- 1105 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ERKAN YÜCEL VE YILMAZ GÜNEY
Türk sinemasını ve tiyatrosunu uluslararası sahnede temsil eden, ülkemize getirdiği ödüllerle ve yetiştirdiği oyuncularla gurur kaynağımız olan Erkan Yücel ve Yılmaz Güney’i 8 ve 9 Eylül günlerinde, bir yıl bir gün arayla kaybettik. Bugün Türk tiyatrosunun usta oyuncularına göz attığımızda, Erkan Yücel’in öğrencilerini görüyoruz. Erkan Can, Ali Erdoğan, Mehmet Esen, Füsun Erbulak, Levent Ülgen ve ismini sayamadığımız yüzlerce tiyatro oyuncusu. Ayrıca Erkan Yücel’i sadece sahnede izleyip ustası kabul eden günümüz sanatçıları.
Erkan Yücel’in çağdaşı Türk sinemasında bir okul açan yönetmen, sinemamızın ’Çirkin Kralı’, Yılmaz Güney. Western filmlerinden sonra haksızlığa uğramış sıradan halk tiplerini canlandırdı. Yaşamı olanca gerçekliği içinde yansıtmaya çalışan Güney sineması, bir yönüyle 2. Dünya Savaşı sonrasında İtalya’da gelişen Yeni Geçekçilik Akımı’nı bir yönüyle de geleneksel halk destanlarını anımsatıyor.
Tiyatromuzdan ışıyarak geçen Erkan Yücel, yaşamı boyunca bazen talihsizlikler, bazen de engel tanımazlık sonucu gösterdiği yaratıcılıkla bir çok ilke imza atmıştır. Bunlardan en önemlisi ülkemizde römork üzerinde ya da kahvehane masalarında oynadığı oyunlarla, köy meydanlarının da birer sahne olabileceğini tüm tiyatroculara kanıtlamaktadır. Erkan Yücel’e dek böylesi bir örneğe rastlanmamıştı. Köylerde, konaklayan, oynadığı oyun nedeniyle hapishaneye atılınca seyircilerin topladığı kefalet parasıyla serbest kalan bir tiyatro topluluğu ve önderi görülmemişti. Erkan Yücel’in bu ilklere imza rastlantı değil elbet. Gücünü devrimci bir partide örgütlü bir sanatçı olmasının yarattığı öncü birikimden alıyordu. Türkiye İşçi Köylü Partisi’nin öncü sanatçısı Erkan Yücel, politik görüşü nedeniyle sürekli yasaklansa da, bir gün bile davasından şaşmadı. Diğer ilklerden biri de İzmir turnesinde yaşanmıştı. Bu kez Erkan Yücel’in oyunu değil kendisinin sahneye çıkması yasaklanmıştı. Bu da dünyada örneği olmayan bir yasaktı. Mehmet Çepiç, bu yasağa rağmen Erkan Yücel’in sahne arkasında oyuna katıldığını,rolünü sahne arkasında oynamaya devam ettiğini anlatır.
1983 yılında Cannes Film Festivali’nde ’YOL’ filmiyle yaşadığımız buruk sevinç...Türk sinemasının yaşadığı topraklardan uzakta, ülkesinde yasaklı bir yönetmen temsil ediyordu.18 yıllık yasaklı bir yolculuğun ardından ülke topraklarına ulaşan ’Yol’ un hikayesi...
’YOL’ bir nevi Yılmaz Güney’in yaşamının son kesitlerinin de anlatısıdır. Filmde Ömer karakterinde haftalık izinden sonra cezaevine dönmezken, Güney’de dönmeyip sürgüne gider. Sürgünde Cannes’de ödül almadan kısa bir süre önce Paris’te verdiği bir röpörtajda son sözleri: ’’’Şimdiye kadar çektiğim filmlerin çoğu eksikliklerine rağmen halkımın özgürlük mücadelesine katkı sunmuştur. Ve ülkemin faşist bir diktatörlüğün altında olduğu bu günde ’Yol’ un bu rolü oynayacağını düşünüyorum.’’ biçiminde olmuştu.
Erkan Yücel, tiyatroya başlamasının ardından Rüştü Asyalı ve Sarper Özsan ile birlikte konservatuar sınavlarına girer. Sınavda ağız yapısı nedeniyle elenir. İkinci kez sınava girmek için, konservatuara gider. Kapıdan girdiğinde Erkan Yücel köyden gelen tiyatrocu olmak isteyen saf bir delikanlıdır. Okulun koridorundaki kalabalık, üst sınıf öğrenciler Erkan Yücel’le dalga geçmeye başlarlar, rol yaptığını anlamamışlardır bile...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.