- 1420 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
perde..
beni bir daha sevme!
- yalnızca ıslanmak istiyorum şuan...
sağa ya da sola çevirmek
bir an kafamı
bir an kapatmak gözlerimi
ve bir an dağılmak
bütün parçalarımla
sırılsıklam ki
bir hiçim.
dediğim ana gelip
dayanmıştım işte.
yaşayan hiç bir ruhun
ve zaten bir hiçi istemeyeceğini,
özlemeyeceğini
ve sevemeyeceğini bilerek.
kafama sıkıyordum.
ve herşeyim tüm gücüyle
bunu izliyordu.
buna şahit oluyordu
ve bunu alkışlıyordu.
korolar...
kim?
ama o kim...
gözlerimi çalıp da uykulardan
uyandıran beni her sabah.
kapı eşiği muhabbetlerde
derin bir rüyanın içinden.
kim...
o kim
gerisi mühim mi sanki...
kandırılmış bir çocukluktan öteye
bir adım öteye gitmeyen bir taş!
yerince ağır...
ve suların yüzünde sekerek ilerleyen...
battın...
içime battın!
yerini bilmiyorum artık...
bir iğne gibi kayboldun damarlarımda.
gerçekçiyim...
bazen kalbimi acıtan bir iğne ucu /
bazen ayaklarıma batan
bir tembellik.
bazen aklımda...
yani şakaklarımda zonklayan
o vahim sıcaklık...
anladım...
anladım/ bütün kayıp olmuşların sonu
ormanların o vahşi kalabalıklığında
içimde kaybolduğunu ki
seni arıyorum o zaman
ve sana kapatıyorum ağzı açılmaz,
göz kapakları ağır.
kulakları sağır bir adamın yüzünü.
sana çekiliyorum
ve sana düğümleniyorum.
biraz daha...
buna sarmaşık dedim biraz da...
ve şimdi köşelerinden
ahşap evimin
sararak büyüyor...
korkularını uyandıran
bir ihtiyar adam gibi.
eğer/ o öldüyse
bir başkası ile aynı yastık da...
hep bir şüphe duydum.
insan denen varlıktan
kendimden bile...
bir an sevmedim mi acaba diye...
öyle ya,
bırakılmış yerlerine
ve çekilmiş köşelerine
bütün aheste ışıklar
karanlığı gelip geçmek için
he ce he ce...
sanki bir şiir yıkabilir
bütün duvarları
ve bütün çocukları avutabilir diye...
ses veriyoruz.
radyolardan yine!
sıradaki şarkı senin niyetine...
sıradaki seyir halindeki kitap
senin falına.
sıradaki bütün öğrenciler
senin yerine yazıyor olsada aşkını
sıraların da üstüne...
yuvarlanan bir dünyanın
en vahim sonuçları olarak
sırtına çarpan dudaklarımın
hiç uslanmadığını bilmeni isterim.
atarken kendimi köprülerden.
içinden deniz geçen şehirlerden.
çünkü kimse bilmez..
bilirsin...
boğuldum bir gece
bir kadının gözlerinde.
vurgun yedim bir aşktan.
yalan değil yani.
açtım ağzımı!
hiç bir şey.
herşeyim...
gidemem hiç bir yere/
içimden daha uzak bir yer bulamadım kendime
sana bu yüzden hep çekilirim
kim bilir kaç kere...
geçemem! bir kalem de...
isminin üstünden.
her harf başka bir renkTen olmadıkça
kaç kere hep aynı şeritte
yatarak dahi olsa döndüm virajı...
hız kesmeden. ölsem...
kurtulur belki/ diye.
affet kendini. bağışla...
aşık oldun bir kere...
- sola dön...
- kendini gör
yasalar,
yaşamaya izin vermeyince
tutkuyu da nefreti de...
insan olmaya yaramıyor sevmek..
akıl, ruhun
anlam veremediği derinliğine
bırakamayınca kendini...
delirdim sanıyor.
delirdi bu adam yine
düşünme
beni hisset yanında.
ve uyu sonra.
dağılsın bütün kara bulutlar
ve ölsün kargalar,
kuzgunlar.
yırtılsın maskesi
bütün kahramanların.
bütün duvarları yıkılsın odaların.
perdeyi kaldır!
perdeyi kaldır aramızdan.
ölüm serilmeden bir kefen gibi..
(...)