- 693 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AZAT!...
Adı aşk olunca O bıraktığı hasarın boyutunu çok iyi
analiz etmek açısında son noktayı bağlama noktasından
tekrar edip, hatalarını gözden geçirmeli ;.ve ya sonraki bir
tekrarın olması halinde nasıl davranılır bir nevi açıkları
kapatmaya tedbir alınması bakımdan önemlidir bütün bunlar..
Asıl önemli olan şey nedir biliyor musunuz?
Her açıdan yaşananları algılamanın yolu tek taraflı dü-
şünmemede geçer. Çünkü yaşananlar dediğim gibi, hasar
boyut direk ateş kızıllığına varmadan kül halini alır. En
ufak bir kıvılcımda siz sizinle mahrum edebilme Şanslısı
olabilme özeliğini kayıp edersiniz
Bundan dolayıdır ki! Biz konumuzun bütün nedenlerine
aşama aşama yaklaşalım. Tabi ki evrenin genel yapısı
ile alakalı gözle görülmeyen o ışık gücü ile karşımıza suya
sabuna dokunmadan çıkar.
Bu arada ise hakikatte el ve göz temasın da olman olanaksız
gibi. Aslına bakarsak aşk güzel bir şey acı yanı bunun
neresinde sorusu apaçık ortada.
Lakin bunun bir canlıya yansıması o kadar ilkel ki! Ve
bunu ilkel bir Şekilde yok oluşunu his edemeyiz bile. Çünkü
İnsanın yapısında ve temel taşları oluşturan büyük bir
enerji hâkimdir. Ama bu enerji bazen o kadar birbirinden
yüksektir ki! Her iletişimde kendi içlerinde irili ufaklı par-
çalanmalar yaşanır. Aynen süngerin suyu çektiği gibi içine
emer emer tükenme noktasına kadarı ile kalsa iyi, Eksilen
tarafa fazlalığı olan tarafa kendini bir türlü anlatmaz. Ve
haklıyken suçlu duruma da düşmesinie bir anlam verememesi
de var.
Yaşamın bir bölümünü eksilirken diğer bölümü inan ki
iki kişilik arasın fena halde sıkıştığına şahit olabilirsiniz.
2
Sevgili arkadaşım Mine Kızıldağ zaman zaman özel
hayatımda yaşadığım o gel gizleri çok iyi biliyor. Sağ olsun
desteğini hiç esirgemez benden. Elinden geldiği kadarı
çözüm arar daha rahat bir şekilde yaşadıklarımın ağır hâ-
kimiyetinden kurtulmam açısını dışaradaki birinin gözü ile değerli
kılar. Ondaki enerjiye hayranlığımı keze yenilmek isterim
sizinle.
Mine Kızıldağ’ın bir gün hiç unutmam izlemem için
bana bir yaşam koçunun videolarını göndermişti. ilk başta
izlerken eften püften şeyler bunlar deyip, kısaca anlatımları
pek samimi bulamadım. Her seferinde aman! Bunları bende
biliyorum havasına girdim. Bilmek öğrenmememin
önüne geçtiği yanılgısına çok daha sonra düştüğümü anladım.
iki duvar arasına sıkıştım canım acıyor sesimi bir tek
kendime yükselte biliyorum. içimdeki volkan gidikçe bü-
yüyor büyüyor her an karşımda patlayacak bir durumda.
işin garibi o ki! Zararımı telafi edeciğim kişi ve kişilerle
hiç alakam da yok.
Her şey cevapsız biçimle dizi döven o kavgadayım
hangi anıma dokunsam ellerimde tuzla buz oluyor… dedi-
ğim gibi bir kendi kendiliğime sesleniyorum.
Kafam meşgül cevap vermek yerine beyinim kilitlenmiş
ve ruhun uyku halini seçmekten başka çarem yokmuş
gibi. Kim kırdığa inat oturduğum yerde uyukluyorum. Her
bir sorunum çözümsüz… Yani kısaca kolayı seçtim bilerek
bilmeyerekten olsa da.
Mine Kızıldağ tarafından bana yine öyle bir sabah tekrar
cep telefonuma diğerlerinin tam farklı açıdan ele alınan
bir video daha geldi.
Evde yalnızım her halim müsait tam pes etme noktasındayım…
Beni bana geri getirecek bir cümlenin yoklu-
3
ğuna yanıp kavruluyorum o adamla ne düşündüm bilmeme
noktasındayım
Kayıp edeceğim bir şeyim yok hemen açtım videoyu,
karşımdaki sıcak bir yürek gayet sakin sevecen bir adamdı.
Dinlemeye başlar başlamaz biraz rahatladım samimiyetine
inandım inanmak zorundayım
Neden mi? sağım solum soru işreti kısaca yaşamım
hakkında doğru kararlar alamıyorum.
Her neyse videodaki kibar beyefendinin yapmamı istediği
oturma şekil ve sözcükleri takip ettim. Demek ki teslimiyet
hazırdı ruhum gözlerim kapalı karşımda yaşadıklarımla
alakalı kişiler sıraya girmiş ve kimin bendeki enerjiyi
tükeniğine dair bir kanıt peşine düştüm bu sefer.
Önce ailemden başladım. Hepsini bir bir iyi tarafıma
eledim.
Çünkü ailemle iletişimin o kadar sorunsuz ki iyi bir evlat,
kardeş, bacı, abla, hala, teyze en mühimde anneyim.
Ayakaltında dolanan bir kişi kaldı; hım! Ben bu
adamı 16-03 2017 tarihinde ışık çemberimin içine aldım.
Onu çok iyi tanımıyorum onun kendini anlattığı kadar varlığına
hâkimim.
Onunla alakalı doğru kararlar almak adına bir adım ileri
bir adım geri gelmişim. Onunda bende farksız olmadığını
da biliyorum sevmek yerine hata bulma savaşına girmişiz.
Kazananda yok bu arada. Kaçışlar kaçışları takip etti?
Durma vakitti tehlikenin ayak seslerini kırmak yerine
usulca önüne küçük engel demiyelimde! Minik çizgileri
çekmek mantıklı olacağını düşündü ve hemen oracık da
beklentilerimi sıraladım içimdeki o sese.
Beklentimin karşılığında oluşan değer figürüne baktım…
4
Yok, böyle bir şey ben yaşıyorum; ben oynuyorum tek
kişilik seyircim ise o adamdı. Kurulmuş ışığı loş odanın
köĢe koltuğuna yüzü korkunun sağ kolu gibi yüzü asık rengi
soluk ışık yüzüne doğru eğildikçe pancar suyunda yı-
kanmış adeta kıpkırmızı idi.
Elinde sigarası boynuna uzun maviye yakın bir kravat
takmış. Üstü çıplak sadece kemersiz diz kapağına doğru
beyazlaşmış bir kumaş pantolonu vardı.
Çok rahat tavırlar içerisinde benlik bir sorun yoktu hani
vücudunun beni etkileye cezbeden bir çekiciliğinin yokluğunu
rahatça anlatıyorum gözlerime.
Tepeden tırnağa izlemeye devam ediyorum birden boyunun
kısalığından olsa gerek ayakları on, onbeş santim
boşlukta sallanmasına takıldım…
O su yeşili gözleri ile sürekli hareket halinde olduğu
hissini verme çabasındaydı. Konuşması Kürt aksanılığı ve
bunu beli ettirmemek içinde yavaş yavaş cümleyi taneleyip
konuşurdu… Nefesini şişirip çok iyi beceriyordu. Dikkatimi
başka tarafa çekmeyi. Fakat arada bir odanın duvarına
doğru süzülen gölgemi takip ediyor. . Bense onu takip eder
gibi görünüyorum. Olurda içimdeki benliği avuçlarına alıp,
bir ömür kendine esiri haline getirir ve benim bundan kurtulma
şansını asla yakalayamam fikrine sabitlenmiş… Hele
ki şu dakika benim için önemli olan benim ondaki boş
enerji küpünün doluluk oranı hesaplayamamışlığımdı.
Korkum bedenimle inanılmaz refleksler gösteriyor. Sol
gözümün damarları kalınlaşmakla beraberinde birden incelip
kopma noktasına geldiğini his ediyorum
…Ona beli etmem gayretim kalp atşlarımı fena halde
hızlandırıyor. Bir ara duracakmış gibi oldu. Ama çabuk
toparlandım. Hayal gücüm beni oradan alıp bir köle pazarına
götürdü. Her ıraktan kadın erkek ve çocuklar var. Elle-
5
ri kalın paslı zincirler ile arkasından bağlı, burnu para kokusunu
almış tacirler uzun siyah elbiseler içinde. Bir tarafta
ise avuçlarını ovuşturan alıcılar durmakta idi. herkes birbirinin
yüzünde düşen korkuya bakınıp başlarını önlerine
eğiyordu.
Tek tek satış başladı kim kimin kolunda tutuysa alıp
gitti. Uğultunun dağıldığında daha iyi fark ettim oracıkta
bir ben kalmışım… Alıcım yok belki haftaya denilir sesi
kulağıma ilişti… Sağa sola çekiştirilen gölgemle yerde
sürünmenin yanı sıra… Nereye gidildiğine dair bir fikrimde
yoktu o an.
Kendime ayık halime geldiğimde o adamlar çöl kanunlarını
iyi bildikleri için oracıkta ölüme terk ettiler beni suyum
yok güneş tam anlımın ortasında patlıyor. Sesimi yükseltmek
birine duyurma gibi şansım yok ve ne zaman sonra
bilmiyorum.
O bilinmez yerde uyuya kalmıĢım çığlıklarımın gözya-
şımın çaresizliğinde… Başım fena hale ağrıyor. Kaskatı
bütün bedenim başım kaldırdım güneş aynı güneş hiç gitmemiş
beni bekliyor ne kadar sadık değil mi bana dedim…
Az biraz doğruldum yerimde. Rüzgâr yalın ayak eserken
çıngırak sesleri kulağıma geliyor ama gittikçe yakınla-
şıyor bana doğru… Ne kadar kocaman açtım ise gözlerimi
biri geliyor fakat gölgemsi yüzünü seçemiyorum. YakınlaĢ-
tıkça bedenimin küçülmesi de bir oldu ve yine o adam yü-
zünü peçelerle sarmış bense onu nereden tanıdığım hatırlamaya
çalışıyorum. Ellerini uzatınca orta parmağının kesikliğinden
tanıdım. Işık çemberime girme lütfün da bulunan
adımın ta kendisi idi.
Tek cümle etmiyor baş ve göz mimikleri ile elini bana
doğru uzatıp bana gel demeye çabalıyordu. Fakat ben çok
6
küçük bir çocuğum Ģimdilik anneme ihtiyacım var demekte
istedim beceremedim bir türlü anlatamadım
Bu adam beni nereye götürecek ne iĢine yaracağım fikir’i
ile içim içimi yedi.
Ama çölde ise kalamam ki susuz rüzgâr kum güneş ve
ya herhangi bir canlıya akşam ziyafeti olurum… Kadercili-
ği pek önemsemem iki seçenekten birini seçmem lazım.
Kim bilir hafta ya çıkar bir talibim ve satışa oturan kirli
emelleri için beni alıp gidecekler…
oooooof bu nasıl işkence böyle nasıl dönerim sevdiklerimin
yanına biliyorum… Kusursuz bir hayalde kuramıyorum.
Ama o adam hiç vaaz geçmiyor benden sanki cennetten
bir köĢe yüreği bana gel gel diyor…
Ayaklanmam gerek ya da onun gelip beni kaldırması
gerek ne kadar yüreği akla örtük hiç düşünmüyor bedenimin
asırlardır taĢ kesildiğini kadınlıktan bir çocuğa nasıl
dönüştüğüm.
Oooof! Cam arkasında yağmur sevdalısı sanki beni olduğuna
düşündüğüne görüyor bu adam… ĠĢte buda beni
kızdırıyor küfürbazlığa kadar gitmem ne kadar ayıp hiç
yakıĢmadı bana öncesi sonrası
Ortalık bir sis kaplaması ile hafif bir dokunuş omuzlarımda
Ve daha önce bulunduğum aynı odadayım o karĢımda
aynı şekil oturuyor gidişimi her halde anlamdı ve ya anlamak
istemdi…
Boş ver anlamsın zaten o kork bir adam yenilginin dozunu
kaçırırsam bu sefer hepten kazanacak beni… Emirlerine
Bidat eden bir cariye misalli vakte ufalanıp kalacağım
onun yanında…
Ve bana ait olan şeyleri alma vakti bir hayli cesaretlendim
içtiğim suyun azizliğinde olsa gerek
7
Niyet ettim önce benim ona verdiklerim bir bir almaya
başladım. Gerçekte her şey havada tek tek bana geri dönü-
yordu…
Odanın sıcaklığı yerini serin bir havaya bıraktı… iliklerime
kadar doydum benliğime ve bu sefer bende ona ayrılmış
olan anılar iade etme vakti geldi
Hadi zeri ver gitsin onu ona dedim.
O inatçı almak istemiyor. Kulaklarımda sürekli hayır!
Hayır, gitme sesleri ile çınlıyor. Ben bütün sınırları yıkmış
ülkeler işgal ediyormuş gibi içim kıpır kıpır. Hadi bütün
aksiliğimle ona ait ve ne kadar anım varsa yüzüne yüzüne
doğru fırlattım
Al ve git al ve çık hayatımdan diyorum…
Temizlik bitti her şey bembeyaz ben yıkadığıma kendimden
öyle ki emin oldum.
Gerçeklerin kokusu bana doğruldukça rahatlıyorum
rahatlıyorum… Yeni ıĢık enerjime sahibi benim… Hep ben
olacağım… Demeli ben gibi))
TEN SICAKLIĞI…
Seneler önce iĢ yerimde duygusal bir şeyler yaşama
çabasında olan burcu ve Samet Bey vardı. ilişkiler gayet
normal bir seyirde gittiğine şahit oluyorduk. Başkasının
mutluluğu bile insanın yaĢamsal duygularını rahatlatıyor ve
ben öyle düşünen biriyim. Herkes böyle düşünmeye bilirde.
…bu çok sürmedi ikisi birbirine karşı görünmezi oynamaya
baĢladılar. Gözleri sevinçlerini hayallerini acıma-
8
dan kırıp döküyor of nasıl bir durum… Üçüncü şahıslar
olarak olaya pek müdahale edemiyorduk.
Sadece onları dinliyor başka arkadaşların arasında ge-
çen böyle durumların benzeĢmelerinin örnekler verebiliyorduk
…asıl mesele ikisinin kafasında oluşan soru işretlerini
ufak bir düĢünce teması ile bula bilmelerini bekliyorduk
Yok, iletişimleri şikâyet boyutunu açmış yeni vizyona
girmiĢ Oscar adayı olan bir film gibi mısır alıp koltukları-
mız kurulup izlemek mantığı her şeyden önce bana çok ters
dayanmıyorum kısaca
…önce melikeyi alıp konuştum kadın beklentisinde
haklı sonuna kadar… Bakın yüreğinde taşlaşmaya sebep
olan sahiplenme duygusu bunu doğal olarak yaşmak istiyordu
ki hakkı yani
…ufak bir örnek verdi
Mesela söz bu gün burada bulaşacağız… O gün gelir
adamda hiçbir ses yok kızcağız yine kendini tutamaz onu
arar. Kısa bir konuĢma sonrası halen plansız bir adam kar-
şısında…
Tamam, bekle geliyorum saatler geçmek bilmez telefon
olayı kapsam alını dıĢında
Bu kadına en fazla trafik bahane olur yarım saat gecikirsin
ve gelir özür dileme nazeninde bulunursun ve adı
üstünde beklenti…
Kadın günün tamamını onunla geçireceği ana kurmuş
ve o halen yok küçük bir mesaj telefonuna gelir ’ iş yerinde
kimse yok ben gelmiyorum’ o kadar çiğ kalmıĢ ki nezakette
eve git bile demiyor…
Kadıncağız o sinirle evine döneme yollarına bakar yapacak
başka bir şey yok çünkü
9
Herkesçe bilinir ulaşım koca kentte malum kaç sokakta
silinip kaçanı yazılırsın onu yaşayan bilir dediğim gibi her
neyse saat dokuz evine varır fakat adam halen tek bir mesaj
yazmamış yani bir özür adına’ canım eve vardın mı? Merak
ediyorum seni ’dese olay bir şekilde esneyecek…
Kişisel bir savaş hali başlar adı güvensizlik önemsiz
biri olma koduna girer. Burada melikenin anlattığı buna
benzer çok şeyler var… Ne yapabiliriz sorusu bana gelince
yüz yüze konuşmanın daha mantıklı olacağını söylemekten
başka bir yol bulmadığım anlatım… Ve Samet ucuz söze
paketlenmiş bir senaryosu var zaten onula konuşmak için
çok acele etmedim onun açısından bakmam için iyi bir anı
kolluyordum. Bu konun dinlemecisi olmak kadar seyircisi
olmakta üzüyordu artık beni…
Bir hafta sonu Samet’di, bahçeli evlerde bir kafede tek
başına otururken buldum. Kısa bir selamlaş hal sormadan
sonra kendiliğinde melike ile arasında geçen onca Ģeyin
muhasebesine başladı.
Sorunun büyük olduğunu çözemediğini söyledi bense
dört yıl önce yazdığım deneme romanındaki gül ve Mehmet
karakterinden söyle bir örnek verdim onların ilişki
bunlarınkine benzer ama burada tek fak Mehmet çok yü-
rekli konuya hâkim bir hafta sonu gül alıp çocukluğunun
yaĢadığı eve götürür saatlerce sen onu dedin ben bunu dedim
dişmesinde öteye gidemiyorlar ve Mehmet diyor ki gül
senin sesini duyunca bana aitsin resmine bakınca bana aitsin,
gölgenin bir sahibi ben his var bende fakat senle yakınlaşmıyorum
bırakamıyorum da zaman zaman yanlış aradım
oyunları işte tesadüfen geçtim gibi şeyle de yaptım bunun
çözümü nedir Allah aşına anlat bana
10
Gül kahvesinden bir yudum içtikten sonra usulca
sandelyeden kalıp mehmet’in elinde tutması ile içerideki
yatak odasına gider… Mehmet derki soyun ve yatağa gir
Mehmet sen delirdin mi? der ben seni bunu için buraya
getirmedim sakın bu kadarına da pes yani
Gül soyunmaya baĢlar ve yatağa geçer Mehmet onu izlerken
aşkın kalbi hızlı hızlı çarpıyor gül yapma ben seni
kullanmam der. Gül halen yatağa gelmesinde ısrar eder
Ya sen gel
Mehmet gömleğin pantolunun çıkarı sadece üstünde
bir donu kalır yatağın ucuna gelir sevdiği kadının amacını
ne olduğunu anlamaz ve sonuç yatağa uzanır gül ile aynı
yatakta gül derki sadece sarı bana
iki bedenin arasındaki sıcaklı öyle güzelmiş ki birkaç
dakika sonra gül derki Mehmet bizim eksik yanımız işte bu
yürek sıcaklığıdır. Yani kısaca yürek sıcaklığı olmayınca
söz aynen bir kursun gibi ya hedefi vurur canınızı acıtır ya
da sağ solunuzda geçip kendini anlamsız kılar…
ġadiye GÜRBÜZ
(denemeler)