- 804 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEHMET AKİF’E GÖRE EĞİTİM VE ÖĞRETİM
M. NİHAT MALKOÇ
Hayatı idame ettirebilmek için eğitim ve öğretim şarttır. İnsan, Resulullah’ın deyimiyle; beşikten mezara kadar ilim tahsil etmelidir. Dinimiz, mürebbilere ve âlimlere büyük bir ehemmiyet vermiştir. Öyle ki âlimler, peygamberlerin varisleri olarak görülmüştür.
Müslümanı bir bütün olarak ele alan ve Safahat’ında, onun yaşamından pasajlar sunan Mehmet Akif Ersoy, eğitimi hayatın olmazsa olmazlarından biri olarak görmüştür. Cehaleti en büyük düşman olarak kabul etmiş ve bunu bir şiirinde şöyle dile getirmiştir:
“Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet…
Ey derd-i cehalet sana düşmekle bu millet,
Bir hâle getirdin ki, ne din kaldı ne namus
Ey sine-i İslâm’a çöken kapkara kâbus
Ey hasm-ı hakiki, seni öldürmeli evvel:
Sesin bize düşmanları üstün çıkarılan el!”
Gerçekten de Akif’in teşhisi çok doğrudur Hiçbir şeyden çekmedik cehaletten çektiğimiz kadar... Hep cahilliğimizin kurbanı olduk. Kendi hatalarımızı görmek istemeyince, kabahati yüce İslâm dinine attık. Geri kalışımıza gerekçe olarak onu gördük. Oysa kendimizi kandırdık. Yanlış teşhis, tedaviyi geciktirir; hatta imkânsız kılar. Gaflet uykusundan uyanmak gerekir. Çünkü Akif’in dediği gibi, uyanık olmalıyız:
“Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık,
Silkin de: muhitindeki zulmetleri yak, yık!
Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır!”
Memleketin kalkınması ve çağdaş medeniyetler seviyesine erişmesi için kadın-erkek, yaşlı- genç demeden herkes eğitimden, üzerine düşen payı almalıdır. Eğitim, çağın gereklerine uygun ve millî olmalıdır. Genç nesiller fennî ilimlerin yanında, dinini de öğrenmelidir. Çünkü dinî ve fennî ilimler terazinin iki ayrı kefesi gibidir. Birinin boşluğu ötekinin dengesini sarsar. Akif ,“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”(Zümer S.9.Ayet) ilâhi sualine karşılık şu cevabı veriyor: “ Olmaz ya… Tabiî… Biri insan, biri hayvan!”
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “İlim Çin’de dahi olsa gidip alınız.”buyurmuştu. Buradaki Çin, uzaklığı sebebiyle, özellikle belirtilmiştir. Akif bu hadisten yola çıkarak Müslümanlara şu tavsiyede bulunuyor:
“Müslüman, elde asâ, belde divit, başta sarık;
Sonra sırtında yedek şaplı beş on deste çarık;
Altı aylık yolu, dağ taş demeyip çiğneyerek,
Çin-i Maçin’deki bir ilmi gidip öğrenecek.”
Kur’an’ın ilk ayetinin “Oku” diye, bariz bir emirle gönderilmiş olması tesadüf değildir. İslâm, okumayı terakkinin vazgeçilmez bir şartı olarak görmektedir. Müslümanlar bu gerçeği idrak edemediği için müstemleke durumuna düşmüşlerdir. Oysa Müslümanların sahip olduğu topraklar, yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından çok zengindir. Fakat çağın ilmine sırt çevirdikleri için ellerinin altındaki hazineleri çağdaş ülkelerle paylaşmak zorunda kalmışlardır. Akif bakın nasıl bir dünya hayal ediyor:
“Sayısız mektep açılmış: Kadın, erkek okuyor;
İşliyor fabrikalar, yerli kumaşlar dokuyor
Gece gündüz basıyor millete nâfi âsâr
Adeta matbaalar bir uyumaz hizmetkâr
Mülkü baştanbaşa imâr edecek şirketler;
Halkın irşâdına hâdim yeni cemiyetler,
Durmayıp iş buluyor, gösteriyor, uğraşıyor;
Gemiler sahile boydan boya servet taşıyor…
Hasır üstünde bu rüyaları görmekte iken,
İki mel’un gözün altında ayıldım birden.”
Hepimiz aynı rüyayı görmüyor muyuz yüzyıllardır?Bu rüyanın gerçek olması için daha ne bekliyorsunuz?Herkes vazifesinin başına!...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.