- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÖZ HAKKI
İnsanlar bir çok konuda kendilerini haklı görür. Haklı değilse bile haklı çıkabilmek için çeşitli akıl cambazlıkları yapar da yine haklı çıkartır kendini.
İşin gerçeğine bakınca da asıl hakkın Hak tarafından verilen hak olduğunu fark ederiz. İşte işin en can alıcı noktası da burada. Peki, biz Allah’ın bize hak olarak verdiklerin nereden bileceğiz? Elbette eğitimle olacak bu. Özellikle de aileden alınan eğitimle…
Neyin günah, neyin sevap olduğunu ilk önce annesinden, babasından öğrenecek çocuk. Neyin hakkı olduğunu, neyin hakkı olmadığının öğrenecek. S
Çocukluk yıllarımda sokakta oynarken bir dikiş iğnesi buldum. Rahmetli annem de yazma oyalardı. Çocukluk aklı işte, iğneyi aldığım gibi anneme götürdüm. Ben annemin sevineceğini düşünürken annemin ilk tepkisi :”O iğneyi nereden aldın?” diye çıkışmak oldu. Bulduğumu söyledim. Nereden buldunsa oraya bırak, dedi. Bir güzel de azarladı beni. O gönden sonar asla dışarıda bulduğum bir şeyi almadım, eve götürmedim. Çünkü artık biliyordum ki, öbür dünyada bu nesneler bir bir kızıl kor olup etlerime yapışacak.
Bu hatıramda da olduğu gibi öz olarak alınan bu eğitimin üzerine okullarda devam edecek, kendi araştıracak, vicdanına danışacak ve doğruyu bulacak. Ve ondan sonra da karşınıza çıkıp size “GÖZ HAKKI” demeyecek.
Bir bağın yanından geçerken bağdan bir elma kopartan ve iştahla yiyen gence soruyorsunuz, neden aldığını. İşte bu cevapla karşılaşıyorsunuz:”GÖZ HAKKIM VAR BENİM:” diyor. Her geçenin bir göz hakkı olduğuna göre o bağın, o ağacın, bakım yapanın hakkın ne olacak ? Eğer elma ağacı sizin olsa her geçenin bir elma göz hakkına riayet eder miydiniz?
Bakın, işin aslı şu: bizim insanımız çok cömerttir ve Allah’tan da korkar. Bir ağacı olan, bir bağı olan meyve hasadından sonra çevredekilere, belki canları çekmiştir, belki alacak kadar paraları yoktur, diye karınca kanarınca ikramda bulunur. Bulunduğu bu ikrama da göz hakkı, der.
Bilmem duydunuz mu? Eski Osmanlı konaklarında zenginler özellikle iftara fakirleri çağırır, yemek bitip de giderlerken de, siz gelip benim soframda bulundunuz, benim verdiklerimi dişinizle hallettiniz, dişinizle bana da çokça sevap kazandırdınız diye “diş kirası” adı altında harçlık verirlermiş. Buradaki yaklaşım tamamı ile ince düşünceden gelir, bizim yüce milletimizin ve dinimizin bir güzelliğidir. Siz şimdi çıkıp sizi yemeğe davet eden birine ziyafetten sonra diyebilir misiniz ki: “Hani benim diş kiram?”
Öyleyse, başta da dediğim gibi neyin hakkımız olduğunu önce bizim bilmemiz, sonra da çocuklarımıza anlatmamız lazım.
Göz hakkı diye bir şey var tabi. Ancak göz hakkı alınmaz, verilir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.