- 1137 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Baykuşun öyküsü
AĞA(!)KUŞ
Evimizin önünden küçük bir
dere akardı.Yanı başında büyük bir Karaağaç vardı.
Bir çul(palaz)alır o kara
ağacın altında uzanırdım.
Hayatımda çok önemlidir bu.
İki şeyi orada gözlemledim.
Yine uzanırken .Yumuşak toprağın altından küçük bir
kısmı gözüken beyaz bir şey
gördüm.Yumurta sandım top
rağı hafif eşeledim.Bir mantar
hemen yanında bir daha, bir daha derken topladım eve koştum.
Başka bir gün yine uzan-
mıştın.Dalda mağrur duruşuy-
la bir kuş gördüm.Görenler de bir çok zafer kazanmış
komutan sanırlar.serçeler ko
nuyor önüne delicesine kanat
çırpıyorlar.O göz ucuyla süzüyor ama hiç haraket yok.
Defalarca tekrarlanan bu olay
dan sonra serçenin birini aldı
ayağının altına parçalayıp yedi.Hiç bir emeği çabası yok
beslenmekte .Serçenin kendisi
yatıyor ayağının altına.Baykuş
Oluyor adı.Halbuki ağası kulların Ağakuş olmalıydı .
Serçelerde marabaları.Zaten
Her türlü canlıda asalaklar iti
bar görür.Yükümüzü at,eşek
çeker.İnek öküz yükümüzü çekmekle kalmaz birde et,
süt ,yetmedi derisini verir.
Aslan kadar itibarlı değil.
Hadi bir yiğide öküz de bakalım ne yapar.Ama aslan
dediğinde caka satar.Hava atar.
Başka bir öyküde buluşmak
Üzere hoşçakalın.Saygılarımla.
H.Işık