- 1032 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİLİMİZ AYNAMIZDIR
Milletleri millet yapan unsurlardan biri de dildir. Dil, bir toplumun ortak düşünce, yaşama tarzı, davranış biçimi, sözlü ve yazılı iletişim biçimlerini yansıtır. Bir milletin vitrinidir. Geçmişinin özetidir. Kültürünün özüdür.
Milli dilimiz olan Türkçe, en eski dillerden olmasına ve farklı medeniyetlerden etkilenmesine rağmen, ayakta durmayı başarmıştır. Küreselleşen dünyada elbette tüm diller gibi Türkçemiz de hızlı gelişim ve değişmelerden etkilenmektedir. Yurdumuzda kullandığımız Türkçe; kültür, sanat ve edebiyat dili olarak kabul görmektedir. Bunun en büyük göstergesi, bilimsel ve edebi yabancı eserlerin dilimize çevrilmesi, aynı şekilde bizim roman ve eserlerin de farklı dillere çevriliyor olmasıdır.
Hiçbir dil saf şekliyle kalmamıştır. Türkçemizin günümüzdeki en büyük sorunu, dilimizde yabancı kökenli söz ve terimlerin artmasıdır. Varlığımızın teminatı olan dilimizi özüne uygun kullanmalıyız. Yabancı kelimeler kullanacaksak, dil yapımızın kurallarını bozmadan, bu kelimelerin anlamlarını karşılayacak yeni kelimeler türeterek yolumuza devam etmeliyiz.
Türkçemizi doğru kullanmak ve yaşatmak için her kesime büyük görevler düşmektedir. Devlet politikaları ve Türk Dil Kurumundan başka; kitle iletişim araçlarından, anasınıflarına kadar her kademede dilimizin doğru ve güzel kullanımını yaygınlaştırmamız gerekir. Toplumdaki bireylerin kişilikleri, milli ruh, aidiyet bilinci, dil ile gelişir. Her alana bu ruhu taşımak için iyi bir eğitim verilmesi şarttır. Eğitim neferi olan öğretmenlerimize bu konuda büyük iş düşmektedir.
Özellikle son yıllarda özenti amaçlı yabancı söz ve terimlerin dilimizde bilinçsiz kullanılması bizleri üzmektedir. Bunlardan bazılarını sayacak olursak; hotel, restaurant, cafe, showroom, e-mail, faks, reyting, cd-room, printer, okey, bay bay …
Maddi, manevi kültürel değerlerimizi sonraki nesillere aktarmak istiyorsak, dilimizi doğru kullanmaya özen göstermeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü unutmamalıyız: “Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
Yabancı söylemlerle hitap edeceğiz derken, kendi kelimelerimizi eğip bükmemeliyiz. Geçmişten günümüze kadar dilimize yeni kelimeler girmişse de kelime yapımızı bozmamıştır. Fakat batı merakı öyle tehlikeli durumlar doğurmuştur ki, sırf özenti adına Türkçe kelimelere yabancı ekler getirilmektedir. Çok uzak değil sokağa çıktığımızda; Ali’nin Kuaförü yerine, Ali’s Kuaför tabelasına rastlamamız, öz Türkçe kelimelerimizin ek yapısına vurulan darbedir. Yörelerimizde yaygın olan ağızlar ise dilimizin zenginliğini gösterir. Konuşurken kullandığımız bu sözleri, yazı dilinde pek kullanmayız. Bizim dildeki vurgu, tonlama, ahenk çoğu dilde yoktur. Sözün gücünden insanlar çok etkilenir. O yüzden dilimizi özüne uygun ve etkili kullanmalıyız.
Son olarak, Türkçemiz bizim onurumuzdur, kimliğimizdir, özgürlüğümüzdür. Bizi biz yapan en önemli değerlerimizdendir. Kültürümüzün, özümüzün aynasıdır. Derin ve mecazi imgeleriyle, söz öbekleriyle edebiyatımızdır. Şiirdir, manidir, türküdür, aşktır… Geçmişten bizlere, bizlerden de gelecek nesillere bırakacağımız kutsal emanetlerden biridir. Kendi dilimizle düşünebilen ve bakış açısı geliştirebilen bir toplum olmak zorundayız. Benliğini yitirmeyen milletler her zaman diridir. Diri kalmak istiyorsak mirasımıza sahip çıkalım.
Muhittin Alaca
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.