Yaşayan Kütüphane
“Kitabın ilk sayfasını kırmızı bir işaretle işaretleyin çünkü sonuna geldiğinizde başlangıçtaki yaralar görünmez oluyor.” diyerek raflara dayadığı ahşap merdivenden usulca indi. Kuzgun başlı abanozdan yapılmış bastonunu kavradı ve rafların arasında küçük bir katedral girişini andıran bronz kapıya doğru bastonla usul usul yoklayarak yaklaştı.
"Bu kapının ardında neler oluyor?" dedi Babil.
"Bir kitap yapraklarını dökülüyor." diyerek cevapladı onu gözleri görmeyen kütüphane memuru.
"Peki kitabın hikayesi nedir?"
"Bir çığlığın farkına varmak."
"Farelerin içeri girdiğini gördüm."
"Ayrıcalıklı okuyucular… Küçük gruplar halinde bize her zaman uğruyorlar".
"Kitabı okudunuz mu?"
"Okuyorlar"
"Karakterleri tanıyorlar mı?" (Çoğulladığının farkında olmayarak…)
"Hayallerini tanıyorlar."
"Peki siz kimsiniz?"
"Ben evin bekçisiyim."
"Nerelisiniz?"
"Hep dolaşırım."
"Marduk arkadaşınız mı?"
"Ben Marduk gibiyim."
"Sen de bir kitapta mısın?"
"Benim yerim eşiğin üstünde." diyerek eşikten bir adım attı ve bronz kapıdan içeri girdi.
"Seni takip etmekte zorlanıyorum." dedi Babil. Yerdeki yapraklara basmamak için özen gösterdi.
“Bu sayfalar neden boş?”
“Hikayeleri çok defa söylendiği için.”
“Anlamadım.”
“Duymaya çalış! Siyah kuşlar giydir kulaklarına!”
“ Boş sayfalarda kederli yankılar var. Neden bu kadar üzgünler? Yeryüzündeki hiçbir sevinci bilmiyormuş gibiler.”
Francisco, şapkasının altından gizlice gülümseyerek; “İltifat ve lütfu çok yaşadıkları için belki.” dedi ve başka bir kapıdan içeri girdi.
“Burada ne var?”
"Burada bir masalımız var.”
“Neden bu kadar karanlık?”
“Kitaplardan birini al ve rastgele bir bölüm aç.” Babil, kitabı eline aldı ve tam ortasından araladı. Kanlı bir çift etten oluşan gözleri bir kanat gibi açıldı.
“Woww! Her kelimede bir fitil yanıyor!”
"Peki ne öğrendin?"
“Karanlık diye bir şeyin olmadığını…” dedi Babil.
“Bizimkisi yok olduğu sürece.” diye tamamladı onu gözleri görmeyen kütüphane memuru ve yontulmuş bir taşın üzerine oturdu.
“Senin için başka ne yapabilirim?” diye sordu Babil’e.
“Başımda bir kovboy şapkası ve her gece rüyamda bir kitabı, içinde unutulan kelimelerin olduğu sihirli bir kitabı yakalamaya çalışıyorum. Bir kitaba karşı duruyorum. Bu dövüşü nasıl kazanabilirim?” diye cevapladı Babil.
“Bazen kaynaklara giden yolda durmalısın ve atalarının dünyasındaki tabelaları sorgulamalısın. Senin olan heceleri, geceleri ve sabahları dolaşmalısın.”
“Siz hiç dolaştınız mı?”diye böldü sözünü merakla.
“İki bin yıldır dolaşıyorum.” dedi Francisco. “İki bin yıldır… Ağaç yapraklarında, derilerde, taşlarda…”
Elindeki kovboy şapkasını sıkarak; “Peki bir kitap nasıl yakalanır?” diye tekrar böldü Francisco’nun sözlerini.
“Bir kitap nasıl yakalanır?”
“Başka bir kitapta.” diyerek gülümsedi Francisco. Oturduğu taştan kalktı ve yaşadığı kütüphanenin anahtarını Babil’in boynuna taktı.
YORUMLAR
Jir gnsk
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
ve evet
kitabı okudunuzmu
okuyorlar
bu sayfalar neden boş
hikayeleri çok fazla söylendiği için
galiba dimağımdan bir parça sevgimle can
Jir gnsk
Sevginin en büyüğü benden sana.