EKMEK İLE KATIK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Küçüklüğümden hatırlarım. Ekmek yemekte, sorun yoktu. Ancak ekmekle yenilen katık adı verilen yiyecekleri tüketmemizde sorun vardı.
Anam, ”Tabaktaki peyniri bi azımda yimeyin! Katık yapın” derdi bize. Bir zeytini beş defa ısırıp katık yapan insanları bilirim ben.
Çobanlık yapardık. Torbamıza yarım köy ekmeyi koyarlardı. Yanında da katık olarak, peynir bir baş soğan sarımsak olurdu.
Aslında katık, insanın boğazına takılan yavan ekmeyi yutabilmek için uydurulmuş doyulmaz bir lezzettir. Siz fırından aldığı ekmeğin ucunu koparıp yiyerek fantezi yapan tuzu kuruların “çok tatlı” sözlerine inanmayın. Hele ‘ekmeksiz soğansız hayatın hiç tadı yok’ diyenlere hiç inanmayın.
Nasıl günümüzde yırtık pantolon modası var. Tuza ekmek banmakta moda olacak bir gün. Olacakta kapalı kapılar ardında, tıka basa pastırma olduktan sonra, meydanlarda tuza ekmek basılacak. Fakirlerde ‘bunlar bizden’ diye sevinecekler. Nasıl bazı politikacılar, fakir evlerinde kahvaltı edip boy boy fotoğraf paylaşıyorlar. Aynı öyle. Ekmekleyecekler bizi, kısacası.
Fakirliğin doruk lokmasında ekmek vardır. Dini ritüel olarak ta ekmek nimettir. Baş üstünde tutulur.
Hep ucuzdur ekmek. Katık pahalıdır. “Bir lokma bir hırka, bir zeytin bir hurma” sözleri kocaman bir kandırmacadır. Bize ekmekten başka bir yiyeceği layık görmeyenlerin uydurduğu bir güzel yalan.
Bir zamanlar bir moda vardı. Bol bol “Simit sarayları” dolup taşıyordu. Susama sarılmış ekmekle çayı yiyenler, kendilerini Topkapı Sarayında sanıyorlardı. Sonraları isim değişikliği oldu filan. Simit Dünyası gibi. Siz hiç et sarayı gördünüz mü? Ben görmedim.
Ekmek, biliyorsunuz başta buğday olmak üzere, bitkilerin tohumlarından yapılır. Endüstriyel bir iştir. Günümüzde doğal ekmek bulmak mümkün değil. Katkılı ekmekler var artık. Nohutlu patatesli, tahinli şu bu. Birde kimyasal katkılı ekmekler var ki, insanları hastalık edecek kalitede. Ekmek kar gibi olsun, gerisi fasa fiso.
Köylerde bile doğal şartlarda üretilmiş ekmek bulamazsınız.
Hikâyeler bile yazmıştı, Oktay Akbal. “Önce Ekmekler Bozuldu” diye. Hem de 1946 yılında. Şimdi bozulmadık hiçbir şey kalmadı.
*
Lokantaya girip bir tas çorbayla iki ekmek yiyenler bizim memlekette var. Ekmek ana yemek, çorba katık.
Unutmadan pişen bir yemeğe yağ tuz eklemeye de bizde yemeği katıklama denir. Bazıları lezzetli olan yemek için, “yemek iyi katıklanmış, yağı bol ev sahibi acıcık zengin galiba” gibi sözleri yabana atmayın.
Dünyada birinci olduğumuz tek alam ekmek tüketimi. Ülkemizde kişi baş tüketilen ekmek miktarı 159 kiloymuş. İkinci sırada Almanya’ymış. Yıllık 90 kilo ekmek tüketen Almanya’da bence bu oranı arttıran yine Türkler. Almanya’ya işçi olarak gidenler. Bizim bu rekorumuzu egale edecek başka bir ülke çıkacağını zannetmem. Bu oran bazen 150 ile 200 kilo arasında değişebiliyormuş. Katık meselesi yani.
Yine ekmeyi en çok mıncıklayan ve çöpe atıp israf edenlerde bizleriz.
En az ekmek tüketen ülkeler İngiltere ile İspanya imiş. Yıllım 40 kiloya yakın. Boşuna dememişler et yiyenler ot yiyenleri sömürür diye.
Orta Asya’da Türklerdeki ekmek kültürü çok zengindir. Anadolu’da birçok ilimizde farklı şekillerde yapılan ekmekler bu duruma en iyi örnektir.
*
Ekmeğimize çeşitli besinleri katık edip beslenip gidiyoruz işte.
Ekmeksiz olmuyor kardeşim!
Kızarmış ekmek, zeytiyağını katık ister. Ekmeksiz kavurma yenir mi? Ekmek olmadan kahvaltı nasıl yapılır? Çorbaya ekmek doğramadan içen dedem, ninemle kesin kapışır valla! Onun için ekmeksiz olmaz.
Yavan ekmek, yayan ekmek.
Makarna, bulgur ve pirinç pilavının yanında ekmeksiz olmaz be ya! Bulgur pilavını bile katık edeceksin.
Ekmeksiz olmaz arkadaş! Birini evlendirecekleri zaman, “bi ekmi va mı?” diye soruyorlar. “Eline ekmeğini almayan, katığı boş verin yanına eş bulup evlenemiyor bile. Ekme bir ölçü. Geçinebilme ölçüsü hemde.
Ekmek önemli.
Önce ekmek, sonra katık.
Fakirin ekmeği ‘umut’ oluyormuş
Ye Memet ye! diyorlar ya!
“Fakirin umudu ekmek” aslında.
Ekmek olmasa fakir aç. Katığı boş verin.
O yüzdende ekmek yiyenleri, et yiyenler hep tepeliyor.
Yalan derseniz şöyle sorayım.
Siz ot yiyen bir eşeğin, et yiyen aslanı tepelediğini gördünüz mü? Bakın İngilizlere, ot yiyenleri ne hale getirmişler.
Onun için Memet’in işi zor.
Ekmeği yavanlıktan kurtarmak için katık lazım.
Asgari ücret ekmek mi yoksa katık mı alıyor? Belli değil.
Ancak insanlar bir şeyler yemekte. Günümüzde ‘ekmek’ yediğimize de emin değilim. Ekmek görünümlü bir şeyler geçiyor boğazımızdan.
‘Katık’ işi zor iş.
Şuayipodabasi…
12.12.2017/kepez/Çanakkale
YORUMLAR
Güzel bir yazı olduğu kadar tadı da damağımda kaldı.
Faydalı bilgiler vardı ve su gibi aktı gerçek manada katık ettik günümüze değerli paylaşımınızı.
Kutluyorum can-ı gönülden efendim.
Ekmek: en kutsal nimet ve gerçek manada kültürümüzde çok ayrı bir yeri olan.
Saygılarımla değerli yazarım.
ODABAŞI
Başta Ekmek olmak üzere paramızla Ölüm satın alıyoruz! Kar gibi bembeyaz ekmelerk! belli ki çok zararlı kimyasal madde içeriyor. Diğerlerini hiç sormayın artık. Eskiden daha çok pikniklere gidildiğinde baş yiyecek olan bir Kuru Köftemiz vardı ki hala tadı damaklarda.Özelliği tel dolap ekmek kutusu veya torbalarda 1-2 gün beklemiş olan ekmek diliminin içini avucunuzda ufalar incecik hale gelince kıymaya katardınız. Haa maydanozu unutmamak gerek.
Yılardır bu köfteyi yiyemiyoruz. Çünkü ekmekler bayatlasa da ufalanmıyor. Tazesi ise hamur diye al yeniden yoğur. Kısacası yeryüzüne gelmiş geçmiş eşi benzeri görülmemiş acınası rezil çarpık ve bozuk düzenin alıp başını gittiği bir ülke.Pahalılıktan yakınan birini görmedim ben.
Ayrıca toplumun aç olduğuna asla inanmıyorum.Öyle olsa düzen çoktan değişirdi!
Selamlar
Biraz da son beş yılda ekmeğe gelen gizli veya açık zamlardan mı bahsetseydiniz acaba ? Birde Osmanlı döneminde 33 yıl boyunca ekmeğe tek kuruş zaman yapılmadığını söylemek isterim. Hani örnek alıyoruz ya o dönemleri,böyleeee saraylarımız falan da var ya o açıdan söyledim. Ekmek deyip geçmemek gerek.
Sevgilerimle...