KÖPEK SESLERİ
Gecenin en sessiz ağlamaklı vaktinde, uzaklardan gelen köpek sesleri…
Gecenin içinde, hüzünlü çaresiz bir yalvarışın son sesleri gibi geliyor kulağıma.
Tanımadığı insanlara kendinin değil, sahibinin nefreti yüzünden saldıran, hırlayan köpekler…
Sessiz sinsiliğinin nedeni bilinmeyen köpekler…
Cinsini, büyüklüğünü, bilmediğimiz köpekler…
Birde insanlardan daha şefkatli, gözleriyle konuşan köpekler…
Ayarsız gecelere, sesleriyle ayar çeken köpekler…
Birde benim sadece seslerini duyduğum, hiç göremediğim köpekler…
Birde bir de aklımın erdiği günden beri duyduğum değişmeyen köpek sesleri…
Öyle bir sesle havlıyorlar ki; korktukları için mi, birilerini korumak için mi? Yoksa kendilerini korumak için mi? Belli değil. Öyle sesleri beş on dakikada kesilecek cinsten değil. Durmadan havlıyorlar. Karanlığın içinde görmedikleri bir hayale dönük yüzleriyle, belirli bir ses tonuyla durmadan bağırıyorlar. Dikkatlice dinliyorum. Köpeklerin seslerinde bir sertlik ve hırlama yok. Yumuşak bir tavırla, havlıyor köpekler. ‘Hav’ sözcüğünün yüklendiği, çözemediğim bir anlam var. Ben çözemiyorum bu anlamı. Sadece dinliyorum. Bu köpekler bir başka canlıya karşı güç gösterisi yapmıyorlar. Güçlerini ispatlamak gibi bir dertleri yok. Galiba havlamıyorlar, ağlıyorlar. Evet, köpekler geceleri insanlar derin uykularında uyurken, bir şeylere ağlıyorlar. Gecenin içinde, cümle mahlûkat uykudayken ortaya yayılan köpek sesleri, bir havlamanın değil, bir ağlamanın sesleri…
Gelip benim kulağımda yankılanan bu sesler, uyumayan ben gibi kaç kişinin yüreğinde, yerini bulup derin yaralar açabilir acaba?
Benden başka kimler vardır, köpek seslerini bu kadar hüzünlü algılayan? Kuzu sesine türkü yakan kaç ozan, köpek seslerini dinleyip yüreğinde fırtınalar koparabilir?
Köpekler havlıyor, gecenin bilmem kaçında.
Birçok insan uykusunun bilmem kaçında.
Ben uykusuzluğun bilmem kaçında.
Bir köpek ağlıyor. Ben dinliyorum.
Köpeklerinde gözyaşları var mı acaba?
Bir köpek havlıyor dışarıda. Hava soğuk. Yağmurla kar yağıyor karmakarışık. Bora yapıyor hava. Yıldızların firar ettiği gecenin orta yerinde, bir köpek havlıyor. Birçok köpek ağlıyor.
Belki de, dünyanın bilmem neresinde çatısız, ekmeksiz çocuklara ağlıyordur. Belki de yavrusundan koparılmış bir anneye ağıt yakıyordur. Ne bileyim yaşlı biçare, bir isimsiz insana inliyordur.
Köpek deyip te küçümsemeyin.
Yediği bir lokma ekmeğin hakkını ödüyordur, belki.
Yavrusunu öldüren birisini şikâyet ediyordur, yaratana.
Köpekleşen insanların haline bakıp, köpeklikten kurtulmak için yalvarıyordur Allah’a.
Hüzünlü köpek seslerinin içindeyim bu gece. Köpeklerin içinde gece, ağlıyor belki de ince ince. Belki diye diye, met cezirler yaşıyorum kendi içimde. Köpekler, bir köpek, gece ve ben.
Uykuyla işim yok. Yumuşak yastıkla, yatakla yorganla işim yok.
Sevdiğim bir şarkıyı aklıma bile getirmedim.
Klasik müzik, Vivaldi ya da Mozart’ta ilgimi çekmiyor.
Rodrigo kendi çalıp dinlesin.
Pencere önünde, gözlerim karanlığın en derin yerinde…
Dışarı da köpek sesleri…
Bana gelen hüzün…
Bilmediğim ilk defa keşfettiğim bir bestenin, beni ağlatan nağmeleri…
Ne olacak canım!
Köpek sesleri işte!
Köpek sesleri…
Şuayipodabasi…
7.12.2017/KEPEZ/ÇANAKKALE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.