- 506 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
RENKLERİN DANSI
RENKLERİN DANSI
Annesi Yusuf’a baloncudan mavi bir balon aldı. Çok geçmeden Yusuf’un bir anlık dikkatsizliğinden balonun ipi elinden kurtuldu, mavi balon hızla gökyüzüne yükselmeye başladı. Kısa süre sonra da gözden kayboldu. Nasıl da sevinmişti Yusuf, baktı kaldı balonun arkasından. Oysa çok sevmişti onu, mutluluğu yarım kaldı.
Yükseldikçe yükselen mavi balon: "Merhaba mavi gökyüzü sen de benim gibi mavi renktesin. En güzel renk bizim rengimiz, değil mi?"
Gökyüzü: "Hoş geldin mavi balon, hoş geldin masmavi gökyüzüne. Sana katılmamak mümkün mü? Tabi ki de en harika renk bizim rengimiz. Bak aşağıdaki denizin rengi de mavi, ne kadar güzel görünüyor."
Mavi balon: "Renklerin en uçsuz bucaksızı mavidir."
Gökyüzü: "Maviyi seven insanlar tam bir arabulucu olurlar. İnsanlarla iletişimleri çok iyidir. Ayrıca iyi bir anlatıcıdırlar."
Denizin üstünde uçan beyaz martı istemeyerek de olsa bu konuşmaya kulak misafiri oldu. Biraz daha yükselerek yanlarına geldi: "Arkadaşlar, en güzel ren beyazdır. Bakın tertemizim. Üstümde hiç leke yok. Fırçalanan dişler, sabunların köpükleri bembeyaz olur. Sütün, yoğurdun, ayranın rengi de beyaz."
Tam o sırada bir kar tanesi yanlarına geldi: "Bakın bakın, ben de beyazım. Kardelen de güvercin de beyaz. Ayrıca gelinlerin giydikleri gelinlikler de, gelinlerin duvakları da beyaz."
Denizde ilerleyen gemide dalgalanan kırmızı bayrak da söze dahil oldu: "Benim rengim renklerin en güzeli akıllılar. Bu anlamlı rengimle ülkemin bağımsızlığını temsil ediyorum. Damarlarda dolaşan kan da kırmızıdır. Elma, nar, gelincik, gül... Bereketin simgeyim ben.Çocukların vazgeçilmez rengiyim, tereddüt etmeden beni tercih ederler. Beni seven çocuklar lider bir yapıda olurlar. Ayrıca oldukça cesurdurlar ve öz güvenleri oldukça yüksektir."
Gemi kıyıya yaklaşırken yemyeşil ormandan bir ses yükseldi. Bu ses yeşil çam ağacına aitti: "Durun bakalım, en güzel benim rengim. Bakın orman yemyeşil. Toprağın örtüsü, ağaçların yaprakları yeşil. Nazik ve hassas insanlar yeşil rengi çok severler. Yeşili seven çocuklar sık sık hayal kurarlar."
Ormanın aşağısındaki yeşil düzlükte bulunan sarı çiğdem söze başladı: "En güzel renk sarıdır. Sarıyı akıllı, yaratıcı ve esprili çocuklar çok severler. Ayrıca sarıyı seven çocuklar meraklı olurlar. İlgi alanları oldukça fazladır. Bakın yeryüzüne kanarya, buğday, ayva, ayçiçeği hepsi sarı. güneş bile sarı ışınlarııyla dünyayı ısıtıyor ve aydınlatıyor."
Bu tartışmaya mor dağlar da katıldı: "Boşuna çene yormayın, en güzel renk mordur. Moru seven çocuklar yeni şeyler üretir, dünyayı güzelleştirmek için çaba harcarlar. Doğayla uyum içindedirler. Ballıbabalar, lavantalar, sümbüller de mordur."
Daha sonra pembe ve turuncu renkteki uçurtma da söze tartışmaya katıldı. En güzel rengin kendi renkleri olduğunu söylediler.
Tartışma devam ederken akşam oldu, hava karardıkça karardı. Gecenin karanlığı söze başladı: "Bakın, hepiniz susmak zorunda kaldınız. Nerede kaldı övündüğünüz renkleriniz? Sadece ben varım şu anda. Yine de en güzel renk benim rengim, demiyorum. Çünkü her renk güzeldir, insanlar tarafından çok sevilirler. Gökkuşağında nasıl kucaklaşıyorsanız, her zaman öyle olmanız gerekir. Bir daha tartışmayın." dedi.
Gerçekten de siyahın uyarısı işe yaradı. Renkler bir daha tartışmadılar. Mutlu bir şekilde iç içe doğaya renk katmaya devam ettiler. Dansları halen uyum içinde devam ediyor.
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.