Tadımlık Yazılar Üstüne
İnsanı yormayan, albenili yazılar yazmak isterdim. Su misali akıp giden yazılar...Maalesef hâlâ o yetkinliğe ve etkinliğe erişememenin burukluğu var içimde. Tadımlık Yazılar, deneme alanında yayınlanan ilk ve son kitabımın adı. Kitap , 2010 Yılında bir Kasaba Belediyesinin katkılarıyla yayınlandı; ama gerekli yankıyı bulmadı. İçeriğindeki yazılar sıkıcı ve başarısız da ondan mı yaşadı Tadımlık yazılar bu talihsizliği? Bence hayır.
Şimdi, kendi kitabımı övme zafiyeti gösterdiğimi söyleyenler çıkacak içinizden. Bu hükme, saygı duymakla birlikte, kitabın ismiyle ilgili bir anekdot aktararak bu hükmü boşa çıkaracağım. Ya da çok iddialı olmasın, boşa çıkarmaya çalışacağım.Karar *karinin
“Tadımlık Yazılar” adıyla bilinen mütevazı kitapta hayatın her anından süzülmüş yazılar var. Arı sütü kıvamında, çoğunlukla kısa yazılar. Bilimsel makale ağırlığı taşımayan adı üstünde denemeler. Hem tür olarak denemeye yakın ,hem de bir kitaptan ziyade küçük bir kitap denemesi. Naçizane kaleme aldığım yazıları paylaştığım kitabın ismi ile ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum siz kıymetli okuyucularla.
Bu olay aynı zamanda kitabın basılması teklifine evet deme cesareti verdi bu fakire. 2010 yılında yaşanan olay aynen aşağıda anlatacağım şekilde vuku buldu:
Yaklaşık yedi sekiz yıl önce, yazı çizi işleri üstüne düzenlenen bir atölye çalışmasına katıldım. Bu çalışmada, matbuat alanında deneyim ve isim sahibi değişik isimler katılımcılara yol yordam gösterme babında katkı sağlıyorlardı. Profesör Doktor Yakup Çelik Hoca, bir gün haftaya Kuşlarla ilgili bir yazı yazıp bana e-posta yoluyla gönderin gelecek derste değerlendirelim buyurdu. Akşam eve gittiğimde kuşlar üstüne üç tane yazı yazıp hocaya e-posta yoluyla gönderdim. Ertesi hafta hoca,bir tomar kâğıtla derse geldi. İlk saatte malum hususta değerli bilgiler paylaştı. Yazıları ikinci saatte değerlendireceğini söyledi. Ara verdiğinde masa üstündeki kâğıtlara bir göz attım. Her kâğıtta kırımızı kalem ile düzeltmeler vardı. Benim üç tane kâğıtta bir çizik bile yoktu. Moralim bozuldu. İçimden, benim yazdıklarımı incelemeye bile değer görmemiş hoca dedim; ama kimseye bir şey belli etmedim. Hoca ikinci saatte Kuşlarla ilgili yazıların bulunduğu kâğıtları eline aldı gerekli eleştirilerde bulundu.
Tam benim yazılara dair hiçbir değerlendirmede bulunmayacak diye düşünürken bana döndü. Hiç beklemediğim bir tepki ile karşılaştım. “Hocam benim senin yazılarını değerlendirmek haddim değil.” deyince ben oturduğum koltukta kayboldum. Hoca tekrar hocam “mütevazı olmanıza gerek yok, ben beğenmesem beğenmedim derim. (Sizin yazılarınız nasıl deyim. Çerez gibi, Tadımlık yazılar, sizin mutlaka kitap çıkarmanız lazım. Önüne gelenin kitap yazdığı bir devirde) deyince ben hemen (Tadımlık Yazılar ) ismini not aldım. Bir kitap bastırma gafletinde bulunursam adını Tadımlık Yazılar vereyim diye. Anlayacağınız Tadımlık Yazı’ların isim babası Yakup Çelik Hoca. Hocanın gösterdiği ilgi ve alakayı matbuat dünyasından ve okuyucu kesiminden görmeyen bir kitap Tadımlık Yazılar.
Yalnız bu ilgisizlik asla yazma şevkimi kırmadı. Hâlâ hurufat ile haşır neşir olmanın zevkine varmaya çalışıyorum. Kitap ve çay kokusunun iklimine sığınıyorum. Tadımlık Yazıların ikinci baskısının yapıldığı günleri hayal ediyorum. İstiyorum ki harflerin ışıltılı dünyası aydınlatsın dünyamızı. Kitaplarla dost olan nesiller yetişsin ülkemizde ve dünyada. Barış ve kardeşlik neşvünema bulsun. Sağlıcakla kalın efendim. Tadımlık Yazılardan bir katre de sizin ikliminize düşsün temennisiyle...
Ankara,21.11.2017 İbrahim KİLİK
*okuyucu, okur
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.