- 947 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Öylesine değil işte...
Hiçbirşey için geç değildir.Yeter ki istensin,ama can-ı gönülden istensin.
Hayat akıyor,kimimize göre yavaş,kimimize göre hızlı.Kendimize bahaneler yarattığımızda,
ki bu bahaneler,herkese göre farklı.Aslında,farkındalıkla veya değil,kendimize öyle katı kurallar koyuyoruz ki,
evet...kendimiz koyuyoruz bu kuralları,hem de kim için?..en başta aile efradı,sonra konu komşu,
sonra şu koskoca kara delik gibi ’elalem’dediğimiz insanlar,en son da,zurnanın son deliği, toplum kuralları,
veya toplumun değerleri diye de yumuşatabiliriz.
Kendimiz neresindeyiz peki,bu gittikçe genişleyen çemberin?Seçtiğin bir halkasında kal bu çemberin.
Öyle mi?..
Bu kadar mıyız?..
Dünyada varoluş amacımız,sadece bir piyon olmak mı?..
O zaman,yıllar geçtikten sonra yaşadığımız şeylerden,sorumlu tutacak birilerini ararız.
Kendimizi rahatlatacağız ya!.
Huysuz,aksi,çekilmez,herşeyden şikayet eden,yaşlanmış ruhlar olarak ortalarda dolanacağız.
İşte o zaman belki aklımıza gelecek,sevgiyle değil de,kurallarla yaşamanın bedelinin bu kadar
ağır olduğu.
Demem o ki;Önce kendimizi sevelim,bencillik değil bahsettiğim sevgi,kendinle barışık olmak.
Kendimizi sevince,başka bedenlerin,ruhların da değerli olduğunu anlayacağız.
Biz kendimizi hatırlamazsak,başkaları hiç hatırlamaz bizi.
İnci Demirel Tunçişler
25/12/2017