Bir kadın masalı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Elini uzatıp bir sigara aldı kutudan. Çakmağa Uzanırken oturduğu sandalye tuhaf sesler çıkardı, bir an durdu ve
- her defasında gidip kırık sandalyeye niye oturursun ki ,
Diye söylendi sigarasını yakarken.
Karşısında ki sandalyeyi bir ayağıyla itip duvara yasladı ve iyice yerleşti kırık sandalyeye, ayaklarını uzattı. İstemsiz bir şekilde ayağını sağa sola sallamaya başladı.
Ha gayret! Az kaldı. Kafayı da yersin de kısa zamanda kurtulurum toptan senden! Diye geçirdi içinden.
Parmaklarının arasında ki sigaradan bi nefes çekti, yüzük parmağıyla baş parmağının tırnağını kazırken sinirlendi.
Mutfakta ki tüm detay tırnağına tutunmuş sanki.
Onu da umursamadan bi nefes daha çekti ve gözleri yarı açık panjurdan görünen ay ışığına takıldı.
Ağzında kan tadıyla yüzünü buruşturdu. Çatlayan dudaklarını kanatmıştı dişleriyle. Tadı ne iğrençti, ıyyyyyy!
Lavaboya gitmek için iceri girdi hole yöneldi. Bir yandan da ortalığı süzüyor, onu rahatsız eden her eşyaya dudak büküyor,
-ben bile fazlayım şu eve, hiç kırılmayın. Ben gidemiyorum bari siz gidin kurtulun burdan.
Banyoda asılı ayna bile ondan uzaktı daha ne bekliyordu ki hayattan. ..
İşaret parmaklarıyla göz altlarını sildi.baktı
-uzun zaman oldu dimi sizinle ilgilenmeyi bırakalı ? Yüzünde gezdirdi ellerini canı sıkıldı iyice
herşey kötü giderken sen nasıl iyi olabilirsin ki?
Dudaklarını büzdü, gözlerini kocaman açtı ve, ’hey ufaklık! nereye saklandın yine ama yaa !hadi gel sevmiyorum yokluğunu ’ diye seslendi gözlerinde gülümseyen çocuğu göremeyince. .
Ellerindeki mutfak artıklarını lavaboya akıtıp içeri geçti. Köşedeki koltuğa un çuvalı gibi devrildi.
’cık cık cık! Ne çirkin bi oturuş bu kızım! derdi annesi görseydi. Sanki inadına daha bi yayıldı, bacaklarını koltuğun başına uzatıp gözlerini kapattı.
Evin sevdiği tek haliydi bu sessizlik. Yalnızlığı asla sevmezdi eskiden, evet bi eskiden vardı hayatında yitip giden babasının hayatta olduğu ve onun meğerse hiç derdi olmayan eskidendi o. ..
Derin bir nefes aldı. Şimdilerde yalnız kalabilmek için gün doğmadan kalkıp eline ne geçerse üst üste giyinip balkona atıyordu kendini, nefes almaya. ..
Her sabah karşı inşaatta çalışan ustalardan birinin söylediği türküyü dinleyip eşlik ediyordu gülümseyerek kahvesini içerken. Bir kurabiye yada bir lokma ekmeği sigara altı yapip aceleyle yakıyordu sigarasını. Gözlerini kapatıp dinliyordu sadece dünyayı. Her sabah sevgilisi olduğu belli olsun diye düşündüğü zayıf kara çocukla ellerini sıkı sıkı tuttuğu kızın okula gidişini, servise her gün geç kalan melike’nin annesinin bağırışları başladığı zaman anlıyordu kendisinin de gitme vakti geldiğini. ..
Sonrası karmaşa kahvaltı hazırlıkları, büyüklerin uyanması, ortalık toplama vs..
Öğlen oluveriyordu hemencik.
Kapının hiç susmayışıyla devam ediyordu gün akşama kadar. .
Yorulmuyordu bile artık yahut hissetmiyordu onu bile.
Zaten uzun zamandır hiç birşey hissetmiyordu ya. .
Vazifelerini yapıp herkese gülümsüyor neşe saçarak dolanıyordu ortalıkta. Herkes ona hayran, o kendini hiç tanımıyor gibi yaparak ömür geçiriyordu.
Bazan aynanın karşısına geçip ;
Babasının nazlı kızı. ..diye dalga geçiyordu garip bir gülüşle.
Kendinden 10 yaş büyük ve iş gereği genelde şehir dışında hatta yurt dışında bir eş. Onun varlıklı ailesiyle beraber oturdukları apartman.
Tek başına bir yerlere gitmenin bile lüks olduğu ki onlara göre" ne gerek var bıraksınlar seni" den nefret ettiği bir hayatta, dünyanın en tatlı insanı olduğunu düşünen akrabalarıyla musmutlu biriydi o.
Ama
Görünen yüzüydü bu yaşam dediği gereksiz ve lüzumsuz şeyler topluluğunun.
Annesinin deyimiyle,
"Daha ne olsundu ki?
Varlıklı bir aileydiler!
Seni de çok seviyorlardı!
Bir dediğini iki etmezlerdi!
Daha ne olsun du. .......
Hiç!
...
YORUMLAR
Efendim, sizi tanımam etmem. Mahlasınız susku olduğuna göre çok sessiz bir insansınız. Bu konuda emin değilim ama öyle hissediyorum. Galat-ı meşhur, lugat-ı fasihten evlâdır efendim. Buna binaen yazmış olduğunuz metne gözüm kaydı. Fakat metine mi metne mi demek lazımdı pek şuur bulanıklığı içerisinde kaldım.
Bu değerli eserinizi slim mavi kutulu sigara ve yine açık mavi, saks mavisi mi diyorlardı çıkaramadım neyse öyle mavili fincanla selamlıyorum.
Bu arada kendime yaptığım süt tozlu nescafe gold midemi bozdu. Sanırım az rahatsız olduğum için uzatmak istemiyorum.
Beşer nisyan sıfatıyla halk edilmiş. Manevi şahsında her türlü zorlamalar karşısında ölümü düşünüp dersini almalı ki, kendi dünyası ona zindan olmasın. Asıl zindan çünkü kendi ruhunu kapsayan düşünceleri. Şaka bir yana her şey cidden gelip geçici.
' ...
Demek ki, her zorluğun yanında bir de kolaylık var. (Feinne me'al'usri yüsren)
Evet o zorlukla beraber bir de kolaylık var! (İnne me'al'usri yüsren)
Bu yüzden boş kaldığında yine kalk yorul! (Feiza ferağte fensab)
Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul! (Ve ila rabbike ferğab)'
çok doyum bazen başka şeylerin üstünü kapatır.- daha ne olsun du- pek çok şeyin önünde duran bariyer gibi.
dilaşup kuşu
(AYSIZ)
Laci hoş gelmiş.