- 686 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNDEN KALANLAR
Kapkaranlık bir sokağa girdim. Etrafı aydınlatmak ile görevli sokak lambalarının cılız ışığı vardı sadece. Bir de onun beni kendisine çeken sesi vardı. Karanlıklar arasında bir tek onun sesini seçebiliyordum. Ses o kadar yoğun ve tatlı tatlı kalbime işliyordu ki bir an kaybetmekten korktum. Sese doğru adımlarımı sıklaştırdım.
Ses beni kendisine çekmesine rağmen benden uzaklaşıyor gibiydi. Adım attığım bir adıma karşılık iki adım geriye gidiyordu sanki. Bunu iki katına çıkarmayı denedim ise de başaramadım. Ona yaklaşma düşüncesini fark etmiş olmalı. Bana bunu neden yapıyordu?
Ses giderek yerini gözlere bırakıyordu. Kendisini aydınlatmaktan aciz olan ayı bile aydınlatan gözlere... Yaklaşmaktan korkmaya başladım. Gözlerinin saçtığı ışıktan faydalanmak isteyen nesneler ilişti gözlerime. Ne mutlu onlara! Onlar bile benden daha yakındılar ona.
Aramızda herhangi bir bağ olmamasına rağmen beni kendisine çektiği güçlüğüne şaşmamak elden değildi. Yaklaşıp geri çekilmenin bana verdiği cesaret ile iki adım atmayı denedim. Tökezlemekten korkmama rağmen bunu başarabilmiştim. Ne çare ki adım attıkça ağzından çıkan kelimeleri düşürüyordu. Dudaklarının titrediğini hissedebiliyordum. İkimiz buna hazır değilmişiz gibi titriyordu dudakları. Öyle miydi acaba? Hazır değil miydik?
Aramızda yaşanan onca şeyden sonra ne diyebilirdim ona? Seni seviyorum lafı o kadar çok kirlenmiş ve bayatlamıştı ki bunu söylemek bile bir tuhaf kaçacağına inanıyorum.
Olduğum yerde durdum. Ayaklarımın altında dünden kalma yağmur birikintisi ve içinde onun gözleriyle aydınlanan ayın yansıması, kulaklarımda içime işleyen sesi vardı. Parmaklarımın arasında parmaklarımı yakmaya yemin etmiş bir sigara…
Dünler ne kadar çabuk unutuluyordu böyle? En büyük korkum buydu: Sokak ortasında iki yabancı gibi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.