- 811 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
YORUMLAR
"ölüm, muhtemelen “gene aynı zımbırtılar” deyip tv’yi çok erken saatte kapatarak uykuya gitmekten biraz farklıdır. "
O işler öyle "muhtemelen" olmuyor işte. Örneğinizde televizyonu kapatabilme insiyatifinden söz ediyorsunuz. Bu intiharı çağrıştırıyor. Eğer böyleyse, bu bilinçli bir tercih gibi görünse de aslında buz gibi psikolojik bir sorundur. Çünkü bütün canlılar yaşamaya ve üremeye programlanmıştır. Herkes ölümden korkar.
"Bir avuç toprak ya Rab!" diye bağıran, yani artık beni toprakla birleştir diye dua eden hastamın ölüm anı gelip çattığında topuklarıyla çarşafı delercesine Azraile direndiğine, pençelerini olanca gücüyle hayata sapladığına, doktora ilaç diye yalvardığına şahit oldum. Bu hastanın "bir avuç toprak" dilemesi o anki durumundan kaynaklı bir blöftü. Mesela çatıya çıkıp intihar etmek üzere olan bir insan bir saat geçtiği halde hala atlamamışsa ölümü gerçekten istemiyor demektir. O sadece çaresizdir. Hayat düzeltilebilir belki de. Fakat çatıya çıkar çıkmaz hiçbir telkine aldırmadan kendini boşluğa bırakan insan blöf yapmıyordur, gerçekten ölmek istemiştir. Onun ruh sağlığı artık tamamen iflas etmiştir. En azından o an. Ve onun arkasından "Acaba ne derdi vardı" diye sormak da anlamsızdır. bunu hiç kimse bilemeyecektir. Eğer kendi izah etmediyse...
Son bölümde siz de bunu gayet güzel izah etmişsiniz. Sonsöz; insanların içini asla göremeyeceğiz. Yine bir hastamın dediği gibi "Neyini anlatayım? İçerim bohça değil ki kat kat açıp gösterem!"
Yine güzel bir yazıydı.
Çok saygılarımla.