- 794 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İki Kadın Bir Bebek
Sabahların ilk ışıklarıyla okuluma erkenden gidebilmek için yatağımın beni kendisine çeken yorganını üstümden attım. Yorgan ile beraber yorgunluğumu da yatağımın kenarında bırakıp kalktım.
Sadece ben miyim sabahları kahvaltı etmeyen acaba? Uzmanların sabahları kahvaltı etmeden dışarı çıkmayın önerilerine ne demeli? Çok sağlıklıymış. Bana ne bundan. Hiçbir zaman beceremedim ilk uyandığım zamanlarda kahvaltı etmeyi. Birkaç lokma yemek bile bir işkenceye dönüşebiliyor bazı günler.
Okul otobüsünü beklemek için dışarı çıkınca buz gibi bir rüzgâr beni karşıladı. Durak yerine doğru adımlarımı hızlandırdım. Otobüs her an gelebilir, beni almadan gidebilirdi. Otobüs daha gelmemişti sanırım. Çok erken geldiğimi fark ettim ve keşke beş dakika daha uyusaydım diye geçirdim içimden.
Biraz sonra otobüsümüz göründü. Otobüse bindikten sonra biri yaşlı diğeri genç bir kadın da bindi. Burada açıklamam gereken bir şey var. Şimdi, bizim üniversitenin otobüsü ile bulunduğum şehrin otobüsleri aynı olduğu için bu kadınlar, sanırım yanlışlıkla bizim otobüse bindiler. Bunu çok iyi biliyordum ve gideceğimiz yol hastanenin yanından geçmiyordu bile. Gideceğimiz yol üzerinde sadece okullar ve havaalanı vardı. Hastane dedim değil mi? Bu kadınların hastaneye gittiklerinden çok emindim. Çünkü ellerinde bir valiz olmadığına göre ve okul otobüsümüzün halk otobüslerine çok benzediğine, halk otobüsünün hastanenin yanından geçeceğine bakarsak bunlar muhakkak hastaneye gitmek için dışarı çıktılar. Sanırım beraberinde getirdikleri çocuk hastaydı.
Bu ilk defa olan bir şey değildi. Her seferinde başkaları otobüsleri karıştırıp bizim okul otobüsüne biniyordu. Her seferinde bu gibi insanlarımızın binmesine rağmen kimse de çıkıp abla bu okul otobüsü diyemedi. İşin tuhaf yanı otobüs, okumuş insanlarla doluydu. Geleceğin öğretmenleri, avukatları vardı. Tabii ki de aralarında bende vardım. Kadınların otobüse ilk bindikleri anda söylemek istedim yanlış otobüs olduğunu. Lakin bunu söyleyemedim. Hâlbuki ne kadarda basit idi bunu söyleyebilmek. Otobüs hareket etti ve kimseden tek ses bile çıkmadı.
Eğer bu kadınlar yolun ortasında yanlış otobüse bindiklerini fark ederlerse, otobüsü durdurur ve onca yolu yürümek zorunda kalırlardı. Hem de buz gibi bir havada ellerinde bir bebekle. Hâlbuki bunların olmasını engelleyebilirdim ya da bir başkası engelleyebilirdi. Bu benim üzerimde kötü tesir etti. Yol ayrımına vardık ve otobüs, okul yolundan devam etti.
Artık söylemek istesem bile bunu yapamıyordum. Çok geç kalmıştım ve bu benim moralimi gerçekten de fena halde bozmuştu. Acaba benden başka onların durumunu düşünen var mıydı? Belki bebeği hastaneye götürmek ve sıra almak için bu buz gibi havada erkenden çıkmışlardı evlerinden.
Sürekli bir empati kurup duruyordum: Yaşayacaklarının iki katını yaşayacaktım. Acaba ben mi fazla abartıyordum, yoksa olması gereken bu muydu?
Otobüs, okul yolunda ilerlerken bir şey fark ettim. Kadınlar pencerelerden dışarı bakarlarken gördükleri şeyleri yadırgamadıklarını, hiç şaşırmadıklarının farkına vardım.
Otobüs, okul bahçesine girdi ve kadınlar bebeği alıp okula doğru yönelip yürümeye başladılar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.