- 498 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OSMANLI VE BAYRAM – III
Osmanlı’da bayram resmi olarak ve halk kutlamaları şeklinde iki ana başlıkta incelenebilir.
Elbette bayramın dini, sosyal ve kültürel yönleri ayrı ayrı ele alınırsa söylenecek çok şey çıkar.
Ancak bu günkü yazımda ben sadece Mehter Takımı’nın bayram kutlamalarındaki yerine değinmek isterim.
Mehter geleneği, Osmanlı’nın Kurucusu Osman Gazi’ye Selçuklu Hükümdarı’nın verdiği berat ve sancakla başlamış, 1826 yılında Yeniçeri ocağının kaldırılmasına kadar sürmüştür. Yani yaklaşık 550 yıllık bir gelenek oluşmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılında Sultan Reşat döneminde, nostaljik olarak tekrar Mehter Takımları tarih sahnesine çıkarılmışsa da, Cumhuriyeti müteakip Osmanlı kültürünün tasfiyesi meyanında, mehterin de yasaklandığını görüyoruz. Hem de müzelerden bile çıkarılması şeklinde…
1950 yılından sonra tekrar nostaljik olarak ve bir kültür çeşitliliği şeklinde, mehter takımlarının kurulmaya başladığını görüyoruz.
Bu gün ise hem Kültür Bakanlığı, hem de muhtelif kuruluşlarca mehter takımlarının çoğalmaya başladığını görüyorsak da, bu konuda yozlaşmaların olmasından da endişe etmekteyiz.
Mehter resmi bayram kutlamalarının vazgeçilmez bir ögesi olagelmiştir. Sarayda yapılan kutlamalar hep mehter eşliğinde yapılmıştır.
Halk kutlamalarında ise, salon ve meydanlarda mehter konserlerinin önemli bir yer tuttuğunu görürüz.
Mehter ayrıca ramazanların da vazgeçilmezleri arasında bulunmaktaydı. Sahur ve iftar vakitlerini haber vermek için mehter takımının verdiği konserlerden yararlanıldığını biliyoruz.
Örneğin sahur vaktinin girişinden sabah namazına kadar, mehter konserleri büyük meydanlarda devam ederdi.
Mehteri sadece kutlama amaçlı düşünmek eksik olur.
Mehter bir savaş aracıdır da.
Seferlerde cepheye en önce mehter takımları gider, cenk havasını oluşturur, savaş boyunca hiç susmazdı. Savaş alanını en son terk eden de yine mehter olurdu.
Davul ve zurna adedince “kat” sayısı ifade edilirdi. Bazı seferlerde 64 kat mehter kullanıldığı kayıtlarda vardır.
Böyle muhteşem mehter takımlarında köslerin büyüklüğünü Evliya Çelebi “Ters çevrilmiş hamam kubbesi kadar vardı…” diye tarif etmektedir.
Aslan derisinden yapılmış böyle büyük kösleri ise deve veya fil katarları taşırdı.
Zaferlerin kazanılmasında mehterin rolü, gerçekten inceleme ve araştırmaya değer bir konudur.
İstanbul’un Fethi’nde ve 1695 yılında kazanılan Lugoş Zaferi’nde başrol mehter takımının olmuştur. Bu konuda ilerde inşallah bilgiler sunmaya çalışırız.
Son cümle olarak diyebiliriz ki, mehter muhteşem Osmanlı Medeniyeti’nin her alanda bir sesi olmuştur.
Hayırlı bayramlar efendim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.