- 553 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ağırlaştırılmış Muhabbet
Yanlış yazdığımı, başlığının aslının ağırlaştırılmış müebbet olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Önce ön yargılarınızı kapının eşiğine bırakın. Evet ağırlaştırılmış muhabbetten bahsediyorum. Hepimizin ihtiyacı olan sohbetten muhabbetten... Aramıza kara kediler girdi kaç zamandır girmeye de devam ediyor... Öyle bildiğiniz kediler değil canım bunlar. Kedi kelimesi bir yakıştırma... O kedilerin kimi bilgisayar, kimi cep telefonu, kimi cd çalar, kimi radyo...
Asansörde komşularımıza bile günaydın demekten neredeyse kaçınıyoruz. Sanki bir günaydın desek bizi yiyecekler... Hani biriniz gece hastalandınız da gece komşunuzdan ilaç isteme ya da aracınız yokken sizi hastaneye götürmesini istemeye cesaret ederek kapısını çalabilir... Bitti, bitti aramızda ki muhabbetler iyice ağırlaştı ve bitme noktasına geldi... Oysa böyle mi olmalıydı? Komşu hakları diye bir kavramımız vardı bizim, hâlâ da olması lazım... Hazreti Aişe Validemizden rivayet edilen bir hadiste ’’ Hz Âişe (ra) Peygamber (sav)’den anlattığına göre, Peygamber şöyle dedi: ’ Cibril (as), devamlı olarak bana komşuyu tavsiye ediyordu, hatta zannettim ki, Cibril komşuyu (komşuya) varis kılacak.’ Bu kadar önemli idi Asrı Saadet de komşuluk ilişkileri...
Şehirler insanlarıyla, esnafıyla, memuruyla, mahalle kahveleri ile, simitçileri ile, bozacıları ile, zabıtaları ile, gece bekçileri güzeldir her zaman, aslında güzeldi demek daha doğru... Hele de küçük şehirler. Herkes birbirini az çok tanır göz aşinalığı vardır... Şimdilerde oralarda bile muhabbet ağır gidiyor. Herkesin evinde kasabalarda bile tablet bilgisayarlar, akıllı telefonlar. Artık köy odalarında bile sohbet muhabbet mumla aranır oldu, yalan mı?
Şimdilerde aynı apartmanda oturan komşular ki haklarını da yemeyelim hafta sonları evlerinde lig maçları izleme sistemi varsa doksan dakikalığına bir araya geliyorlar, gelmeye geliyorlar da bağırma çağırma tezahürat ve sonra mucuk mucuk yanak dan öpme, evli evine köylü köyüne... Bu mudur komşuluktan anladığımız?
Bahar ve yaz aylarında üç beş aile pikniğe giderdik çoluk çocuk maaile... Kaynaşırdık, herkes evinden yaptığı böreği, çöreği, zeytinyağlıları getirir, oynaşır, hoplar zıplar, sonrada hep beraber getirdiklerimizi afiyet ile yerdik... Şimdilerde her yer asfalt her yer beton, şehirlerde doğru düzgün piknik yapacak yerlerde kalmadı. Tabiatında dengesini bozduk biz insanlar. Tabiatta intikamını acı bir şekilde alacak bizden, alıyor da zaten...
Bu kadar muhabbeti yitirmemize rağmen, trafikte, devlet dairelerinde işlerimizi gördürür iken insanlar ile muhabbetten, pardon ona da muhabbet denmez, hararetli bir şekilde tartışmaktan kendimizi bir türlü alamıyoruz her ne hikmetse... Sanki özümüzü, insanlığımızı kaybediyoruz gün geçtikçe... Toplumu kemiren yaralayan en büyük hastalıkta bu olsa gerek. Birbirinin derdi le dertlenmeyen, komşularına payanda olmayı unutan bir kuru kalabalık olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Allah beterinden saklasın...
AHMET ZEYTİNCİ
YORUMLAR
Merhaba saygıdeğer şair-yazar kalem dost Ahmet Bey,
İnsani değerlerin yıl yıl erozyona uğradığı yer karasında özelde ülkemizdeki durumu foroğraf çekercesine betimlemişsiniz.
İz'anınıza ve güçlü kaleminize binlerce teşekkürler.
Kişisel çıkarların toplum çıkarının önüne alınmasının ve de ülkemizde vahşi kapitalizm uygulamasının sonucu haliyle böyle olacaktı.
Emeğe ve sanata sonsuz saygımla.