]Konu: Benim için her hangi bir gün değildi
her hangi bir gündü ya da değildi..
.Günlerden cumartesi, hava çok sıcak, bir okadar da ıssızdı
Öylesine başıboş bir şekilde dolaşıyor, ne yana baksam her yerde bir gariplik varmış gibiydi ‘’Boş’’ sokaklaryok olmuştu insanlar ve tüm canlılar, hayat yok olmuştu… Amaçısız bakışlar uykulu yürüyüşlerle hayalet gibi dolaşıyordum sanki.Belki bu duruma havanın bu kadar sıcak ve de kasvetli oluşu da etkendi ama bilemiyorum,çözemediğim bir gariplik vardı vesselam..
..Çok canım sikiliyordu, bu yüzden bir yerde duramıyor, sürekli ordan oraya gidip geliyor, habire yer değiştirip duruyordum, daral gelmiş, sıkıyordu beni her şey nefes almakta zorlanıyordum.Bir yerde tutsak, ceza almış mahkum gibiydim,ya da ben tutsak mıyım diye de düşünüyordum ayrıca.
Aklıma esti birden, Kadıköy’e gideyim dedim ve Kadıköy’e gittim.. Biraz dolaşmak, biraz vitrinlere bakar kafa dağıtırım düşüncesiyle kendimi bir yerden atar gibi attım Kadıköy’e Hem aylığımı da henüz almadım, hem aylığımı alırım hem de böylelikle iki işi bir aradan çıkarmış olurum, o bahaneyle biraz dolaşır kendime gelirim, dedim.
Kadıköy’e gitmek için bir bahaneye gerek yoktur aslında ama o gün böyle bir bahane uydurmuş, böyle bir şey oluşmuştu ben de kendiliğinden
..Yürüyerek gittim Kadıköy’e. İlk olarak bankaya uğrayıp sıra numarası almam gerekiyor dedim ve bankanın önüne geldiğimde ise…, İnsanlar bankanın dışına taşmış, herkes sıra numarası almış, sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı…
Bankanın hem içerisi, hem de dışarısı ana baba günüydü,beklemekten başka çarem yoktu.Sıra numarası bir geçerse aman Allahım bir daha numara al, sıra bekle, çok zordu ve ertesi güne de kalma ihtimali vardı ayrıca..Mademki bu gün kendimi Kadıköy’e attım işlerimi halletmeden asla geri dönmeyeceğim, kesin karar aldım kendime..
Dışarıda öyle oturacak yer yoktu, hem de hava çok sıcaktı ve hemen herkes serin diye bankanın içerisine girmeye çalışıyordu, ama bu kez de havasızlıktan nefes almakta zorluk çeken kendini bankanın dışına atıyordu, tıpkı benim gibi..
Nasılsa bana kolay- kolay sıra gelmeyecektir, burada oturup sıra beklemektense gidip biraz dolaşmak iyidir, burada boş-boş oturmaktansa
,çıkıp biraz dolaşayım dedim,öylede yaptım.O etraftaki mağazalara baktım,çok şey vardı alınacak,ama önce cebine bir bakıyorsun,olmadı mı olmuyor işte olsa da harcayamıyorsun,hep bir endişe içindesin,hep yarını düşünmektesin
buda sıkıcı oluyor ve de insanın sinirini bozuyor bu durum.!
Bankaya Geri geldiğimde ise hala sıra vardı, hala daha çok insan vardı hem bankanın içerisinde, hem de dışarıda..Bu insanların pek çoğu .çoğu benim gibi kalabalığa kalmamak için aylığı gününde almamış, birkaç gün ertelemişlerdi, ama.işte o ertelenenler de kocaman bir kalabalık oluşturdu bankanın hem içinde hem de dışında....Bu kadar kalabalığa rağmen sadece iki gişe çalışıyordu…Bir ara güvenlik,numara saymaya başladı,bunlar bir üst kata çıksınlar deyince,insanlar birbirlerini ezercesine koşa -koşa yukarıya çıktılar..Bekleyenlerin bir kısmı benim gibi öğlen arasında gelmiş, bir kısmı de sabah gelmişti ama öğlen arasına kaldıkları için, mecburen öğlen sonrasına kalmıştı işimiz..
..Yanımda oturan iki iri yarı kadın,,ön sıradaki beyefendiye seslenerek, beyefendi işe yaradı bağırmanız bak deyince, adam,bir horozlandı şöyle,evet ya,bu ne hal böyle, bunca insan kaç saattir bekliyor, gişede sadece iki kişi çalışıyor,olmaz ki,yazık değil mi bunca insanın vaktini alıyorsunuz
..iki saat az bir zaman mı? Yahu ne hakiniz var bunca insanı bekletmeye dedi ve de kendini bir anda kahraman olarak ilan eder gibi bir bakış fırlattı salonda bekleyen insanlara doğru..
.Belli ki adam bu sıkıntıya tepki göstermiş, huysuzluk yapıp bankadaki elamanlara bağırmıştı Ben o esnada orada olmadığım için o ana da tanık olamadım..
Adam,uzun boylu gözlüklü ve de yaşı ( 50 ) Elliye yakın, yada biraz daha sanki..
Yaşlı mıydı? Ama çok dinçti.
Kalabalık azalmayıp zaman ilerledikçe…, güvenlik tekrardan seslendi,elinde şu- şu numaralar olan…, bir üst kata çıksın deyince.., Güvenliğin az önceki aynı seslenişin de ise yanımdaki kadınlardan biri, hayır ben asla çıkmam yukarıya diye kendi kendine söylenince bende kadına, neden? Çıkmıyorsunuz yukarıya, erkenden alacaksın maaşını deyince,
Kadın bir durdu, ayağım ağarıyor bahanesini uydurdu anında..Bir anda bir şimşek çaktı beynimde, düşündüm de biz kadınlar harbiden tam bir tehlikeyiz aslında
..Bu iki kadının Yaşları 60’a yakındı ve anında yalan diyebiliyorlardı.
..Az sonra üst kattan okunan numaralar arasında kendi ellerindeki numaralarının okunduğunu duyunca bu kadınlar, anında kalaktılar yerlerinden ve üst kata çıkarken,ne yapalım mecburen çıkacağız dediler kendi aralarında konuştular ama aslında biraz da bana duyurdular seslerini.yani az önce ayağım ağarıyor, diyen kadından eser yoktu..
…Bu kadınların konuştuklarıyla, davranışları arasındaki çelişkiye bir bakar mısınız?
Neyse ki, numarası okunanlar ‘’yukarıya’’ bir üst kata çıkınca ortalık daha sakinleşti ve artık bana da daha erkenden sıra gelecektir diye düşündüm, düşündüğüm gibide oldu zaten..
.Bir bey maaşını almış çıkarken, bu ne ya dedi, aylıklarımızdan kestiler, benden 100 TL kesildi, zam falan da yok dedi sinirli bir şekilde bankayı terk ederken, merak işte, çenemi tutamayacağım ya.
.. Neden? Diye sordum adama
,Adam nerden bileyim dedi ve gitti.
O adamdan başka da feryat eden olmadı, benim merak’ım hala daha devam ediyordu…,acaba adam, neden aylığını düşük almıştı, hiç bir fikrim yoktu..Nihayet sıra bana gelmişti ve hiç gitmek istemediğim 1, gişeye gitmek zorunda kaldım.O gişeye gitmek var ya,bana bir saatlik işkence gibi geliyordu.ama mecburdum tabi ki,ve de gittim:
. Gişedeki elaman beni görünce gözleri ışıldadı.Adamın bana öyle bir bakışı vardı ki, sadece küçük bir tavizimi bekliyordu..Hiç bir zaman benden böyle bir taviz göremeyecekti tabi ki de. Çünkü ondan hiç hoşlanmıyor, çok itici geliyordu bana ve kısacası…, o benim tipim değildi. Çoktandır uğraşıyor benden bir kıpırdanma bekliyordu, ama bu durum onun için imkansız gibi bir şeydi.
….Gişeye yaklaşınca,bana, buyur Adımla hitap edince…,,aa adama bak ya adımı bile ezberlemiş ‘’salak’’,şaşırdım, adamın karşısında gülmemek için kendimi zor tutum.
Elimde buruşturduğum fişi koymak için her zaman bir sepet olurdu gişenin üzerinde,o sepeti aradım ama o sepet yoktu
adam, elini uzatarak, onu bana ver ben alayım dedi bana.Elimde buruşturduğum koymak için sepet aradığım kağıdı adama vermek için elimi uzatınca.. adam kağıt yerine elimi aldı,öyle usulen, öyle yumuşak dokunuyordu ki elime.,hayretler içinde kaldım, Allahım ya diyerek başımı havaya kaldırdım ki,yüzümdeki gülümsemeyi adam görsün istemedim..
.Adamın, benden ilk istediği nüfus cüzdanım oldu. Bende bir anda sinirlendim ve adama, çıkıştım, ya senden başkası nüfus cüzdanıma bakmıyor deyince,
Adam, hayır, hepsi bakıyor dedi
hayır bakmıyor, senden başkası benim nüfus cüzdanıma bakmıyor,kaç zamandır aylık alıyorum bu bankadan, tek sen bakıyorsun nüfus cüzdanıma..
Ama gerçekten de doğruyu söylüyorum, tek bu adam bakıyordu nüfus cüzdanıma ve beni sinir ediyordu.Onca zamandır aylık alıyordum bu bankadan, kimse benden kimliğimi sormadı, nüfus cüzdanıma da istemedi benden..
.. Adam cüzdana baktı ve TC numaran hala yok dedi
evet yok, cüzdanın değişmesi lazım, ama kim uğraşacak şimdi dedim adama.
Adam, değiştir ne var ki bir kaç dakikalık iş dedi..
Adama, Haklısın da kim uğraşacak, git baş vur sıra al, gittiği yere kadar dedim.
Yahu adam beni bir lafa tutu, konuştukça konuşuyor ve beni o gişede tutmak için elinden geleni yapıyordu. Geride o kadar bekleyen insan vardı ki, ama adamın hiç umurunda değildi. Benimle konuşurken sanki dünyadan tüm bağlarını koparmış gibi bakıyordu bana.
Adama, yani şimdi benim kimliğim olmasa, sen bana maaşımı vermeyecek misin? Diye sorunca da adam, aa aşkolsun vermez miyim hiç, dedi
Bende az değilim hani?
eee o zaman bu kadar neden uğraştırıyorsun beni?
Adam,’’ purosudur’, bunları yapmamız isteniyor bizden, bizde yapmak zorundayız, dedi. Evet, yeni uygulamalar başlamış ve bir sürü yere imza atıyorum, alacağım ise bir kaç krş Kiraya bile yetmiyor aldığım bu para deyince
Adam, evet ya sen kirada mısın? diye sordu bana
evet kiradayım dedim adama ve adam: nihayet işlemi bitirmiş bana uzattığı aylığımı aldım ve hızla gişeden uzaklaşıp bankadan çıktım..
..Orada biraz daha, kalsaydım var ya, mutlaka bir cıngar çıkarırlardı bekleyen insanlar, Alim Allah…,kaç saattir bekliyorlardı, empati kurdum da, hemen vaz geçtim..
bekleyenler adamın hiç umurunda değilmiş gibi davranıyor, insanları unutup habire benimle konuşmak için bahaneler yaratıyor, benim hep orada gişede kalmamı istiyordu.,
..Adam belki de çok haklıydı, hani konuşulmayacak biri de değildim yani;)
aylık bölünmüş, oğlum için de müracaat etmiştik, oğlum için verilen parayı da ben aldım parasının üzerine biraz daha eklersem, dikkatli harcarsa parsını ona yeter diye düşündüm.Hem gidiyor hem de kendi kendime konuşuyordum çevreden beni duyan var mıydı, çok da umursamıyordum açıkçası..
Maaşı zamlı almadım aynı parayı aldım.345 TL.
..Bankadan çıkıp oradan hemen uzaklaştım, ve doğrudan her zamanki yerden dondurma almak için gittiğimde ise sıra vardı ,ama bekledim,beklediğime değmedi, dondurma hiç güzel değildi ve tadı sütlaca benziyordu Oradan ayrılıp.Bir mağazaya girdim,her zaman yaptığım gibi,bazen para harcamak için can atarken,o gün hiç canım para harcaman istemiyordu.Bir pantolon giydim,hani…, kabri diyorlar ya ondan..
çok ta hoşuma gitti,kredi kartına da üç taksit yapıyorlardı.giydim fenada olmamıştı aslında.Dedim ya canım hiç para harcamak istemiyordu..
..Aslında canım çok sıkılıyordu,neden bilmiyorum çatlama noktasındaydım o aralar olmadık yere bağırıyor hiç olmadık şeylere tepki veriyordum.Neden -bana yakışmayan şeyler yapıyordum?, ama ne yapabilirdim başka, okadar yalnız kalmıştım ki kimse yoktu hiç kimse, insan zaman- zaman konuşacak lak -lak edecek birini arıyor ama yok işte. Aslında canımı sıkan başka şeyde vardı, söylersem güleceksiniz banabiliyorum ama söyleyeceğim..
..Sanal âlem, evet- evet o sanal âlemde ki bir gurupta, Rastgele tanışmıştık, ama git gide iyi bir sohbet başladı aramızda. Bana, sen yazdıklarını ne ediyorsun diye sorunca, bilmem, siliyorum dedim.
..O arkadaş, yazık değil mi? ,Onca şeyi yazıyorsun, hem de güzel yazıyorsun, sonra hepsini silip atıyorsun, yazık.bak kendine bir gurup kur sadece sana ait olsun, yazdığın her şeyi oraya at,bakma ne yazdım diye, okuma da
..Sonra bakar, yazdıklarını süzer düzenleme yapar, ilave edilecek bir şeyler varsa ilave edersin,şimdi bakma ne yazdığına, ne varsa at oraya gitsin demişti bana.Fikir çok hoşuma gitti,çok iyi bir fikirdi de, nasıl yapacaktım, bu gurubu nasıl kuracaktım hiçbir fikrim yoktu ..ben bu sanal alemden hiç mi hiç anlamıyor, zaten daha yeni- yeni alışıyor insanlarla yazışmaya çalışıyordum, gurup işi bana çok yabancı nasıl yapabilirim ki…?
antolojiden özel izin alınıyor zannediyordum,,başka başka işlemler oluyor diye düşünüyordum,oysa değilmiş, biraz araştırınca, çok kolaydı ve de arkadaşın söylediğini yaptım tek başıma gurup kurdum ne varsa oraya atıyordum artık..,gurubun adını da o arkadaş taktı, ‘’lacivert arı’’ Bu gurubun adı lacivert arı olsun demişti bana..Bu isim bence de guruba çok uygundu,yakışmıştı da
…belki de ilerde kitabımın adı da o olacaktı, ‘’lacivert arı’’.
Bir şey oldu ama ne oldu bilmiyorum, birden aramızda soğuk rüzgârlar esmeye başladı. Sanırım sorun bendeydi, yahu tanımadığın adama hava atıyorsun, ne yani, kim takar seni. Diye düşünsem de içimde bir sıkıntı, aşamadığım bir sinir abidesiyle karşı karşıyaydım
Kabahatim nedir, neden bu haldesin diye sormuyor, ne o bana yazıyor, nede ben ona yazıyordum, ama öte yandan, çaktırmadan da olsa karşılıklı birbirimizin yazdıklarını okuyorduk ama bu yeterli değildi. Bana gurup kur dedi, kendisi ortalıklardan kayboldu, haliyle de buraya, bu guruba bir şey yazıp atamıyordum.
…Aslında yazdıklarımı okuyordu, yaptığı yorumlardan bunu anlıyordum ama başka kişiye yorum yapıyordu, bana hiç bir şey yazmıyordu kaç günden beri..
.. Haliyle bende yazmıyordum, takı o sabah guruba, günaydın derken, umarım herkesin masasında mor menekşeler vardır diye yazınca, :) Tabi ki yanıt gecikmedi,senin de masanda vardır ama sen görmedin,uykulu gözlerle o menekşeleri atmışındır çöpe deyince de kızdım,asla sabahları uykulu kalkmam,çok neşeli kalkarım ben yataktan, asık suratlardan nefret ederim diye yazınca..
..O bu kez de,madem nefret ediyorsun asık suratlardan,neden etrafındakilerin suratını asmalarına neden oluyorsun, diye yazdı ve öylece kaldı..Şimdilik bu kadarla kaldı tabi ki ona yanıt yazdım,ama sanki hiç tanımadığım birine yazmış gibi.O daha yazmadı,yazdıklarıma da yanıt vermedi henüz, ve biliyorum ki beni sinir etmek için yapıyordu bunu bakalım nereye kadar,çok inat,hem de çooook.
…Kafamda dolaştım bütün gün, neden böyle yaptım, hiç neden yokken ona neden bu kadar surat asıyordum? Yok, neden yoktu, ben bazen böyle anlamsızlaşıyorum işte ben ya. ?)
…Dondurmanın tadını sevmedim ama Dondurmayı gene de yedim. Mağazada beğendiğim ama almadığım pantolonu yerine koyduktan sonra, sahile indim. Sahil yanıyordu, her taraf yanıyordu her taraf.
.. Başıma taktığım şapkam her zaman yanımda, çantamda olurdu, her nedense o gün şapkamı yanıma almadım, çok üzüldüm, sinirlendim de…, zaten bahane arıyordum sinirlenmek için…
Her zaman satın aldığım simitçiden o günde geleneği bozmadım ve bir simit aldım…
Aslında arada sırada kendime bazı değişiklikler yapmalıyım, ne o öyle aynı yoldan yürü, aynı mağazalara bak, aynı yerden dondurma al, aynı yerden simit al, aynı yerde otur, aynı vapurları, tekneleri seyret, bu ne ya? Dedim ve bir hışımla oturduğum yerden kalktım..
Rüzgar esiyordu,azımsanmayacak kadar da şiddetli esiyordu rüzgar..
…Bende o gün kloş bir etek giymiş, mavi bir buluz vardı üzerimde, vitrinlere bakarken, arada vitrinlerin camlarından da kendime bakıyordum, kıyafetimin bana çok yakıştığını görebiliyordum..,da, işte.
sahil boyu yürümeye başladım, diyebilirim ki sahilde tek başına yürüyen yoktu,tek başına olanlarda bir yerden bir yere koşuşturanlardı.,yani onların etraflarını görecek halleri yoktu.
deniz kenarında kayalıklara baktım, ta dibe indim ve denizin bir dalga uzağındaydım bir kaya beğendim ve üzerine oturdum.. Ayakkabılarımı çıkarıp, ayaklarımı suya sokmak istedim ama bu çok zordu, durduğum yer hiç müsait değildi.
.. Boş ver dedim ve uzandım, güneş tam tepemdeydi yakarsan da yak, zaten yanmışım daha ne kadar yanabilirim ki,bu kez de güneşe dalaştım..
.orada oturan hemen herkes çiftti, tek oturmak insanın canını sıkmaktan başka bir işe yaramıyordu ama yapacak bir şey yok deyip bende aldım elime kağıt kalemi, bu ne ya dedim buraya gelirken tekneden yükselen bir türküyü kaydetmeye çalışıyordu, rüzgarın izin verdiği ölçü çerçevesinde..Türkü,Divane aşık gibi dolaşırım yollarda,kız seninin sebebine,kaldım İstanbullarda
Vay be…, kaç yılların türküsüdür kim bilir,bu türküyü ben unutmuştum aslında, o an tekneden gelen sesle hatırlayınca da, bir buruk oldu için..Tekne uzaklaşıncaya kadar eşlik etmiştim türküye.
Uzun kalamadım deniz kenarında insan birini arıyor konuşmak için açıkçası, biraz çekindim, bellimi olur dimi? Uzandım uzanmasına da bir ses duyunca hemen fırlayıp kalkıyordum yerimden,bazen dalgalar deli gibi geliyordu üzerime, tam o an bakıyordum ki bir tekne geçiyordu biraz uzaktan..
..kalktım,ağır ağır tırmandım kayalıktan yukarıya doğru ayakkabılarım elimde.Yola çıkınca ayakkabılarımı giydim.geldiğim yöne doğru yürümeye başladım,olmuyor böyle dedim,olmuyor.Çok sıkıcı, çoook sıkıcı dedim üzerine bastıra -bastıra.
.Sanki beni duymuş gibiydi soğuk su ve de çekirdek satan adam, bana duyururcasına türküsünü söylemeye başladı, bizim NEŞET ERTAŞTAN, dünyada yardan tatlı varmola,böyle başladı türküye,bana bakarak, söylüyor, hem de tebessüm ederek söylüyordu
evet, adam çok haklıydı ben oradan uzaklaşıncaya kadar adam türküsünü söyledi..
Demek ki, çok belli oluyordu yalnızlığım. Sağa sola bakmıyordum, baksam belki de çok şey görecektim ama bakmıyordum inadına, kimeyse bu inadım artık.
..Yürüyordum öylesine, güneş tepede her zamankinden daha sıcaktı sank, denizden gelen esinti hiç umurunda değildi güneşin. Bakındım sağıma soluma gölge ve de boş bank aradım, yok abi yok, tabi ki olmaz kalır mı bu sıcakta gölge yer.
…Bulamadım da zaten, rastgele oturdum bir banka mecburen, hazır çıkmışım iş yerinden hemen geri gitmek istemiyordum. Sırtımı güneşe verdim, yani bank’ın tam ucunda ve de insanların geliş yönüne bakıyordum.
..Ne gariplikler var şu dünyada Tanrım. o sıcakta, o bunaltıcı havada önümden geçip giden kadınların kıyafetine takıldım..yılın modasını da takip edenler mi ararsın,, sap sarı bir giysi,pantolonun üzerinde uzun elbise,başını da boğulacak derecede sıkmış,bir yandan kara çarşaf giymiş kadınlar,bir yan dan da yarı çıplak dolaşan genç kızlar..hepimiz aynı yerdeydik, ayni sahili aynı denizin kayalıklarında oturuyor, ya da yürüyorduk..
işte, bana çok garip geliyordu, ve ne yazık ki bu kızların tercihi değildi, biliyorum çünkü bir çok kızla konuştum, babam istiyor, abim kızıyor bu yüzden kapalıyım, ama evden çıkmadan önce yedek kıyafetleri yanıma alıyor, evden çıkınca üzerimi değiştiriyorum, akşam eve gidince de, evden çıkarken giydiğim kıyafeti giyip eve gidiyorum, kimseye çaktırmadan hem onların isteği oluyor hem de benim…
..Kızların pek çoğu, evden çıkınca kapalı, evden uzaklaşınca da kabak çiçeği gibi açılıyorlardı...Bazıları itiraf ediyordu ama bazıları ise içimde vardı zaten kapanmak, bende kapandım dese de, duygularını içine bastırdığı ve kendine bile yalan söylediği,çok net bir şekilde bakışlarından anlaşılıyordu, kesinlikle yalan söylüyorlardı...Konuşurken.,içimde vardı ondan kapandım demeleri yok mu,sinir ediyor insanı. Hani bilmesem inanacağımda biliyorum, tanık oluyor, konuşuyorum, kızlarla çünkü ne iki yüzlülük böyle?
..Ne isen o ol, nasıl istiyorsan onu yaşa, böyle iki yüzlü olup kendine bile yalan söyleyen insanlar yarın anne olacaklar ve kendilerinin söyledikleri yalanları, yarin kendi çocukları onlara söyleyecektir,çünkü annesinden bu eğitimi almış olacaklar..,anneler eğitimli olursa zaten iki yüzlü olmayacaklar ama maalesef durum aynen böyle, ne yazık ki..
…Bunları, daha başka bir sürü şey düşünüyordum, zamanım bol kimsede yoktu, kimseyle de sohbet kuramıyordum, bu durumda kimsenin benimle sohbet edeceklerini de sanmıyorum, belli ki suratım çok asıktı ve de kötü bir durumdaydı bakışlarım.. Bunu mu nerden biliyorum? bir genç söylemiş, uyarmıştı beni Bir baktım birisi bana bağırıyor,, bir kaç kez tekrarladıktan sonra ona baktım, ne var? Deyince Genç,çok kötü bakıyorsun şu an,çok sinirli ve de ürkütücüsün, ondan sana bağırdım demişti
…Genç devam etmişti konuşmasına., öyle bakma,.bize bakınca çok iyide,düşünceye dalınca çok sinirlisin demişti bana..O an var ya, nasıl üzülmüş, nasıl üzülmüştüm anlatamam.. Biliyordum bakışlarımın ne kadar kötü olduğunu ve hiç sanmıyorum o an, o meydanda da yüzümde tatlı bir bakış olduğunu, hele de o kişi artık bana yazmıyordu ya, iyice kafam takılıydı ve akşama kadar kafam meşguldü.
..Çok oturmadım,kalkıp durağa kadar yürüdüm minibüse bindim,iş yerine geri geldim
Semt pazarı kuruluydu ve pazardan bir kavun aldım, yarısını kesip dilimledim ve dışarıda oturan çocuklara verdim.., diğer yarısını da dolaba koydum.., ,bulaşıkları yıkayıp eve geldim.
..Açtım pc yi baktım,bana hala yazılmış bir şey yoktu…,sinirim iki katına çıktı ve iki kat daha sinirlendim.Gurupta kimse yoktu, çatlayacağım, biri geldi ona selam verdim,biraz sohbet ettikten sonrada onu bıraktım tat vermiyordu çünkü.
..Açtım radyoyu, oraya iki şiir, iki de mesaj attım, koltuğa oturdum,kafama geçirdim kulaklığı dinlemeye başladım, tam uykum gelmek üzereyken baktım adım geçiyor ve yolladığım şiir okunuyordu radyoda, o an çok güzeldi, nasıl duygulandım. Ötekini duyamadım, yayınlandı mı bilmiyorum, çünkü uyumuştum uyandığımda ise saat bir’e geliyordu.
....Sabah Geldim iş yerindeyim ve hala ondan mesaj yok, ne zamana kadar bakacağız. konu yok, neden de yok, ama yazmıyoruz işte, yazılanlarda sitem içerikliydi. Oysa okadar çok şey anlatacaktım ki ona, dünkü o olayları coşkuyla yazacaktım, yazdım ama hiç tadı yoktu yazdıklarımın.
Gündüz Yavuz....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.