- 1450 Okunma
- 7 Yorum
- 2 Beğeni
Sahipsiz Mektuplar 1 (Ardında.)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ardınızda bıraktığınız donuk bir resimdir sadece.
Kiminiz gülümserken yakalanmıştır
kiminizin arkası dönük
gözünüz kapalıdır bazen
bazen açık.
Ya rakı masasındasınızdır.
ya piknik
ya da yer sofrasında.
Bir göl kenarı
bazen yemyeşil bir orman
ve her şey olabilir
yanınızda
önünüzde
ve ardınızda.
Ya dostlar vardır
ya da dost bildiklerinizdir etrafınızda.
Ya doludur bardağınız
ya boştur tabağınız.
Oysa çoktan bitmiştir an.
Haberiniz bile yoktur.
Şimdilerde kar yağmıştır belkide fon yaptığınız o yeşil ağaca
tek bir yaprağı bile kalmamıştır.
Tam aksi de olabilir
karlar erimiş yemyeşildir kim bilebilir ?...
Siz de yoksunuzdur belki bu mektup okunduğunda
resimdaşlarınızda.
Ardınızda bıraktığınız donuk bir resimdir sadece.
Gözünüz açık
ve gülümserken yakalanmışsanız eğer hoştur.
Hoştur da;
O dağ
taş
ekmek
su
göl
ağaç
ay
yıldız
deniz dalgalar
dostlar
yada dost görünenler...
Her ne varsa fonda
ve siz yoksanız şimdilerde (!)
Ardınızda bıraktığınız
geçmiş bir an’ı gösteren
bilmedik torunların iki kuruştan toptan bıraktığı
Sahaflar da meraklısının tanesine beş kuruş değer biçtiği
soluk bir resimdir sadece.
O’da
boştur.
Kağıtsız Şair.
YORUMLAR
Seçki yönünü çoktan kaybetmiş zaten. Emeğe değer nerde kaldı anlamadım. Siirdir bu. Şiirleri burda görüyoruz artık. Defter yeni bi düzenlemeye gidiyor sanırım. Cesaret vermek yureklendirmek adına bile yapılsa hakkıyla olmamış. Eleştiri yerini bulur umarım. Şair de yeniymiş. Belki bilemedi şiiri şiir sayfasında paylaşmak gerekirdi.
....
Kağıtsız Şair
Saygılarımla.
Kağıtsız Şair
Umarım, sizin yazı olarak paylaştığınız aşağıdaki yazınıza da da bir değerlendirme yaparsınız.
Bir resme niye uzun uzun dalar bir insan...
Hangi zamanı anlatır, nereyi gezer resmin içinden
geçip giderken kendinden.
Hangi duygular eşeler durur kalbinde kalan loslukları,
neden geçip gidemez dikilip kaldığı bembeyaz kağıdın önünden?
Ellerinde çiçeklerle bir kadın; solmuş bakışlar,
Çiçekleri henüz vermiş, sırtını henüz dönen bir adam,
silueti mi sadece. Adam mı boşluğa bakıyor,
kadın mı boşlukta kalan?
Ayak bileklerinden henüz kopmuş sarkan zincirlerin uçları
etrafı suyla boğulmuş nehire düşmüş parçalar.
Sen misin ressam zincirleri bile koparıp atan?
Bir resim simsiyah asılı durur duvarda.
Önünden geçen kaç kişinin hangi acısı, saklanmış
sinmiş de resme karartmış, kaç kişinin bakışları
Delip geçmiş resmi de duvarı da...
Sen misin ressam uzaklara atan yaşanmış yaşanacak bütün anıları...
Bir resim; niye böyle bulandırır her bakanı,
bakıp geçemeyeni, geçip gidemeyeni
gidip dönemeyeni. ..
Sen misin ressam bu resmi vazgeçilmez kılan ...
Ya senin içinde ne vakit, hangi şehrin kasıntılarında
açıldı kuyular da çizdin bu resmi.
En derinlerinde depreşip duran akıntılar mıydı
fırçanın ucunu sarartan, yontan, tel tel
resme yapıştırırken saçlarını
acının derinliğini anlatmaya çalışan ...
Sen miydin ressam uçsuz bucaksız masmavi göğü,
yemyeşil vadileri, ayı, güneşi, yıldızları sarartıp solduran. ..
Bir resim; saman sarısı olmuş.
Sen miydin son bir baharı daha yeşertmeye uğraşan...
Olmaz düşleri hüzne boyayıp
boylu boyunca önüme seren.
Bir resim ki daldım gittim; geçemiyorum,
gidemiyorum bir hayatın arta kalan yangınlarından ...
Tekrar saygı ve selamlarımla.