzdur. Hislerinizi önemseyin. İnanın, dua edin, gerekeni yapın ve gerisini ilahi akışa bırakın...Alıntı..
Bunları hayatında yapan uygulayan hele Kuranı Kerimi hergün okuyan kolay kolay depresyona da girmez yaşam sevincini de kaybetmez derler ama insanın yalnız kalmasından daha kötü bir şey yok dünyada.
Yalnızlık sadece Rabbimize mahsus elbette.Allah bir başına ömrünün son günlerinde kalmış yaşlı amcalara da teyzelere de yardımcı olsun..
27.12.2017//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.