- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARTVİN FIKRALARI-14
206-YUSUFELİ’Lİ HACI HÜSEYİN
1- Hacı Hüseyin bazı hayır işleri dışında köyünde pınarları tamir eder, sularını hayır amaçlı uygun yerlerde çeşmelerden akıtır ve çevre düzenlemesi yaparak halkın buralarda piknik yapmasını sağlar. Köylüsü Talip Kara kendisine bir gün takılır:
-Hacı!..Sen hayır için çeşmeler yapıyersin da,oralarda bir da içki alemleri yapanlar da var.Sevap kazanem diyersin,günah da kazaniyersin,der.Hacı biraz düşündükten sonra:
-Ben onları sadece insanlar için değil, hayvanlar da faydalansın diye yaptum, der.
2-Bir gün komşulardan biri Hacı Hüseyin’e gelerek çiftini ister, yerinden çıkartıp verir. Fakat çift uzun süre geri getirilmez. Bir gün yolda karşılaştıklarında komşusu çiftin işinin bittiğini, gelip alabileceğini söylemesi üzerine Hacımız:
- Goturan geturur, sahibi yerinda oturur, der.
3-Yusufeli Çarşısı’nda arkadaşıyla gezen Hacı Hüseyin, arkadaşının etraftaki hatunları izlemesine dayanamayarak:
- Naya bakiyersin diye çıkışır.
Arkadaşı da:
- Allah goz vermiş ki, guzela bahun da sevap kazanun diya, der.
Hüseyin hacı da:
- Allah goz vermişsa kapağını da vermiş ki, gozunuzi haramdan koruyun diya, der.
207-İMAMIN SINAVI
İmam Hacı Ahmet gurbette görev yaparken seviye yükseltme sınavına girer ve tarihten sınava tabii tutulur.
Sözlü olan sınavda öğretmen, İmam’a Cumhuriyet Tarihi’nden bir soru sorar, Hacı Ahmet de:
- Ben o devur da yaşamadum ki, der.
Öğretmen şaşırır, soruyu tekrar eder ve aynı cevabı alınca kahkahayı basar. O sırada müdür içeri girer, öğretmen:
- Müdür bey, Hacı Ahmet’e ne olur şu soruyu sorar mısın? Der. Hacı Ahmet, aynı yanıtı müdüre de verir ve müdür de şaşkınlık içerisinde kahkaha atmaya başlar. Bunun üzerine Hacı Ahmet de:
- "Ben o tarihte olmaduğum içun bilmiyersam, peki siz o tarihte var miydunuz" deyince kahkahalar daha da artar ve İmamızın derecesi yükseltilir.
208-KAYMAKAM
Yusufeli Kirmense Köyünden Rıza Demir, bir arkadaşı ile Hers Köyü üzerinden kendi köylerine yaya gitmektedirler. Hers’ten geçerken bir kurnazlık düşünürler ve bir hanenin kapısını çalarlar. Rıza Demir, kapıya çıkan kişiye kendisini kaymakam, arkadaşını da yardımcısı olarak tanıtır, Kirmense Köyü’ne gitmek istediklerini, ancak çok yorulduklarından bir at bulmasını isterler. Adam derhal kendi atını hazırlar, kaymakamımız ata biner, atın yularını adam çeker ve yürümeye başlarlar. Yol boyunca Kaymakam Yardımcımız da ata binmek istese de kaymakamımız oralı olmaz, at sahibi de “Kaymakam heç yaya gedar?” diye karşı çıkar. Uzun ve yorucu yolculuktan sonra köylerine varırlar. Kaymakamımızın işareti ile bir evin önünde dururlar, at sahibi:
-Osman Ağa!..Kaymakam Beg sana misafir geldi,diye seslenir.Osman Ağa merakla dışarı çıkar,kaymakam diye kimseyi göremez.Cüzdanı boş oğlunun muzipliklerinden biri olduğunu anlar ve parasını beklemekte olan at sahibine ücretini ödeyerek yolcu eder.
209-YUSUFELİ’NİN HALİL DAYISI
1-Köyüne servis yapmakta olan Halil Dayı, bir gün yolcularını doldurur ve Yusufeli’ne hareket eder. Engebeli ve virajlı yolda ilerlerken yolcunun birinin stili devrilir, içindeki bal dökülür ve arabayı kullanan Halil Dayının ayaklarına ulaşır. Gaza, frene ve debriyaja basmakta olan şoförümüz ayağını kaldıramayınca durumun farkına varır. Ama zaman kaybetmez, ayaklarını yapışık ayakkabılardan çıkararak yoluna devam eder.
2-Başka bir yolculuk esnasında köyden hareket ederken yağmur yağmaya başlar, şoför Halil Dayımız arabanın sileceklerini çalıştırır. Gedişe çıkınca yağmur durur fakat silecekler hala çalışır. Ta ki Ersis’in görünümüne dek kapatma aklına gelmez. Yolculardan birisi dayanamaz:
-"Yahu Halil Dayı!.. Şu silicileri kapat “ car cur” sesinden gına geldi, der.
3-Başka bir gün Halil Dayımız Yusufeli’nden çıkar fakat bu sefer yayan olarak oto yolunda köye doğru yürür. Köylülerden birisiyle karşılaşır ve köylümüz sorar:
- Sefil, nera gediyersin? Diye sorar.
Halil dayımız da:
- Köya, der.
Köylü:
- "İyi de arabayla gitmeyecek misin?" diye sorunca.
Halil Dayımız:
- Hay Allah, bak arabayı almayı unutmuşum, der ve geri döner.
210-ARHAVİLİ VARDUR DAA!..
1492 tarihinde, Kristof Kolomb, batı yönüne giderek Hindistan’ı bulacağına inanır. Gece gündüz gider, bugünkü Amerika’nın bir sahiline yanaşır. Vakit sabah saatleridir, hava yeni aydınlanmaktadır. Kolomb, "Santa Maria" gemisinde ünlü üniformasını giyer, zabitler ve tayfalar güverteye sıralanmıştır.
Kıyıda da Kızılderililer sıra sıra yerlerini alır. Başlarında Koca Reisleri var. Gemi iyice yaklaşır, ses mesafesine girer. Bu sırada gemideki tayfalardan biri, iki elini ağzına yanaştırıp bağırır:
-Ha orada bir Rize’li var midur? Kızılderili saflarından da birisi cevap verir:
-Ha Rize’li yohtur, ama Arhavili vardır, daa!..
211-ISRARLA DOSYA VERMEK İSTER AMA..
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin, çeşitli ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere Artvin’in Borçka ilçesine gelir. Vatandaşlarla sohbet ederken, kalabalığı yararak güçlükle Şahin’in yanına yaklaşan bir vatandaş:
-Size bir dosya vermek istiyorum, der. Şahin’in, dosyayı yanındaki Artvin milletvekillerine verebileceğini söylemesine rağmen, bu kişi ısrarla, dosyayı kendisine vermek istediğini söyler. Israrı üzerine bu vatandaşı kırmak istemeyen Şahin:
-Tamam, ver bana dosyayı, der. Vatandaşımız da:
-Sayın başkanım dosya yanımda değil ama der.
212-KORELİ ALİ DEDE
Yusufeli’nin Koreli Ali Dede’si çayını çok şekerle içer. Bir gün Erzurum’da bir kahveye gider, çay ister garson çayı getirir içmeye başlar. Bardağın dibinde çok az bir çay kalır.
Garson:
-“Çayı tazeliyeyim mi dayı?” diye sorar.
Dedemiz yanıtı verir:
-Yegân, san çayı bırak da şekerluğu tazela!..
213-EŞEK KAFASI
İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek memleketinden kalkıp gelen bir köylü, kuyumcu dükkânının vitrinini hayran hayran inceler. Kuyumcu, köylünün kıyafetinden dolayı biraz da aşağılayarak:
-Ne bakıyorsun öyle hemşerim? Der.
-Hiç... Sizin dükkânda ne sattığınızı merak ettim de diye cevap vermesi üzerine; kuyumcu biraz da alay edercesine köylümüzün sorusunu yanıtlar:
- Biz EŞŞEK kafası satıyoruz, der.
Köylü:
- Allah versin, işleriniz iyi gidiyor galiba, der.
Kuyumcu:
-Nereden bildin iyi gittiğini? Diye merakla sorunca köylümüz taşı gediğine koyar:
-Baksana, koskoca dükkânda tek bir EŞŞEK KAFASI kalmış.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.