- 1036 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DİYALOG
Bugün burada saygıdeğer okuyucularla paylaşmak istediğim konu; DİYALOG
Yazmaya çalıştığım bu konunun ana fikri, ana teması veya başka bir deyişle mesajım; her okuyucu
tarafından "yazdığım manada" anlaşılmayabilir.
Neden mi?
Çünkü,
Ya ben doğru kelimelerle doğru cümleler kuramayabilirim, ya da okuyucu farklı anlayabilir.
Umarım ben doğru yazarım,okuyucu da doğru anlar.
Günlük yaşamımızda zaman zaman hepimizin yaşadığı veya bizzat şahit olduğumuz ve muzdarip kaldığımız birçok ortak problemimiz var.
Bunlardan birisi de eksik iletişimden kaynaklanan "Diyalog Kavgası"
Bu tartışmalar fert kavgasından toplumsal kavgalara, hatta uluslarası savaşa kadar gidiyor.
Yazı ve konuşma dilinde diyalog buzulmasına bir örnek verelim;
Öğretmen:
-Oku da adam ol baban gibi,eşek olma.
Öğrenci:
-Benim babam eşek değil hocam.
-Baban eşek demedim evladım.
-Dedin işte, "Oku da adam ol; baban gibi eşek olma" dedin ya.
-Virgülü yanlış yere koydun evladım, virgülü yanlış yere koyarsan aynı kelimelerden oluşan aynı cümlede anlam değişir.
Öğrenci halen konuyu anlamamıştır,çünkü dilbilgisi eksikliği vardır.
Konu öğrenci tarafından eve,babasına kadar taşınır.
Baba hiddetle soluğu okulda öğretmenin yanında alır ve şiddetle bağırarak;
-bana bak hoca,bana bakkk..."eşek sensin, ben değilim" çocuğu okuldan alıyorum,seni de Milli Eğitime şikayet edeceğim, der.
Ve,
Arzuhalciye dilekçe yazdırılarak konu Milli Eğitime kadar taşınır,
Arzuhalci dilekcesinde şöyle yazar;
"Oku da adam ol baban gibi eşek olma"
Virgül tamamen ortadan kaldırıldığı için konunun ana fikri ve ana teması lastikli hale gelmiş ve "nereden bakarsan öyle anlarsın" haline dönüşmüştür.
Gelelim konuşma dilinde sözlü örneğimize;
İki kişi arasında geçen bir konuşma;
-Oooo..merhaba dostum, bu ne tesadüf,epeydir görüşmüyoruz,nasılsın?
-İyi sayılırım,eh işte,
-Sayılırım da ne demek,ya iyisindir ya da değil.
-Eşimle limoniyiz şu ara,sanırım koptu kopacak,yürümeyecek gibi.
-Hatırlıyor musun, siz daha arkadaşken sana; "Aranızda kültür farkı var, evlenirsen yürümeyebilir demiştim.
-Evet, hatırlıyorum,sana da çok kızmıştım içimden ama belli etmemiştim.
-Neden kızdın ki anlayamadım?
-Neden olacak, "Aranızda kültür farkı var" dediğin için tabiki, bunu bir tartışmada eşime de söyledim. O sana daha da kızgın, görse,seni paralayacak.
-Ne yani aranızda kültür farkı yok mu?
-Yok tabiki, ben Üniversite mezunu,eşim ilkokul mezunu olunca eşim kültürsüz mü oluyor.
-Ben öyle demek istemedim.
-Bal gibi dedin işte.
-Hayır, o manada demedim.
-Bir de inkar ediyorsun!!!
-Beni yanlış anladın, eşine de yanlış aktardın sanırım,çok üzgünüm.
-Neyse, hadi sana iyi günler.
-Sana da.
Şimdi ikinci sözlü örneği irdeleyelim.
Aslında adamın kültür farkından kasdı ve anlatmak istediği şey; erkeğin üniversite,kadının da ilkokul mezunu olduğu değil.
Burada asıl anlatmak istenen şey her ikisinin de "Farklı kültürlerde yetişip,farklı kültürlerden gelmesi" bir başka deyişle, yetişmiş oldukları töre,adet,gelenek,göreneklerin değişik olduğu ve almış olduğu kültürün değişik olma farklılığı...
Kültürsüzlükle hiç alakası yok.
Bir Türkün kültürü ile bir Yunan’lının kültürü farklıdır.
Ama bu bir toplumun kültürsüzlüğü,diğerinin de kültürlü olduğu anlamına asla gelmez.
Sadede gelecek olursak; gerek günlük konuşmalarımızda,gerekse yazı dilinde niyetlerimizi karşıya net olarak aktarmanız gerek.
Bunun için konuşma ve yazı dilinde yapmamız gereken tek şey;
Yazı dilinde virgülü doğru yere koymak, konuşma dilinde ise,cümleyi oluşturan kelimelerin seçimini sağlıklı yapmak gerek.
Örnek;
"Aranızda kültür farkı var" cümlesi yerine; "Farklı kültürlerde yetişmişsiniz" denilse daha anlaşılır olacak, karşı taraf konuyu daha net anlayacak.
Bence çıkan sonuç şu;
"Beni anlamıyorsun" demeyelim...asıl bizim "anlatamadığımızı" düşünelim.
Tabiki herkes anlatılanı "kendi kapasitesi kadar" anlar.Ama bizim doğru anlatım,doğru yazım dilini kullanmamız gerek önce...
Gerek sosyal iletişimde,gerek aile içinde ve gerekse iş ortamında,hatta ülkeler arasında bile diyalog eksikliğinden dolayı büyük sorunlar mevcuttur.
Peki diyalogu bozan şeyler sadece bunlar mı?
Hayır elbette,
Şimdi bunları sıralayalım;
1- İyi bir dinleyici olamamak ve dinleyip anlama yerine, karşı tarafa "sözünü bal ile kestim" diyerek kişinin ağzından söz sırasını bir çırpıda kapışımız
2- Ön yargılı-peşin hükümlü oluşumuz
3- Fikir inatcılığımız,
4- Bakış açısı darlığımız,
5- Alternatif düşünce eksikliğimiz
6- Konuşma dilindeki ses tonu ayarsızlığımız.
7-Sert cümleler kurulumu ile ne kadar çok bağırır isek o kadar çok haklıyız strateji tercihimiz.
8-İkiden fazla kişiyle yapılan açıkoturum tartışmalarında üç dört kişinin aynı anda konuşma stratejisi...
9-Susarak karşı tarafın haklılığını kabullenmiş gibi görünerek ortamı ukalaya bırakmak.
Bence bütün bunların tek müsebbibi; Konuştuğumuz ana dilimizi tam manasıyla bilmediğimiz.
Ben dahil Türkçe’ye tam hakim miyiz?
Değiliz.
Çoğumuzun günlük kullandığı kelime sayısı hesap edildiğinde 160 kelime etrafında dönüp duruyoruz.
Okumuyoruz.
Geçen gün Türkce sözlüğü elime aldım ve bilmediğim kelimelere bir göz attım, korkunç,durum çok vahim.
Türk Dil Kurumu’nun güncel Türkçe sözlüğünde 111 bin 27 kelime bulunuyor.
Bunun 14 bin 1981’i yabancı kökenli.
Sanırım iyi bir diyalog için müthiş bir kelime hazinesine ihtiyaç var.
Kimbilir belki de benim kelime kapasitem %10
Eyvah eyvah!
Yandı keten helvası.
Beynim dumura uğramaktan Alzhaımer bile olabilirim.
Bu kapasiteyle ne kimseyi net anlayabilirim ne de kendimi net anlatabilirim.
İşte iletişim tıkandı,işte diyalog bitti.
Şimdi tam kavga zamanı...
Ana dilini iyi bilen kişi istediğini tam anlatır, kelime haznesi çok geniş ve zengin ise daha da mükemmel anlatır.
Hele de ikinci,üçüncü bir lisan biliyorsa ,konuşma / yazma kapasitesi tavan yapar.
Lakin bu kişileri anlamak için bizim de en az o kapasitede olmamız gerek.
Aksi halde onları anlayamaz,hatta "bu ne diyor yahu,deli mi ne? deriz"
Konuşuyorsa dinlemeyiz, ama dinliyormuş gibi yapmaktan da geri kalmayız.
Yazıyorsa da yazdığını sıkıcı bulur okumayız.
Neden dinlemeyiz, neden okumayız onları?
Çünkü o kişi bizim bilmediğimiz ikinci lisanından düşünmüş,bilmediğimiz sözcüklerden cümle kurmuştur.
İşte size diyalog kopukluğu....
Hiç okumayan kişi diyalog kuramaz ama strese de asla girmez,çünkü o bildiğini okur..Ahkam keser.
Çok okuyan kişi de strese girmez asla.
Çünkü karşının kapasitesini çabucak çözer ve "kapasitesi kadarından fazlasını alamayacağını şıp diye anlar.
Ama anlaşmaları da mümkün değildir.
Neden mi?
DİYALOG bitmiştir.
Sonuç olarak konuyu şöyle bağlamak istiyorum;
Okuyalım.
Çok okuyalım.
Kavganın sonu da, sevginin yolu da insanın tekamülünden geçer, tekamül ise okumaktan gelir...
Saygılarımla
Kul Figani (Erdem GÜMÜŞ)
25.12.2017
YORUMLAR
ok haklı bir konuyas parmak basmışsın toprağım canı gönülden tebrik ediyorum...
Tarihin birinde bir arkadaşım yani emsalim olan bir genç,üniversite bitirmesine rağmen bana dediki,Durak fikrine ihtiyacım var,buyur sor dedim..
Falanca arkadaşım ölürken bana vasiyet etti,kız kardeşimle evleneceksin,yoksa hakkım helal değil dedi ve hakkı rahmetine kavuştu,bende gayri ihtiyari onun bu sözü üzerine kardeşiyle evlenmeye karar verdim,lakin içimde bir kuşku var,senin fikrin nedir bu doğrultuda dedi..
Bende dedim ki Bekir bu kızla sen yapamazsın,sen okumuşsun,o ise ilk okulu bile zor bitirdi..Senin gireceğin ortamların yabancısı,onlara ayak uyduramaz,beklentilerine cevab veremez bu evlilik yürümez yazık olur ikinizede dedim..
Fakat arkadaşım sonuçta o kızla evlendi,aradan yıllar geçti sonra duydum ki evli iken bir başka bayanı alıp kaçırmış,eşini bıraktı..
Bu evlilikten sonra karşılaştık,bana dedi ki Durak sen çok haklıymışsın olmadı yapamadık,beklentilerime cevab vermedi,söylediklerinin hepsi çıktı,sen haklıymışsın cahillik ettim dedim..
Malesef mutsuz evliliklerin tamamı bu yüzden yıkılıyor..
Ellerin dert görmesin..
Toplumsal alışkanlığımız ya da kültürümüz Diyaloğa değil monoloğa daha yatkın olduğundan ya söyleneni geç anlarız ya kendi çıkarımıza göre anlarız ya da hiç anlamayız .İşte bütün anlaşmazlıklar huzursuzluklar da böyle başlar aramızda .
Ve tabi ki, ,çok okumayan hatta hiç okumayan bir toplum olmamızın da katkısı büyüktür bu sınırlı kelime dağarcığıyla konuşup anlaşmamızda
Bir dil bilimci gibi irdelediğiniz bu güzel konu ve yazı için kutlarım sizi .
Ülkemizde ve Dünyadaki anlaşmazlıkların savaşların sebebi de yöneticilerin aynı yetersizlik içinde olup diyalog kuramayışlarındandır .
Asırlar öncesinden
''Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı bal ile yağ ede bir söz' Demesi de bundandır ama kimsenin bir hisse aldığı yok bu güzel sözden.
Dilerim bu harika yazıdan alanlar olur .Duyarlı yüreğinize düşünen beyninize sağlık usta .GÜNÜMÜN GÜNÜMÜZÜN YAZISI BU OLSA ...Kutladım alkışladım selam ve saygılarla .
Kul Figani
Hele hele Yunus EMRE den vermiş olduğunuz o mükemmel deyiş ile yazım ve yorumun çok manidar bir özdeşleşme içinde...
Evet malesef tam dediğiniz gibi bizim şu anki toplumumuzdaki kültürel ve sosyal deformasyon tam bir Monolog sevmek ve tam bir fikir çatışması...
Ben bir dilbilimci değilim ama bana o gözle bir anlık bakmanız bile mutluluk veriyor.
Teşekkür eder hürmetlerimi sunarım.
Selam ve en içten saygılarımla.
Figani