- 837 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AÇLIK SINIRI
AÇLIK SINIRI
“ 100.000 Rotterdamlı açlık sınırında yaşıyor. ” (*)
Bu durum insanın aklına, bunlar Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan kabilelerden mi bahsediyorlar? sorusunu getiriyor. Kim bunlar? Sociale Dienst’ten ödenek alanlar mı?
Makale: Mustafa Toga / 2007
Hayır…! Kamuoyu araştırmasına göre çalışanların büyük bir çoğunluğu da buna dahil.
Sosyal Demokrat İşçi Partisi ( PvdA ) sözcüsü; ‘ Belediye yönetimi önümüzdeki 4 yıl için ekstradan fakirlikle mücadele için 14 milyon euro bütçe ayıracak ’ diyor. Diğer yandan ise hükümet büyüme hızının % 5 olduğundan bahsediyor.
Sokaktaki insan ise aynı kanıda değil. Bu büyümenin farkında değil ya da faydasını görmüyor.
600.000 nüfuslu Rotterdam’da ~ banliyölarıyla birlikte 1 milyon 150 kişi~ ve bunun 100.000 kişisi açlık sınırındaysa, 16 milyonluk Hollanda’da ne kadar var, kimbilir?
BİR ELİ YAĞDA, BİR ELİ BALDA
1960’lı yıllarda babalarımız Hollanda’ya gelirken kimbilir neler düşünmüşlerdi. Bu gurbet ellerde çalışacaklar, üç beş kuruş biriktirecekler, bir eli yağda bir eli balda yaşayıp gideceklerini mi hayal etmişlerdi acaba?
Aslında çok uzağa gitmemek lazım. Bundan 10 yıl öncesini hatırlarsak zengin-sosyal devlet olan sömürgeci İngiltere gibi Hollanda’da da hayat şartları çok yüksekti. Şimdiki gibi insanlar ay sonunu nasıl getireceğiz diye kara kara düşünmezlerdi. Nisan ayı gelince yavaş yavaş izin hazırlıkları başlardı. Hatta kumaş almak için Türk ve Fas’lı kadınlar pazarlara hücum ederlerdi. Memleketlerindeki hısım akrabaya- eşe dosta götürecekleri en makbul hediye idi Avrupa’dan götürülen kumaşlar.
Rotterdam centrum-pazarında 47 yıldır kumaş satan Jan ve Yvonne LADAGE çifti; ‘ Bundan bir kaç yıl öncesine kadar izin mevsimi yaklaştığında tezgahın önü müşteriden geçilmezdi. Kadınlar kumaş almak için sıraya girerlerdi. Bazen “ ben senden önceydim, hayır anam…! sen benden sonraydın ” diye münakaşa edenler dahi olurdu. Şimdi ise bırakın sıraya girmeyi bazı günler sinek avlıyoruz ’ dedikten sonra tezgaha gelen müşteriye istediği kumaşı kesip itinayla paketleyip verdi. ‘ Gördüğünüz gibi vatandaşta para yok, eskiden böyle cimri cimri kumaş mı alırlardı? Ekonomik sıkıntı pazarlara da yansıdı, böyle giderse bir çok esnaf kilit vuracak’ dedi.
Başında Fransız usulü sekiz köşe kasketi, elinde alışveriş çantası pasaja doğru yürüyor. Her halinden emekli olduğu belli.
Pasaja girince duvara yaslandı, bir ¨ oooh…! ¨ çekti. Elindeki çantayı yere bıraktı, pantolonun cebinden mendilini çıkarıp terlemiş olan ensesini silmeye başladı.
Ben de kaşar peyniri ve süt almak için süpermarkete gidiyordum.
Yanına yaklaştım ‘ Hallo’ dedim.
‘ Türk müsün? ’ dedi.
‘ Evet ’ dedim. ‘ Yoruldunuz mu? ’
‘ İhtiyarlığın gözü kör olsun oğlum, yoruldum ’ dedi. Sanki oracıkta bir sandalye olsa bir ömür boyu oturacak gibi bir hareket yaptı.
‘ Amca, siz de mi alışveriş yapacaksınız? ’
‘ Öyle ’ dedi. Boğaz... durmuyor işte. ALDI’ya gidiyorum.
‘ C1000 Markette daha çok çeşit var’ dedim.
‘ ALDI Market daha ucuz. Kesemize neresi uygunsa oraya gidiyoruz işte. Bu zamanda emeklilik parasıyla geçinmek kolay mı? ’ diye içindeki kırgınlığı belirtti.
Ahmet BAYRAM, Manisalı. 1964 yılında gelmiş. 30 yıl kaynak operatörü olarak çalışmış. Hanımı ise 2 yıl önce vefat etmiş. 7 evlat 4 torun sahibi.
‘ Hollanda’da ekmek aslanın ağzında artık. Geçim zorlaştı. Nerede eski günler. 50 guldenle şu çantayı dolduruyordum şimdi 50 euro ile dolmuyor. Maaşlar yerinde sayıyor. Herşeye % 100 zam geldi.
‘ Emeklilik aylığı yetmiyor mu? ’
Acıyarak baktı bana. Yüzündeki çizgiler bir anda onun yaşam haritasına dönüştü sanki. Bilmeden amcanın bir derdine parmak bastığımı anladım. Benimle konuşurken sesi titremeye başladı.
‘ Güldürme beni! Emeklilik fonu primiyle beraber ayda 904,56 euro alıyorum. Ev kirası 435, gaz, elektrik, su 138 , telefon 25, sağlık sigortası primi 102 euro, gördüğün gibi kesile kesile elim de kaç kuruş kalıyor ki. Sigaram yok, içkim yok, arabam yok, aşırı masraf dersen hiç yok. Yine de üç yıldır izine gidemiyorum.’
AL GÖZÜM SEYREYLE
Açlık sınırındaki insanların çoğunluğunu göçmenler oluşturuyor. En sağlıksız evlerde onlar oturuyorlar. İşsizlik oranı en yüksek olan yine onlar. Eğitim öğretimde ise belki bilinçli olarak geri bırakılmışlar. Bu işin sonunu pek hayırlı görmüyorum. Bir sosyal patlama olursa şaşırmayın…!
Aşağıdaki rakamlara bakarsanız karamsarlığımı anlarsınız.
İstatistiklere göre 2005’deki 670,000 olan işsizlik oranı 2007’de 412,000 gerilemesi olumlu bir gelişme. Lâkin göçmenlerin işsizlik oranında hiç bir değişiklik yok.
Bunun yanı sıra, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığının (SZW) 01.01.2007 tarihinden itibaren geçerli olan asgari ücret açıklaması şöyle:
- 23 yaşında ve daha büyük çalışanlar için belirlenen aylık asgari ücret net 1.117,00 euro ~ brüt 1.300,80 euro ~.
Gelelim Sociale Dienst’ten geçim yardımı alanlara. 21 ile 65 yaş arası ödenek alanları üç kategoride inceleye biliriz. - Evliler/Beraber yaşayanlara ödenen aylık net ödenek 1.176,00 €
- Çocuklu tek başına yaşayan ailelere 823,00 €
- Bekarlara ise 588,00 € ödeniyor.
Ekmek 1,48, domatesin kilosu 3,75, ev kiralarının ise ortalama 450,00 euro (**) olduğu günümüzde 588,00 euro ödenek alan bir kişi nasıl geçinir?
‘ Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde…!? ’ Bu şarkı yoksa Hollanda’nın bu günleri için mi yazıldı?
...............................................
(*) De havenloods
(**) Gelire göre kira yardımı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.