SEN'İNLE..AMA..İNADINA..SEN'SİZİM!!!!
Yine soğuk bir kış mevsiminin İstanbul gecesi..
İstiklal caddesi’nden tünele doğru yürüyorum.Öyle yavaş ki adımlarım, kendime ağırlaşmışım anlıyorum..Saat 3’e geliyor,bir pazartesiyi salıya bağlayan gecedeyiz..öyle bildiğin gibi kalabalık ve gürültülü değil bu gece cadde..inadına sakin ve ölüm sessizliğinde..)
Artık sen yoksun..Böyle tek başıma yürüyünce, yanımdaki boşluğu daha bir hisseder oldum son günlerde..Yokluğunu sevmiyorum ben. Keşke o mutlu günlerimizde bir gün olmayacağını, bir gün yokluğunu yaşayacağımı da söyleseydin bana..alıştırsaydın buna..alıştırsaydın ki şimdi böylesine yanmasaydı canım..biliyorum şimdi saçmaladım..Nerden bilebilirdin ki sen? Aslında sensiz kalmaların sayısını çoktan unuttum ben.Öyle çok sensiz kaldım, öyle çok yalnız bıraktın ki beni,sayamadım.
Uzun zaman oldu ayrılalı, belki de bana uzun gelen bir zaman…’’Zaman’’ dedi herkes,’’Zamanla geçer’’, ‘’ Zamanla hafifler acın’’, ‘’Zamanla unutursun’’En kötüsü de bu işte. Unutursun.. Unutmak mı? Neyi, neden unutacağım ki ben? Bir gün unutacaktım, o zaman neden yaşadım..? Niye, bir gün unutacağım bir geçmişe yıllarımı adadım.? Yok, yok boş laflar bunlar..teselli olsun diye söylenen sözler..ciddiye alınır bir yanı yok bunların..) Ciddiye de almıyorum zaten..işime gelmezse kapatıyorum kulaklarımı, ve duymuyorum.Böyle saçma sapan avuntulara ihtiyacım yok benim..Ben sevdim seni.. sadece bunu bilirim..
Ah!! Zaman geçiyor..günler, aylar geçiyor…belki de sensiz yıllar geçecek bu yaşlı şehirde..Daha da ötesi belki bir ömür böyle tükenecek. ‘’ Zaman ‘’ dedim de aklıma geldi şimdi..Hani yıllar önce konuşurken bir gün, ‘’ Zamana; sevgiyi, umudu, aşkı ve çocuksu gülücükleri sığdıracağız, yaşamadığımız hiçbir şey kalmayacak yaşlandığımızda’’ demiştin..
Olmadı işte.. Zaman kum saati kadar kısa oldu aşkın varlığında..Senli günler bir kum saati gibi hızla akıp tükendi aniden..Hani uzun uzun zamanımız olacaktı bizim.? Hani zamana sevgiyi sığdıracaktık.? Kim kandırdı bizi.? Kim oynadı bu tatsız oyunu.? Sevgi yerine inatla acıyı,gözyaşını ve bu da yetmiyormuş gibi birde hasretleri sığdırdık..uzun uzun yolları..Çocuksu gülüşlerin yerini kabus kokan yalnızlıklar aldı..Ayrı ayrı şehirlerde ayrı ayrı düşlere sığındık sonra..Zamana ortak paylaşacağımız güzellikleri değil, saçma sapan, basit ve öylesine yaşanan aşkları sığdırdık. Kırdık aşkın kanatlarını..küstürdük..boynu bükük ve öylesine çaresiz bıraktık..Sahi hiç acımadık mı.? Hiç yanmadı mı o an canımız.? Aşkı, uğruna harcadığımız şeyler neydi.? Güzel bir aşktan çok daha önemli olan neydi hayatlarımızda..? Yoksa büyüdükçe önceliklerimiz mi değişti.? Hani ilk önceliğimiz aşktı 17, 18’li yaşlarda..20’lere doğru önceliğimiz kariyere mi dönüştü..? Evet..evet..tam da böyle oldu işte..Pembe gözlüklerimiz düşer düşmez gözümüzden, aşkı da tam o anda elimizden yere düşürdük biz.. ve zahmet bile etmedik eğilip yerden toplamaya..öylece geçip gittik birbirimizin yanından..)
Şimdi her şey geçmişte kaldı..ve o en güzel anılar hafızamızda bir bir yerini aldı..Anı dedim ya aklıma geldi..Seni sevdiğimi söylediğim o ilk geceyi anımsıyor musun.? Unutamazsın ki..) Hani ilk zamanlarıydı aşkımızın..bir gece vakti, yine böyle bir kış mevsimiydi..Dilimin ucuna gelmişti de bir türlü cesaret edememiştim söylemeye..anlamıştın oysa..duymak istiyordun.. Eğer söylersem gökyüzünde bir yıldızın çıkacağını iddia etmiştin, gülmüştüm sana. Öylesine sisli ve bulutlu bir kış akşamıydı ki,gökyüzünü görmekte bile zorlanıyordum..İnatçıydın..Çok inatçı..Gözlerinin içine bakarken sessizce ve boğuk bir sesle çıktı ağzımdan o iki kelime..Yüreğinle konuş,yüreğinle söyle demiştin muzip bakışlarınla..Söylemiştim ve o an öyle sıkı sarıldın ki bana canımı acıttığının farkında bile değildin..Yıldıza gelince, gece sisler gökyüzünden dağıldı ve kuzey yönünde bulutların arasından bir yıldız parladı..O gece görünen o tek yıldız, aşkın işaretiydi bize..inanmıştık buna..) Kimbilir belki ilk gün ki gibi inanacağım her zaman.. Bu yüzden gökyüzünün bulutlu olduğu soğuk kış gecelerinde, senden habersiz bir yerlerde hep o yıldızı ararım ben..Gökyüzünün karanlıklarına dalar gider, ağırlaşırım kendime..
Yine bulutlar var gökyüzünde, yine bir kış gecesi..uzun zamandır o yıldızı göremiyorum. Zaten bu şehrin ışıkları saklıyor yıldızları..
Ah!! Can!! Gözlerimde sen, yüreğimde tatlı bir hüzün..Sevgiyle beraber, acıyı büyütmek bir yürekte…kolay mı sanıyorsun sen..? Bu tezatlıkta yolumu kaybediyorum bazen, çıkmaz sokaklara giriyorum..Bazen de bu tezatlık pusulam oluyor..rotam oluyor..yönümü buluyorum..
Sahi neden kaçtım ben.? Neden bilinenin,alışılmışlığın dışına çıkma arzusuyla terk ettim o şehri..? Neden bilinmezliklere yol alırken kaybettim seni.? Pişman mı? Diye düşünme sakın..Pişman değilim de bazen yüreğimde karşıma dikilen bu kederime çare bulamıyorum.
Hala yürüyorum..saat epeyce geç olmuş. Öyle yavaş ki adımlarım,dedim ya yokluğunda ben kendime ağırlaştım.
Soğuk içimi titretiyor..Kuytu köşelerde insanlar gazeteleri üstüne yorgan diye seriyor..Bir kemancı acı acı çalıyor..Bir martı gecenin sessizliğini çığlığıyla bölüyor..
İstanbul’a az sonra kış güneşi doğacak..
Ve biliyorum; sen yoksun ya yanımda,
Bundan böyle kışlar çok daha ağır geçecek..
Öyle yorgunum ki işte evimin yolunu tutuyorum.. Sahi sen ne yapıyorsun? Sormayı unuttum affet..Öyle çok gevezelik ettim ki, sıkmamışımdır umarım..Tabi ya bu saatte uyuyorsun sen.. Bu arada sen hep iyi bak kendine..Hep sev insanları bunca nanköre rağmen..Sev ki insan olduğunu taa yüreğinin derininde hissedebilesin..Bana her zaman dediğin gibi ‘’sen de sahip çık kendine’’
SEVGİYLE KAL CAN..HEP SEVGİYLE..:)
Ayşe YÖRÜK
20.12.2006 İST.
YORUMLAR
Çok güzel bir çalışma duygularını çok güzel ifade etmişsin.
Kutluyorum seni.. Yazdıklarını okudukça ben yazmaktan vazgeçiyorum gerçekten çok güzel yazılar ve ben zevkle okuyorum...
Kalemin hiç tükenmesin... Sevgiler...
Şerif POLAT
*HANÇER* tarafından 2/3/2007 7:26:03 AM zamanında düzenlenmiştir.