Gizli sesim
iki kişiydik.
Ne olduğunu bilmeden konuşuyorduk. Aynı yemeği tadarken çok farklı lezzetler alıyorduk belki de. Sohbetimiz muhabbete dönerken anlıyoruz diyorduk.
Gerçekten anlıyor muyduk?
Gece anlıyordu mesela rüzgarını.
Güneş bilirdi yersiz bulutlarını.
Gökkuşağını yağmur doğuruyordu.
Yaşardı gökyüzü.
Gökyüzünü yaşatan çok şey varken.
Yaşardı gökyüzü kimsenin kendini yaşatmadığını sanarak..
Sen yaşa...
İnce iplerde dolaşarak yaşa olur mu...
Tutsan kopar, örsen zaman alır, bir kenara bıraksan küser.
Sen ince iplerde dolaşarak yaşa ama!
Ah bu küçük ince gönül ipi. Yemeğin tadını da unutturdu. Sohbet muhabbetimizin hangi satırında asılı kaldı? ...
Anlıyoruz diyorduk.
Anlıyor muyduk?
KÜBRA GÖK