]
ABD Başkanı Donald Trump’ın, İslam dünyasından gelen tüm tepkilere karşın Kudüs’ü İsrail’in resmi başkenti olarak tanıdığını açıklaması üzerine tepkiler sürüyor. Bu eylem üzerine İslam coğrafyasını hareketli ve hararetli günler bekliyor. İslam’a mensup olanlar yanında üç dinin insanlık özelliğini taşımaya devam edenler de bu eylem karşısında yer alarak tepkilerini göstermelidirler

Bugün, Kutsal şehrimiz Kudüs’ü Yahudi-Siyonist İsrail’e başkent arzusunu açığa çıkartan ve destek veren Hıristiyan ABD’nin Başkanı Donald Trump’ın kararı gelecekte kendine ve ABD’nin başına büyük belalar getirecek, problemler oluşturacaktır. ABD aklı selimleri erken davranmazlarsa yarın çok geç olabilir.

Kudüs tarihi ve içerisinde barındırdığı değerler ile dünya dinleri için büyük önem arz ediyor. Kudüs, üç din için (İslam, Hristiyan, Yahudi dinine mensup olanların) ortak kutsal öneme sahip olduğu merkezdir. Müslümanlar için önemi, ilk kıble olması, miraç hadisesinin gerçekleştiği yer oluşu. Hıristiyanlar için Hz. İsa’nın burada yaşamış ve rivayette çarmıha gerilmiş sayılması, Yahudilere göre ise İsrail kralı Davut ilk Kudüs şehrini tüm İsrail devleti için başkent kabul etmiş ve oğlu Süleyman ilk tapınağı buraya inşa etmiş olması. Kutsiyeti olan Kudüs ırkçı ve kan dökücü İsrail’in kontrolüne terk edilemez.

İsrail’in yayılmacı emelleri durdurulmalıdır. “Nil’den Fırat’a kadar” ideali olan “Arz-ı Mevut” İslamın ve dinlerin kaybına, insanlık onuruna ve ülkelerin bağımsızlıklarına, vurulmuş bir hançerdir. Kudüs’ü İsrail’in Başkenti saymak inançlara, toprak ve insan hürriyetlerine vurulan prangadır. Bunu arzulayanlar da işgalcidir. Bu işgal durdurulmalıdır.

Yıllardır Müslümanları birbirine kırdıran,1980’den bu tarafa 13 milyona yakın Müslüman emperyalist Batı, Siyonist ve ABD tarafından katledildi, bir kısmı da yurtlarından edildi. ABD, Batılı devletler elbette dostumuz ya da Müslümanların dostu olamaz. Gerçek dost, Allah’ın birliği ve resulün yolunda birleşenlerdir. Mücadele Müslümanlar için farzdır. Her an Hak-Batıl mücadelesi vardır ve kıyamete kadar sürecektir. ABD, Rusya emperyalist emellerinden vazgeçmezler ve emperyalizmin beyni Siyonizm olduğu unutulmamalıdır…

Kur’an-ı Kerim’deki “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez” (Maide, 51) ayetini ve sonra Müslümanların gerçek dostlarını işaret eden “Sizin veliniz Allah ve Resulüdür. Bir de inanarak namaz kılan, zekât veren ve emre uyanlar.” (Maide, 55) ayetlerini hatırlamak gerekir.

ABD ve İsrail gibi gözü dönmüşlerle savaşılırken pasif olunmamasını, onlara karşı onurlu ve güçlü olunmasını emreden Kur’an-ı Kerim “Onlar sizde sertlik ve üstün gayret görsünler. Bilin ki, Allah (kötülükten ve adaletsizlikten) sakınıp korunanlarla beraberdir” (Tevbe, 123) ayetiyle acizlikten kurtulmamızı emrediyor. Sonuç alacak olan inanç ve mücadeledir. Zalime dur diyecek Selahattin Eyyubiler lazım. Kudüs fatihi Selahattin Eyyubi Kudüs’ ü fethedinceye kadar başından siyah sarığı çıkarmamış kendine de gülmeyi yasaklamıştı.

“Esaret, cesaretin bittiği yerde başlarmış” Bizler İslam şuuruna ve ümmet bilincine, islamın şerefine sahip olursak gafletten uyanmaya ve İslam düşmanlarının oyunları bozulmaya başlayacaktır. Tavırlar lafla değil fiille gösterilmelidir. En kolay yapılacaklar arasında Tüm Yahudi malları boykot edilmeli, ticari sınırlama getirilmeli, Kudüs bağlantılı umre turları da iptal edilmelidir. “Yıkılsın İsrail! /Enkazını göreyim. / Sana ülke diyenin /Yüzüne tüküreyim. (Necip Fazıl)

Bu coğrafyada huzurun iki şartı vardır, Birincisi Amerika Orta doğudan evine geri dönmelidir. İkincisi, İsrail mutlaka işgal ettiği topraklardan geri çekilmeli, Filistin bağımsızlığına kavuşmalı ve Kudüs başkenti olmalıdır.

Türkiye mazlumların, İslam ve Türk coğrafyasının bahtıdır. Ortadoğu’da çözümün merkez üssü Türki’yedir. Sulhun ve barışın merkezi Türk devletidir. Türkiye tarihi, siyasi ve dini gücünün büyüklüğünü devreye sokarak İslamın şerefli bayraktarı olmaya devam edecektir. Kudüs’ün, Filistin’in hürriyete kavuşacağı günler yakındır. Kudüs’ün de Filistin’in de çözümü, Türk ve İslam dünyasının da hürriyeti, insanlığın ve Orta doğunun barışı Muhteşem, güçlü Türkiye ile gerçekleşecektir. Zafer yakındır. Zafer Hakkın ve Hakka inananlarındır.