BAŞ HARFİN UĞURLU SAYIMDA GİZLİ
Zaman dilimi ne gariptir. İnsana çok şey öğretir, çok şey anlatır, çok şey kaybettirir, çok şey kazandırır.
Güldürür, ağlatır. Kimine insan olduğunu hatırlatır, kimine de unutturur. Hayatın en deli dolu, en keskin ve en cüretkâr eş anlamıdır zaman. Ve zaman insanoğluna öyle bilinmezlikler yükler ki hangi zamanda ne olacağı, ne yaşanacağı belli değildir. Bu yüzden zaman geçmiş içinde, gelecek içinde insanlar için hem tatlı hem acı bir kavramdır ve zaman ancak kişi ölünce durur.
Bu durmayan zaman serüveni içerisinde pek çok şey öğreniriz, pek çok şey unuturuz, dersler alır, kendimizi bulur, kendimizi kaybederiz.
Yaşantılarımızın içinde zamanı sabır denen beklemenin ya da beklemeye çalışmanın getirisiyle ilaç yerine koyarız.
Kâh bunu kabul eder, kâh inkâr ederiz. Gerçekten zaman her şeye ilaç mıdır? Bunun cevabı yine zaman içinde an ve an yaşadığımız olay örgüsünün bize öğrettiği değerlerdedir.
Zamanı anlamak yani hayatı anlamak nedir?
Hayatın içinde zamanı kovalamak sanıyorum yanlış bir ifade olur. Çünkü bence hayat ve zaman ayrı bir kavram değildir bu nedenle asıl sorulacak soru şu olmalıdır; hayat bittiğinde bizim için duran zaman çevremizdeki hayatlarda ne derece devam etmektedir?
Bu soru zamanı duran bir hayat için ölmeden önce sorulan bir soru olsa gerek.
Ben kendi açımdan zaman diliminde geçmişimde, bugünümde ve hatta tahmin yürüttüğümü düşündüğüm gelecekte ki yaşantımı gözden geçirecek olursam zamanın bana kattığı birçok değeri hafızamda canlandırabilirim. Ama bu hayat denen sonu belli olmayan filmde hiç unutmayacağım ve her zaman hatırlayacağım bir zaman dilimi var. Benim için mart ve kasım kadar değerli olan bir aydan yani ağustostan bahsetmek istiyorum.
Ağustos ayı benim zamanımın içinde belki de en mutlu olduğum bir aydır. Bu ay da çok şey öğrendim, çok şey yaşadım, çok şey buldum ve çok şey kazandım. Ben bu güzel ay da güzel yüreklimi buldum.
Ben ateş böceğinin peşinde karanlıktan çıkmaya çalışırken aydınlığı ağustosta buldum neden diye soracak olursan en başta kendimle olmakla beraber bu hayat ve hayatın içindeki insanlarla çetin bir savaş içindeydim. Sonra o ateş böceği zamanın sekizinci ayında beni seninle tanıştırdı. Yüreğim dâhil hayatımın birçok noktası zamanımın her şeye ilaç olduğunun kanıtı gibiydi ve sen bana gibisi fazla ilaç oldun. Sen bende saklı kilitleri teker, teker sökerken ben elbiselerimde olmasa da rengârenk bir hayata merhaba dedim. Ve ondan sonra her ayın üçünü o ilk günmüşçesine yani ağustosun üçüymüşçesine sevinçle kutladım.
O günden sonra koskoca bir lisan filizlendi kalbimde, yüreğimin diline sevda kuşu kondu sessizce. Deniz kokusuna aşina olmayı öğrenirken sevdim papatyayı. Bu yüzden artık aklımdan geçmiyor papatya da seviyor, sevmiyor oyunu oynamak.
Dallarını sen bilip, kıyamam ki dediğim anlarda bizim oralarda denen koyungözüne daha çok bağlandım. Sessizce yeni, yeni şarkılar öğrendim seninle. Ve yeni, yeni duygular barındırdım yüreğimde.
Mesela tuzlu kahve içme fikrini benimsemenin bana kattığı mutluluğu düşünürken hayal kurmanın eşsiz ezgilerini çaldım kalbim sen ile dolarken ağustosun zaman diliminde.
Mesela tarihi, siyasi ve macera kitaplarının yanına aşk romanları kattım sevmenin güzelliğini, seninle yüreğimde hissetmenin benzersiz mutluluğunda.
Ağustos seninle doğan bir hayat oldu bende. Öyle ki bu ay da çok şey değişti hayatımda. Umutlar, kaygılar, yaşantılar, hayaller, beklentiler ve daha adını bile koyamadığım heyecanlar kattı bana.
Mesela kafama silah dayasalar dans etmem, oynamam derken kendime ne büyük konuşmuşsun be bak dans edebilmek için can atıyorsun demeye başladım. Sevmeyi, yaşamayı, sabretmeye çalışmanın zor olsa da mümkün olduğunu öğrendim zaman diliminin ağustosunda gelen sevginle.
Ben bunca zaman sekiz sayısını hep sevdim en sevdiğim sayı olarak uğurlu sayımın beş olmasının yanında hep sekiz sayısını tuttum kalbimde. Ama itiraf etmeliyim ki tam da şu anda bu satırları yazarken fark ettim uğurlu sayımın ve en sevdiğim sayının anlamını. Tam şu anda vay be şu işe bak diye kalemimin dilinde bile şaşırıyorum kendime. Beş senin baş harfin ve sekiz bizi tanıştıran ay şüphesiz bu durum yaratanın hayatlarımıza sunduğu kader çizgisidir.
Bir diğer ilginçlikte aynı zamanda senin de sekiz sayısını seviyor olmandır.
Ne garip değil mi?
Bu satırları okuyunca senin de bu durumu şaşkınlıkla karşılayacağını tahmin edebiliyorum ve buradan yola çıkarak söylemek istiyorum ki Allah’ın izni ile sen benim kaderimsin, sen benim okunmuş ve inşallah kabul edilmiş duamsın. Sen benim baş harfince uğurum, ağustosumca sevdiğim sayım, duamca kabulümsün.
Bu yüzden yüreğimin lisanında papatyanın gülümseyen, kalbe ellerini açan bir sevdasın sen.
Bu yüzden aşkın dili sende gizli
Büyüsü, o masum tertemiz büyüsü sende gizli
Kalbinin bir mevsim gibi gülümsemesi, yaz ayı gibi gülüşlerinin olması sende gizli.
Sekizinci ayın gizemi senin yüreğinde ki yerinde gizli.
Sen uğurlu sayımda baş harfini gizleyen aşk.
Sen yıl içinde en sevdiğim sayının ayında yüreğime konan aşk.
Sen güzel kız, maviliğin sonsuzluğunda aşk ile yüreğime konan ateş böceği, yüreğimde ki karanlığı tertemiz yüreğinle aydınlatan sevgili.
Bil ki seni çok seviyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.